Gönderi

Ali Şeriati insanın dört zindanından bahseder. İnsan; doğa, tarih, toplum ve kendi benliğinin zindanında doğar. İlk üçünden bilimle ama kendi benliğinden ancak aşk ile kurtulabilir. Akıl, insanı diğer canlılardan ve doğadan ayıran üstün bir özelliktir. Aşk ise burada tasavvuf literatüründeki ilahi-rahmani bir enerji manasındadır. İnsanı insan yapan asıl tözü ifade eder. Bu açıklama, insanın mutlak bütünden arzusu dışında ayrolıp tekrar O'na kavuşma- bütünleşme imkânı olarak aşkı merkeze koyar. Ve bu anlamda, Allah; mutlak bir kozmik ben veideal varlıktır. Mevlana'nın ifadesiyle, 'Bir'in dışında beliren her şey puttur." Dolayısıyla insan, her şeyden önce bu kozmik bir'in cüz'üdür ve bumanada hiyerarşiden değil, bir bütünün içindeki dolaysız bir Yaratıcı-insan ilişkisinden bahsedilebilir. İnsan, Allah'ın yani kozmik bütünün cüzüdür ve onunla birlikte vardır. O'na rağmen, O'na karşı, O'nun edilgen bir parçası olarak değil, O'nunla birlikte... Biz insanız. Mutlak varlığın, haysiyetli kıldığı özgür ruhlarız. Doğanın ve diğer varlıkların emanetini üstlenebilecek donanıma sahip sorumlu varlıklarız. Allah'ın hem cüz-i iradesi, hem dostu, hem sevgilisi, hem isyankâr, yaramaz olabilen, hem aciz ve zayıf düşebilen bağımsız -özerk ayetleriyiz. Hem O'nun yalnızlığının bir parçası, hem yalnızlığının işaretiyiz. Hem acılarının göstergesi hem mutluluğunun aynasıyız. İnsanın seçimleri ile sonuçları, özgür iradesi ve sorumluluğu arasında bir denge vardır. Bu manada Allah'a hakkıyla iman edenler için dünya hayatı, hem bir gurbet sancısı, hem bir oyun ve eğlence diyarı yani tiyatro, hem de sonlu olanın içinde sonsuz olanla sahici bir ilişki kurmanın öğrenildiği imkanlar ve fırsatlar arenasıdır. Gerçek bir yaşam kılavuzunuz yoksa, hayatı anlamamışsıníz, her şeye yabancılaşırsınız.
·
37 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.