14 Ekim akşamındayız. Haber spikeri iklim krizi yüzünden dünyadaki yaşamın on yıl içinde sona ereceğini açıklıyor. Haberi alan herkesin içini bir korku kaplıyor. Ancak etkisi tüm insanlar için aynı olmuyor. Bazı gruplar ortaya çıkıyor. Amaçları farklı olsa da toplum onları Kaosçular olarak adlandırıyor. Farklı insanların farklı düşüncelerine şahit oluyoruz kitapta. Böylelikle, kendimizi en azından birinin yerine koyabiliyoruz. Dünyanın sonu gelseydi ben ne yapardım? Yazar bu soruyu sorduruyor sürekli. Hiç anlamı olmamasına rağmen bir eser üretebilir miydiniz mesela? Eylemlerimizin ardındaki motivasyon bu soruların cevabı aslında. Bir sanatçı ünlü olmak için eser üretiyorsa dünyanın sona ermesiyle motivasyonu anlamsız kalacağından çalışmamayı tercih eder. Ancak tutkusu herhangi bir insana, bir olguya bağlı değilse son dakikalarına kadar çalacak, yazacak ve okuyacaktır. Ana karakterimiz Çılga on üç yaşında. Dünya sona erdiğinde yirmi üç yaşında olacak. Bilim insanı olan babası Caner ailesinden ayrı kalmak pahasına iklim krizine bir çare bulmak için çalışmalara başlıyor. Bu da hayatından beş seneye mâl oluyor. Kitap bizi ikilemde bırakıyor. Böyle bir risk için ailenle geçireceğin beş seneyi feda etmeye değer mi? Sonuç olarak gittiğini görüyoruz. Aradan beş sene geçiyor. On sekizine geldiğinde Çılga üniversitede felsefe okumaya karar veriyor. Artık üniversiteler boş ve herkes istediği yerde okuyabilme imkanına sahip. Çılga arkadaşlarıyla bir oyun oynuyor. Ölmeden önce yapılacaklar tarzında… Gizlice göle girdiği sırada orada olan Ayaz’la tanışıyor. Ayaz’ın babası 14 Ekim akşamı ailesini terk edip arzu ettiği hayatı yaşamayı seçmiş. Felsefe hocası olan ağabeyi Savaş’la da arası bozuk. İkisinin hayatına dahil oluyoruz. Bu esnada iklim krizinin etkileri kendini belli ediyor. Yeni bitkiler yetişmiyor. İnsanlar suyu para birimi olarak kullanmaya başlıyor. Çoğu hayatında gerçek bir kahve içmemiş. İsimlerini aldığı bitkileri hiç görmemişler. Vakit daraldıkça hepsi ölümün ne zaman geleceğini beklemeye başlıyor. Kaç gün, kaç saat, dakika, saniye? “Böyle bir dünyanın içinde doğunca her şeyin bir son kullanma tarihinin olduğunu yaşayarak öğrenmişti. Dünyanın da bir son kullanma tarihi olacaktı elbette.” Not: AB tarafından 2019’da Avrupa Yeşil Mutabakatı açıklanmış ve 2050 yılı için hedef koyulmuştur. Ülkemizde de bu konuya ilişkin 16 Temmuz 2021’de Eylem Planı oluşturulmaya başlanmıştır. Fakat yine de olası bir iklim krizinin nasıl atlatılır, asla emin olamayız. Kısaca toparlamak gerekirse, kitabı bitirir bitirmez aklımda tek bir soru oluştu. Eğer dünyanın beş, on ya da yirmi yıl sonra sona ereceğini, yani ne zaman öleceğimi bilmiş olsaydım hayatımı şu anki haliyle yaşamaya devam mı ederdim, yoksa bambaşka bir hayatı mı seçerdim? Her bakımdan endişe verici... Ne yazık ki, cevabı da yok.

KelebeklerDilara Gürer · Mythos Kitap · 20239 okunma

·

42 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İlkim Baldan Kesgin