Dilaver Cebeci 'nin kalemınden' kadın 'ı ele aldık keyıfle.. farklı bır yolculuğun donuna geldik, kendımce konuyla ilgili bır iki kalem edip gideyım
"Divan edebiyatı (Klasik Türk edebiyatı, divan edebiyatı, yüksek zümre edebiyatı, havas edebiyatı, saray edebiyatı, enderun edebiyatı, klasik edebiyat, eski edebiyat veya tarzıkadim olarak da bilinir), Türk kültürüne has süslü ve sanatlı bir edebiyat türüdür. Bu edebiyata genellikle "divan edebiyatı" adı uygun görülmekte olup bunun en büyük nedenlerinden birisinin şairlerin manzumelerinin (yani şiirlerinin) toplandığı kitaplara "divan" denilmesi olduğu kabul edilmektedir Öte yandan, divan edebiyatı gibi tabirlerin modern araştırmacılar tarafından geliştirildiğini ve halk-tekke-divan edebiyatları arasındaki ayrımların bazen oldukça muğlak olduğu ve bu edebiyatlar arasında ciddi etkileşimlerin de bulunduğu vurgulanmalıdır
Divan edebiyatını Osmanlı'nın Anadolu ve Balkanlar coğrafyasındaki diğer Türk edebiyatı formları olan halk ve tekke edebiyatlarından ayıran temel farkın kitlesi olduğu düşünülebilir.
Zira divan edebiyatı daha çok saray ve medrese çevresindeki "okuryazar kesime" hitap etmektedir.
Divan şiiri konuları aşk, kadın, şarap, dini ve tasavvufi gibi konulardan oluşmaktadır. -Gazel kaside, mesnevi rubai ortak Nazım şekilleri kullanılmıştır Şiirlerde konudan çok konunun işleyişi önemlidir. - Nazım birimi beyitlerdir. - Şiirlerde aruz ölçüsü kullanılmıştır
Buna göre divan şairleri için ağız veya dudak; küçük, tatlı, taze ve kırmızı olmalıdır. İlgili bütün benzetme ögeleri ve kullanılan sıfatlar da hep bu yöndedir. O yüzdendir ki dudağın güzelliği gonca, gül, kadeh, şarâb, mühr, kan, âb-ı hayât, şifâ, şeker, âteş, nokta vb. mecazlarla vurgulanmıştır.
Okuyup anlmk isteyenler için #Buyurun