Gönderi

Bakış Acısı
Hanife Mert Hanım'ın 4 bölüm 400 sayfadan oluşan #BakışAcısı eserini #okudum. Bu eseri okumadan önce #DüşBatımı eserini okumanızı tavsiye ederim. Her ne kadar ayrı eserler olarak algılansa bile birbirinin devamı olduğunu belirtmek isterim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ Eser zamanlar arasında geçişlerle 1984 yılları ve 2004 yılları arasında zaman dilimleri ile Elif'in hayat hikayesini, ruh dünyasını , çocukluğunun bırakmış olduğu izlerinin yaşamında nasıl tahribatlara neden olduğunu çok net bir şekilde ifade edilmiş. Gerçek bir hayat hikayesini romanlaştırmış kaleme alınmış şekli her ne kadar roman kahraminiz Elif olsa bile isimlerden cok yaşanan hayatlarin dile gelmiş şekli. Kahramanımız Elif'in babasının ölümünden sonraki yaşamını çektiği acıları sahipsiz , yetim bir çocuğun yaşam mücadelesini ve en sonunda yıllarca ayrı kaldı annesiyle Yüzleşme durumu adım-adım okuyarak yaşıyorsunuz eserde . Eserde toplumsal , kültürel değerlere de değinerek toplumda beraber yaşananın önemine de yer verilmiş . Bende eserde değinilen olayları sizinle paylaşmak istedim. Eserin önsözünde yazarımızin belirtiği gibi insanlar: "Yaşadığı yeri güzelleştirmek için yaratılan insan varoşluğundan beri kendini hep bir mücadelenin içinde bulmuştur.Bu mücadele yaşanılan yere zamana ve gelişen şartlara göre değişim gösterge de çoğu zaman güç savaşına dönüşmüştür. Yaratılışı aynı olmasına rağmen kendinden daha zayıf daha farklı olanı ezerek ve ötekileştirerek varlığını ortaya koyma savaşı vermektedir." Insanın doymak bilmeyen güdüsü yaratılış gayesinin tam aksine bir durum yaşanmasına neden oluyor ki buda beraber yaşam olanaklarını ortadan kaldırmaya neden olabiliyor. "Her ne kadar yıllar, yüzyıllar geçse ve bilim ilerlese de atların, eşeklerin ,katırların yerini arabalar, trenler ,uçaklar alsa da bilgisayar, internet , icat edilse bilgi çağına girmiş olsak da insanların eğitim seviyeleri yükseltip zihniyetleri değişmediği için sorunların çözümünde bir arpa boyu yol alınamamıştır tarih daima tekrarlanmıştır ." "Hayatımızda hiçbir şey tesadüf değildir. Yaşanan her olay ,konuşulan her söz, atılan her adım peşinden gelecek başka bir olayın habercisidir. Karşına çıkan kişiler her kimse doğru kişilerdir bu şu demektir. Hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz karşımıza çıkan etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır ya bizi bir yere götürür ya da bize bir şey öğretirler ." Hayat birli bir döngü içersinde döner. Yardıma İhtiyaç duyduğun zamanda hiçbiri ortalarda yoktur ne zaman bir kimseye ihtiyacın kalmadı. Kendi ayaklarının üstünde durdun bir anda çıkarlar ortaya . Hayatlarımız hep hesap kitap içerisinde bir meta döngüsü içerinde devam edip gidiyor. Hayatın insana ne getireceğini kimse bilemez. Insan yarın ne yaşayacağını başına ne geleceğini onu bekleyen sürprizleri önceden kestiremiyor. Her zorluğun arkasında bir ferahlık, her gecenin bir gündüzü olduğu gibi . Elifin hayatına baktığımızda aynı denklemi görüyoruz. Davul dengi dengine diye bir söz vardır. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu her zaman şahit olmuşuzdur . Eserde Elifin üvey annesinin anneside bu olaya bir örnek olarak verilebilir. Birbirleriyle günlerce küs olduklarında büyükanne Neden böyle yapıyorsunuz Neden basit bir şey için küsüyorsunuz dediğimizde Dedemi küçümser gibi kızım o da haddini bilsin O kim ki babamın yanında çalışan bir işçinin oğlu Ben koskoca bir ağı kızayım derdi. Ölenin arkasından kötü konuşmak uygun değildir denir .Teyzesinin Elifin babası iç in sarf ettiği sözlere verdiği bir cevap. Onun sarf ettiği sözlerin sahibinin hayatta olmayan şeyler ölmüş bir insanın arkasından kötü konuşmak doğru bir davranış değildi .