Sarı Odanın Esrarı, kilitli oda ya da imkânsız suç gizemi olarak anılan türün ilk örneklerinden biridir. Dedektif kurgunun bu alttürü, suçlunun hiçbir çıkışı olmayan kilitli bir odada sırra kadem bastığı, görünüşe göre imkânsız ve karmaşık bir suça işaret eder. Bu suçu soruşturanların gözle görünenin ardına bakıp muammayı çözmeleri gerekir. Leroux, 1907’de L’Illustration dergisinde tefrika edildikten sonra 1908’de yayımlanan romanında bizi acar dedektif Joseph Rouletabille ile tanıştırır. Esrarlı olayları çözme becerisiyle tanınan Rouletabille, aynı zamanda romanın anlatıcısı olan arkadaşı avukat Sainclair ile birlikte esrarengiz bir saldırıyı aydınlatmak üzere Glandier şatosuna gelir. Şato ünlü biliminsanı Profesör Stangerson’a aittir ve söz konusu saldırıya profesörün kızı Mathilde Stangerson hedef olmuştur. Leroux’nun büyük başarı kazanan bu romanı sürrealistlere ilham verirken, Fransız edebiyatçı ve sinemacı Jean Cocteau’nun da övgüsünü kazanmıştır. Modern Klasikler macerama eklenen bu eser fena değildi. Aynı yörüngede dönen sohpetler beni sıktı. Bu detaya takılmaz isek, eserin tüm anlatım ögelerini içinde barındırdığı gerçegi göz ardı edilemez. Çokca Dünya Klasikleri esintisi mevcut. Yazıldığı dönem neticesinde de normaldir zannımca. Kitap ilk bölümlerinde ( giriş kısmı) gayet akıcıydı. Ortalarında ( gelişme denilen bölümde gelişme gösteremedi) ultra seviyede sıkıldım. Son yetmişli sayfalarda özellikle ilgi çekici bir hal almaya başladı. Özellikle son bağlam kısmı ve en son bize bıraktığı harkülade detay çok ince ve heyecanlı oldu.kitaba genel olarak baktıgımızda hoş bir eser. Okumak isteyenlere de tavsiye ederim. Sevgi saygı ve kitapla kalın....

Sarı Odanın EsrarıGaston Leroux · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,324 okunma

·

54 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

bir cinayetin psikanalizi