Gönderi

230 syf.
10/10 puan verdi
Merhaba arkadaşlar Biliyorsunuz artık öykü kitapları okumaktan büyük keyif alıyorum. Bana göre her öykü farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Özellikle yaşanan olaylara farklı bir gözle bakmayı öğreniyoruz, bazen iyilik eden iyilik bulur diyoruz, bazen ise okuduğumuz bir öyküde çıkardığımız ders iç dünyamızı başkaştırıyor. Şimdi size böyle bir öyküden bahsetmek istiyorum. Zurna ; Köyün birinde bir çoban yaşarmış . Bu çobanı görenin bahtı açılır, hayatı güzelleşirmiş. Görmeyen uğursuz ilan edilirmiş, hal böyleyken kimse uğursuzluk ile anılmamak adına gördüm der çobanın güzelliğini anlatır durdurmuş. Çobanın zurna sesi duyulmadığı gün ardı arkası kesilmeyen felaketler olurmuş köyde. Bu yüzden köyde yaşayan insanlar her gün dualar eder o muhteşem sesi duymayı istermiş, sesi duydukları gün köyde bayram havası esermiş. Birgün çoban dağı terk etmiş ,zurna sesi gelmez olmuş ve türlü türlü felâketler gelmiş köylünün başına. Köyün bilgelerinden biri çobanı rüyasında gördüğünü ve artık herkesin zurna çalabileceğini söylemiş. Öyle de olmuş yediden yetmişe herkes zurnacı olmuş. Tabi insan birkez paranın getirdiği gücü tattımı durur mu ? Herkesin içini bir hırs almış , gel zaman git zaman komşuluk, iyilik, anlayış her güzel şey yok olmuş. Şimdi size öykünün devamını anlatmayayım da kitabımız #denizdengelenmektuplardan bahsedeyim biraz. Kitap kısa ve öz 13 öyküden oluşuyor, okuduğunuz öykülerde mutlaka kendinizden bir ize rastlayabilirsiniz. Örneğin anlattığım "zurna" öyküsü hırsın, aç gözlüğün insanın içindeki güzellikleri nasıl yok ettiğinin çok güzel bir örneği. Dediğim gibi ben öykü kitaplarının kazanımının çok olduğuna inanıyorum ve severek okuyorum. Yazarımızın kalemi çok kuvvetli henüz tanışmadıysanız eğer , kesinlikle okumanızı gönülden tavsiye ederim. Emeğinize sağlık hocam
Denizden Gelen Mektuplar
Denizden Gelen MektuplarMehmet Ramazan Yurtsever · Kırmızı Ada Yayınları · 20233 okunma
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.