Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yine sırf iş olsun diye birkaç saniye boyunca kaşlarımla dudaklarımı yukarı doğru kaldırıp düşünüyormuş gibi sustuktan sonra, bakışlarımı başkanın hâlâ durulup sakinleşememiş güzelim mavi gözlerine âdeta çivileyerek, öncelikle az önce beni onlarca dikkatli, saygın tanığın önünde zımnen de olsa tehdit ettiği için kendisi hakkında ilk fırsatta suç duyurusunda bulunacağımı, dolayısıyla sözlerinin tutanağa aynen geçirilmesini talep ettiğimi belirttikten sonra tam bir ciddiyetle, bir süredir örneğin Virginia Woolf ya da William Faulkner’ınkiler gibi yalnızca çok ustaca yazılmış edebi ve felsefi metinlerle kendi yazdıklarımı okuyabildiğim, toplum savcısı gibi yazın sanatıyla, felsefeyle ilgisi bulunmadığından neredeyse emin olduğum bir kimse tarafından kaleme alınmış hayli uzun, resmi, sıkıcı bir metni, sırf kendisini kırmamak adına ya da hakkımda tanzim edildiği gerekçesiyle iyi niyetle okumak istesem bile, ilk birkaç paragraftan sonra buna tahammül edemeyeceğim, aldığı çok sayıda yazın ödülleriyle edebi konumunu pekiştirmiş pek çok ünlü yerli ya da yabancı yazarın -örneğin Julian Barnes ya da Joyce Carol Oates- roman, şiir ya da öykülerini okurken dahi sıkıldığım, bunların çoğunu önce iyimser duygular, ardından sabırsızlıkla ilk birkaç sayfasını okuduktan sonra, muhtemelen bir daha elimi sürmemek üzere kitaplığıma kaldırdığım, zaten övünmek gibi olmasın ama edebi ve felsefi eserlerle, şiir - edebiyat dergilerinden oluşan uçsuz bucaksız bir kitaplığa sahip bulunduğumdan, söz konusu kitapları arasam da bir daha bulamayacağım, fantastik bir öneri olduğunu kabul etmekle birlikte, iddianamenin örneğin Divina Comedia ya da Iliada gibi manzum biçimde kaleme alınması, bu zorlu süreçte sayın toplum savcısının nitelikli birkaç şairden destek istemesi hâlinde, söz vermemek kaydıyla hakkımdaki saçma iddianameyi okumayı belki biraz düşünebileceğim, en azından boş bir zamanımda şöyle bir göz atabileceğim yanıtını verdim.Bir solukta verdiğim yukarıdaki tuhaf yanıt üzerine salondaki rezil kalabalık beklediğim üzere ilk birkaç saniye boyunca muhtemelen ne demek istediğimi hiç kavrayamadığından derin bir sessizliğe gömüldü. Ardından, elle bastırılmaya çalışıldığı anlaşılan birkaç boğuk kahkaha duyuldu. Öfkeyle şaşkınlıktan, yaşına oranla son derece genç, sağlıklı görünen yüzü kıpkırmızı kesilen mahkeme başkanı, sanki çok ihtiyacım varmış gibi baro tarafından hukuki yardımından yararlanmam için görevlendirilmiş, bir korkuluk kadar cılız, silik, uzun boylu, sarı benizli, duruşmanın başından bu yana stresini, acemiliğinin verdiği ürkekliği yenemediğinden olsa gerek, yüzüne göre hayli küçük görünen kemik gözlüğünü beceriksizce düzeltip duran genç avukata dönerek, bu aklını kaçırmış sanığa karşı kendisinden yardım istiyormuş gibi baktıysa da zavallı avukatım, sanki verdiğim yanıttan yasal temsilcim sıfatıyla bir parça da olsa kendisi de sorumluymuşçasına başını utançla eğip dava dosyasını inceliyormuş gibi yapmaya başladı.
··
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.