Gönderi

Şükreden ve sabredenler çardağı;
"Şüphesiz Allah seni sana benzeyene saklıyor." ayetinde söylendiği üzere Allah Hz.Hifa' yı ona benzeyene saklamıştı. Onun gibi Allah aşkıyla tutuşmuş bir kalple birleşecekti... Birgün peygamber efendimizin yanına gelip ' Ey Allah'ın Resulü beni cennete götürecek bir amel söyleyin.' diye ricada bulundu. Peygamber efendimiz (s.a.v.) onun hiç beklemediği bir cevap verdi.' Ya Hifa! Senin evlenmen lazımdır.' Hz.Hifa annemiz bu cevabı hiç mi hiç beklemiyordu . Bu zamana kadar evlenmeyi de düşünmüyordu yaa... Ondan kendisine ya oruç tutmasını ya da namaz kılmasını tavsiye etmesini bekliyordu. Ama nur peygamber, “Kim evlenirse imanın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise Allah’tan korksun!” bu hadisi ile kabul etti. Peygamberden evleneceği kişiyi kendisinin seçmesini istedi. Hz.Hifa validemiz hem çok güzel hem de muazzam bir ahlâka sahip olduğu için birçok talibi vardı. Onu nice krallar istemişti, kabul etmememişti. Peygamber efendimiz sahabe içinden onunla evlenmek isteyen ya da yakını ile evlendirmek isteyen çok kişi olduğunu bildiğinden , şöyle buyurdu; ' Yarın sabah namazı için mescide ilk kim gelirse onunla evleneceksin.' dedi. Sahabeler heyecanlandı ve yarın erken kalkma planları ile evlerine döndüler. Hz.Hifa ise ellerini semaya açıp kendisini için en hayırlısını diledi ki Rabbinin onun için en hayırlısını yapacağından hiç kuşkusu yoktu. Sabah namazı vakti bütün sahabelerin gözüne ağır bir uyku indi ve erken gelmediler. Ama içlerinden biri, her şeyden habersiz mescide gelen, Allah aşkına düşmüş mescid kuşu ve kimsesiz olan Hz.Süheyb mescide girdi. Onu gören peygamber efendimiz memnun bir şekilde gülümsedi ve Hz.Hifa annemizi çağırttı. Onları birbirine nikahladı ve Suheyb' e ona nehrini verip evine götürmesini söyledi. Süheyb boynunu büktü,' Benim ne mehir olarak verecek bir malım ne de bir evim var, Allah'ın bir garip kulluyum ' dedi.Hz.Hifa ona evini hediye ederek mehir olarak vermesini rica etti. Birlikte eve gittiler. Hz.Süheyb peygamber efendimizin bir hadisini hatırladı o an. ' Kim karısının elini tutar ve ona tebessüm ederse ve hanımı da ona karşılık verir ise onların tüm günahları parmaklarınin arasından dökülür.' Elini tuttu Hifas'ının yüzüne baktı ve zaten ona tebessüm ederek baktığını görünce çok mutlu oldu. Birlikte içeri girdiler, yemek yediler. Süheyb durgundu, Hifa bunu farkedince nedenini sordu. Süheyb ,' Sen benim için büyük bir nimetsin ben ise senin için büyük bir mihnetim. Benim bu nimete şükretmem gerek senin ise bu mihnete sabretmen gerektir. Gel bu gece birlikte namaz kılalım, ibadet edelim bunun için.' dedi ve Hz.Hifa memnun bir şekilde kabul etti. O gece sabaha kadar ibadet edip, ağlaştılar. Cebrail aleyhisselam bunu peygamber efendimize ileterek , cennet müjdesini verdi. Sabah erken saatlerde Süheyb gelince,' Ya Süheyb geceki halınızı ben mi söyleyeyim yoksa sen mi anlatırsın?' dedi . Süheyb ' Siz söyleyin.' dedi. Peygamber efendimiz bunun karşılığında ona cennet müjdesini verdi, bu haberle birlikte Süheyb hemen secdeye gitti, şükretti. Ve şöyle dua etti; ' Allah'ım şimdi günahsız bir şekilde karşıdayım, ne olur şimdi günahsız olarak ruhumu al! ' dedi. Duası o anda kabul edildi ve Allah canını orada aldı. Ashab , şaşkınlık ve büyük bir hüzünle Suheyb' e baktı. Peygamber efendimiz bunun karşılığında şöyle buyurdu ; 'Size daha da şaşırtıcı bir şey söyleyeyim mi? Hz.Hifa da şimdi aynı dakikada canını Allah'a teslim etmiştir.' dedi. Mezarlarını yan yana yaptılar ve şöyle yazdılar: ' Şükredenlerden Süheyb ve sabredenlerden Hifa' Cennetteki o çardağa şükredenler ve sabredenler çardağına gitmek nasip oldu. Rabbim bize de hayırlı eş,evlat, iş ve kısmet versin. Allah'ın selamı üzerinize olsun 🌼
··
1 plus 1
·
392 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.