İlk önce şunu söylemeliyim: Kitabın içinde bir sürü alıntı var. 400 sayfa ise neredeyse 250 sayfadan fazlası alıntı. Bu ise beni boğan bir şey. Kitap, felsefe kitabı olarak görünse bile, felsefeden biraz anlayan birisi için bu pek geçerli değil. Ancak felsefeyle yeni yeni ilgilenen kimseler için güzel olabilir.
Gelelim incelemeye…
Kitabın içinde bir çok yerde çelişki var. İncelemeye ya da eleştirmeye kalkarsak bunun için bir kitap yazılmalıdır. Bu yüzden bir kaç sayfa hakkında konuşmak zannımca yeterlidir.
12. Sayfada İddia şudur: “Tanrının var olup olmadığı inancını ispatlamak için insanın yeterli akli temellere sahip olmadığı.”
Cevap olarak derim ki: İnsan aklı eğer Tanrı’yı bilemiyorsa, insan aklının Tanrı’yı bilemeyeceği nereden biliniyor? Bunun delili nedir?
Agnostisizm eğer bilinemezcilik ise bilinemez denildiği zaman neyden bahsedilmektedir? Eğer cevap Tanrı ise o hâlde, bilinemez denilen Tanrı nedir? Tanrının bilinemez olduğu nereden biliniyor? Bir şeyin bilinemez olması için ilk önce o şeyin ne olduğunu bilmek gerekir. Çünkü olup ya da olmadığını bilmek bile, bir bilgidir. Bir şey hakkında fikir sahibi olmak için ilk önce o şey halkında bilgi sahibi olmak gerekir. Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi de olunmaz.
15. Sayfada iddia şudur:“ Tanrı hakkında yapılacak her konuşma, her ne kadar onu anlaşılabilir kılmak amacını gösterse de, onu daha anlamsızlaştıracaktır.”
Yukarıda ki sayfada Tanrının birinemeyeceği iddia edilmişti. Burada ise Tanrı hakkında yapılan konuşmalar, Tanrı’yı anlaşılabilir kılmak yerine onu daha da anlamsızlaştıracaktır denilmiş.
Cevap olarak derim ki: “Bilinemez olan Tanrı hakkında yapılan konuşma eğer Tanrıyı anlamsız kılıyorsa, anlamsız kılınan Tanrı nedir? Bilinemez olan Tanrının anlamsız kılındığı nereden bilinmektedir? Tanrı madem bilinemiyorsa yapılan konuşmanın Tanrıyı anlamsızlaştırdığı nereden bilinmektedir?”
15. Sayfada, Tanrının var veya yokluğu meselesinde bir mutabakata varbilmemiz için, öncelikle eğer varsa tanrının ne olduğunu bilmek ya da eğer yoksa onunla ilişkilendirilen kavramları ortalığa sermek gerekir, yani adını koymak gerekir. Lakin tanrı tanımsızdır.” Denilmişti.
16. Sayfada ise İddia şöyledir: “Tanrı’yı bilinebilir kırmak isterken kuvvetle muhtemel hakiki Tanrı’dan bir o kadar uzaklaşmışlardır.”
Cevap olarak derim ki: Tanrı’yı açıklamaya ve bilinebilir kılmaya çalışan kimselerin hakiki Tanrı’dan uzaklaştığı nereden bilinmektedir? Hakiki Tanrı nedir? Hakiki Tanrının var olduğunun delili nedir?
21. Sayfada: “Tanrı hem varlığın hem de yokluğunun ötesinde olandır.” denilmiş
Cevap olarak derim ki: Bilinemez olarak nitelendirilen Tanrının, hem varlığın hem de yoklugun ötesinde olduğu nereden biliniyor?
Yine 21. sayfada iddia edilen şudur: “ Mantığın, bilimin, aklın, duyunun ve matematiğin bile üstünde olan bir varlık için…”
Cevap olarak derim ki: Tanrının mantığın, bilimin, aklın, duyunun ve matematiğin üstünde olan bir varlık olduğunun delili nedir?
(Bilinemez denilen Tanrı hakkında bu kadar şey bilmek, bahse konu olan Tanrıyı bilinmez mi yapar, bilinen mi?)
Tatmin edici bir kitap değil. Umarım yazar, başka kitaplar yazacağı zaman daha dikkatli davranır ve umarım başka yazarlardan bu kadar çok alıntı yapmaz.