Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her nam belasıyla gelir. Aile tarihi makas atar. Rivayete göre Halfeti beylerinden biri hastalanır, şiddetli başağrısı çeker. Doktorlar bakire kızlar bulmasını ister ve toplam altmış köyde bakire kız ararlar. Amarada Abdullah'ın kız kardeşi Ayn vardır. Bunu duyan Hüseyin, kızını vermek istemez. Kavga çıkar. Uzun sürtüşmelerden sonra araya hatrı sayılır kişiler (efendiler) girer. Alınan karar üzerine Hüseyin ile Bey, Rumkale'de silahsız olarak buluşacak ve barış kararı alacaklardır. Hüseyin ata biner, yola çıkar. Yanında oğlu Abdullah da vardır. İkisi verilen söz üzerine silah taşımaz, yanlarına kimseyi almazlar. Sabah namazlarını Ulu Cami’de kıldıktan sonra Rumkale’ye varırlar. Bey oturur vaziyettedir. Beylerin bir özellikleri de budur, ayağa kalkmazlar, bu halleri onlara muzaffer bir eda verir; konuşurken sağa sola bakarlar, göz göze gelmezler ve göz göze geldikleri an bakışlarından bir sırıtma çıkar. Kibarca buyurun derler, ancak bu kibarlık, karşısındakinin direnme gücünü kırmak içindir, tek kelimeyle amaçları karşısındakileri söz ve yüze takılan kibarlık maskesiyle yok etmektir. “Tek geleceğim, yanımda kimse olmayacak” diyen beyin yanında adamlar vardır. Hüseyin selam verir. Konuşmaya başlar. Beyin istediği yerine gelmediği için her sözü kendini zehirleme üzerinedir ve bu zehir bütün gövdesine yayıldığı an gözleriyle adamlarına işaret eder. Daha bir sonuca varmamıştır. Sözler bile sessizlik biçimindedir artık ve Bey bugüne kadar karşı koyamadığı Abdullah'ı bir göz işaretiyle adamlarına, Hüseyin’in gözleri önünde boğdurtur. Bey, kansızlığını birini öldürerek disipline etmiş, cinayet, vücudundaki zehiri yıkamıştır. Hüseyin, olduğu yere çöker. Oğlunun cesedini alıp köye gelir. Oce ağıtlar yakar. Abdullah gömülür. Söz konusu olay 1920'lerde olsa gerektir. Artık adalet yoktur. Savaş yıllarıdır. Güç sahibi kimseler istediklerini yapar. Hüseyin uzun uzun ne yapacağını düşünür. Aklına tek bir çare gelir, o da Osman'a gidip derdini anlatmaktır; Osman, Çanakkale'de askerdir. Hüseyin yanına gider. Derdini anlatır. Osman, savaş bitiminde Urfa’ya da yakın bir yere (Diyarbakır) tayininin çıkacağını söyler, "Gelirsem, hesap soracağım!" der, ama bir süre sonra Büyük Taarruz (1922) başlar, Osman savaşta ölür. Hüseyin kıpırdayamaz.
Sayfa 37 - Alfa KitapKitabı okuyor
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.