Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Günaydın. İnsan zihni ne tuhaf, öyle yaşandığına epey emin olduğumuz hatıralar aslında öyle değildir. Bir şeyler değişmiştir, hissederiz fakat bir yandan da eminiz işte. Yaralayan, kötü anılardır bunlar ekseriyetle. Bir kargaşa ki alıp götürür beynimizi, yüreğimizi. Schulman'ın başka bir romanında geçer: "Bazen travma yaşadığımızda zihnimiz, anılarımızı değiştirirdi. Benjamin bunun nedenini sordu, terapist de, 'Dayanmak için,' diye cevap verdi." Sebebi buymuş demek sevgili okur. Var olun.
Alex Schulman
Alex Schulman
-
Malma İstasyonu
Malma İstasyonu
Çevirmen:
Nuray Zeynep Tamer
Nuray Zeynep Tamer
, Timaş Yayınları, s.15-16 Trende pencere kenarında karşılıklı oturuyorlar. Babanın gözü kapılara kilitlenmiş durumda, Harriet’ın başının üzerinden sürekli o tarafa bakıyor. Kız onun neyi beklediğini biliyor. Hazırlıklı. Bunu daha önce de aşama aşama yapmışlardı. Baba sinyali verdiğinde hızlı olmaları gerekiyor. Kucağındaki kamera çantasını açıyor Baba. Gözleri kapıya sabitlenmiş, bakışlarını aşağı indirmesine gerek yok. Ne de olsa kamera çantasının içini dışını ezbere biliyor. Gözlüğünün arkasında gözleri küçücük gözüküyor, merceklerin ardında iki siyah nokta. Ne düşündüğü asla anlaşılamaz. Harriet pencereden dışarı bakıyor, suyun üstündeki köprülerden geçiyorlar. Tren hızla ilerliyor. Rayların yanında uzanan hendeklerdeki çiçekler, bulanık mavi bir şerit oluşturuyor. Artık şehirden çıktılar, banliyöleri geçiyorlar, ardından da çiftliklerle yeşil tarlalar gelecek. Harriet ters gidiyor; trenin yanından geçip gittiği insanların arkalarında ufacık kalışını, ardından da hayatlarının geniş düzlüklerde zerreciklere dönüşerek kayboluşunu seyrediyor. Bir süre sonra tren yavaşlamaya başlıyor ve sonra tamamen duruyor. Hoparlörden gelen ses, önlerinde sadece tek ray hattı olduğunu, karşı yönden gelecek treni beklemeleri gerektiğini söylüyor. İstasyon bir çayıra gömülmüş vaziyette, çenelerine kadar çiçekler uzanıyor, yaz biraz daha yükselirse boğulacaklar adeta. Tarlanın biraz ilerisinde uzun sıska bacaklı iki kuşun vadiyi izlediğini görüyor ve birden babasının ağaçtaki bir sincabı ona göstermesi aklına geliyor: Şu elemana bak. Hayvan az önce uğraştığı şey her neyse, onu tamamen bırakmış, hiç kıpırdamadan ormana bakakalmıştı. Felç olmuş, bir düşünceye saplanıp kalmış gibiydi. “Orada oturmuş, düşünüyor, kim bilir neler hatırlıyor...” demişti Baba. Ama Harriet bu çıkarımı oldukça üzücü, oldukça ağır bulmuştu. Çünkü bu durum, dünyadaki kederi daha da büyütüyordu. Zorlukları sadece insanlar değil, hayvanlar da yaşıyordu. Demek ki onlardan da sorumluydu. Ve şimdi tarladaki iki kuşu izlerken kuşların çocukluklarından bir şeyler hatırladığını düşünüyor ve bu onda sadece tek duygu yaratıyor: Hüzün.
··
341 görüntüleme
cemo okurunun profil resmi
38 dakika önce günaydındı şimdi tünaydınnnnn... :)
tuğba okurunun profil resmi
Tünaydın harika günler dilerim 🎉
1 sonraki yanıtı göster
sayfa sihirbazı okurunun profil resmi
Postun bahsettiği insan zihninin karmaşıklığı ve belleğin değişkenliği üzerine düşüncelere katılıyorum bu arada. Hatıraların, yaşandığı gibi hatırlanmayabileceği ve zamanla değişebileceği kesinlikle doğru. Anıların travmatik deneyimler sonrasında dahi değişebileceği mutlak. Alıntıda ki karakterlerin düşünceleri ve hissettikleriyle ilgili derinlemesine verilen içsel monolog harika. İnsanın iç dünyasının karmaşıklığını ve dış dünya ile ilişkisini anlatarak derin duygusal katmanlara sahip güzel bir anlatım becerisi olmuş... kendi adıma teşekkürler 🎶📚🌿
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.