Abdülhamid döneminden itibaren (1876-1909) Alman modelinin açıkça yeğ tutulması olgusu 1908'den sonra Jön Türk iktidarı sırasında doruk noktasına ulaştı. 1882'de, Alman Genelkurmay Başkanı Helmuth von Moltke, en iyibsubaylarından oluşan Albay Koehler komutasındaki bir eki bin Osmanlı ordusunu yeniden yapılandırmak üzere İstanbul'a gelmesini kabul etti. Sultan Abdülhamid ise Koehler'i özel danışmanı olarak görev lendirdi ve general rütbesiyle onurlandırdı. Almanya Osmanlı ordusunun eski askeri donanımını modernleştirirken, Alman genelkurmayının itibarı Krupp toplarıbve Mauser tüfeklerinin performansıyla daha da arttı. Kurallara ve üstlere mutlak itaat artık en önemli zorunluluk olup cesaret, inisiyatif ve gözü peklik gibi geleneksel savaş erdemleri kültünden bile üstün duruma getirilen bir parolaydı; dolayısıyla Offizier Korps'un Osmanlı ordusu üstündeki etkisi büyüyerek katlandı. 1883'te Albay Koehler'in ölümü üzerine yerine geçen Yarbay von der Goltz, Osmanlı ordusunda general rütbe sine yükseltildikten sonra askeri okullar müfettişi, ardından da Genelkurmay genel sekreteri oldu ve yeni silahların kullanımının öğrenilmesini kolaylaştırmak için örnek tugaylar kurdu. Bunlar sonradan başta topçuluk olmak üzere uzmanlık gerektiren alanlarda gerçek birer sınıf okuluna dönüştüler. 1886 yılında da yeni bir askerlik ve ordu teşkilatlanması kanununun hazırlanmasına katkıda bulunan Von der Goltz, 1913'te, Balkan savaşlarında yaşanan yenilgilerden sonra II. Wilhelm'in gözünden düşünce görevden alınarak yerine General Liman von Sanders getirildi. Onun idaresi ve denetimi altında da Osmanlı ordusunu yeniden yapılandıran askeri reformlar devam etti ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne dek sürdü. Bütün bu süreçte Alman genelkurmayının Osmanlı ordusu üstündeki etkisi o denli büyüdü ki Almanlar orduya bütünüyle el koymuş gibiydi; 1918'de Osmanlı ordusunda görev yapan Alman subayların sayısı 800, er ve erbaşların sayısı ise 18.200'dü