Çünkü kendini savunamayacak bir durum içerisindedir . Başımıza Gelenler bizi güçlendirecek sabrımızı, mücadele gücümüzü test ederek hayata bağlanmamızı mı sağlayacaktır. Hayata daha güçlü bir şekilde tutunmamıza, ileriye daha sağlam adımlarla ikerkemize neden olacaktır. Kendi parasını kazanan geçimini kendi karşılayan bir kadın tüm özlediklerine de sahip çıkmış demektir. Özgür kadın özgür çocuklar yetiştirir . Özgürce sever, koklar, sahiplenir yavrularını... Ne doğru bir tesbit . Bir ülkede kadınlar özgür ve eğitimli ise o ülke medeniyetler seviyesine ulaşmıştır . Toplumun temel yapısı ne kadar aile ise , ailenin temel taşı kadındır, annedir. Rabbim kimseleri sahipsiz etmesin .derler ya sahipsizlik ölümden beter. Elif hayatında da bu en açık bir şekilde yaşanmaktadır. Kahramanımız Elif diliyle: Kaldı ki çocukluğumu yanlarında geçirdim öz akrabalarım bile merak edip aramazken, bana yabancı olan bu insanların yanında sığıntı, gidecek yeri olmayan, zavallı biri gibi hissetsem de bir müddet burada kalmak zorunda olduğumu biliyordum, diyor. Ne kadar zor bir durum gidecek bir yeri olmadan mecbur her türlü haksızlığa katlanmak. Toplumda en çok gördüğümüz olaylardan genç yaşta eşini kaybeden kadının fedakar kadının yokluk içinde mücadele edip çocuklarını büyütmesi ve büyüyen çocukların vefasızlığını eserde Sultan karekteri üzerinden kaleme almasi. " Sultan Teyze genç denecek yaşta 32 yaşındayken kanserden kocasını kaybetmiş 3 çocuğuyla dul kalmış ona sahip çıkan, destek veren çıkmamış çocuklarını başkalarına muhtaç etmemek için ne iş bulduysa yapmış , evleri temizliğe gitmiş, çocuk bakmış , çocuklarını muhtaç etmemek için var gücüyle mücadele etmiş .O hayatın yükünü tek başına omuzlamış tüm sıkıntıları tek başına göğüs gelmiş. Çileyi yasayan Anadolu kadınlarımızdan sadece bir tanesiydi. Yaşadığı acıları anlatırken gözleri dolardı şimdi çocuklarını büyütmüş her birini evlendirmişti. Ancak onları bugünlere getirebilmek için çektiği bir ben bir de Allah bilir derdi. Çocuklar için onca sıkıntıya katlanmış olmasına rağmen yaşlığında ne kızının ne de oğlunun yanına sığamamış, Oğluna gitse gelini hoşnut olmamış, Kızına gitse damadı istememiş şimdi kızının evinin alt katında bir göz odada yaşıyordu aldığı yaşlı aylığıyla kimseye muhtaç olmadan yaşamını sürdürüyordu . Toplumda dul kadınlarına bakış acısını bir yazarın kaleminden eserde ozellikle ifade edilmis .Kahramanımız sözleriyle dul kadın:" Iki kere çarşıya çık üçüncüsünde sana bakışları değişiyor insanların. Üstüne yeni bir elbise alsan kimse demese bile anan taş işliyor. Sen dul kadınsın yeni elbise neyine, kime süsleneceksin kimin için giyineceksin diye yüzüme bir tokat gibi geçiriyor. Ben mi İstedim böyle olmasını, Allah'tan geldi. Onu geçtim en yakınım dediklerim bile üzerimde hak sahibi olmaya çalışıyor lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar bir yardım istesen, bin dereden su getiriyor . Ķöşe bucak kaçıyor benden, ya da farklı beklentileri başvuruyorlar. Dul kadınsın ya ihtiyacını karşılayacaklar benden. Toplumda ötekileştirme hep var oldu çünkü bundan kar elde eden çevreler vardı. Yazarımız eserinde bu konulara da değinmiş. "İnsanlar nasıl bu kadar acımasız olabiliyordu. kendinden olmayanı kendi gibi düşünmeyeni, neden ötekileştirip onu dışlıyordu. Birleştirmek sevdirmek varken ayrıştırmak, nefret ettirmek, kime ne kazandırırdı Hepimizin ortak noktası insan olmamız değil miydi ? Anadolu binlerce yıldır bağrında yaşayanları ile bir mozaiktir. Hem da paha biçilmez Elmas değerinde bir mozaik her parçası ayrı bir değerdir. Yüzyıllar boyunca yan yana duran bu değerler birbiriyle kaynaşmış özleşmiştir. Bu Kadim topraklar uygarlıklar beşiği Türkleri, Kürdi ,lazı, dadaşı, tahtacısı ,çingenesi ,alevisi sünnisi hanifisi şafisi ateşli şamanisti ermenisi hristiyanı, yahudisi ,arap'ı ile binlerce yıl bir arada sorunsuz yaşamıştır. Bu toprakları güzelleştiren anlamlı kılan bu farklılıklarımızdır. Her ne kadar zaman zaman bu mozaikler parçalanmaya , ara ara ayrıştırılmaya çalışsa da bunu başaramamışlardır. Günümüze geldiğimizde aramızda yaşanan bu sorunlar her ne kadar inanç eksenli gibi gözükse de özünde siyasidir. Şöyle ki doğruluğundan emin olmadan sorgulamadan akıl ve mantıkla bağdaşmayan söylemlerle bir grubu ya da bir toplumu suçlamak bireylere ayrıştırma, ötekileştirerek düşmanca tavır sergilemek, farklılıklarımıza tahammülsüzlük, kötü söyleyenleri kabullenmek , insanlar arasında aşınması imkansız duvarların örülmesine sebep olmuştur. Özüne bakıldığında hepimiz insanız, hepimiz Allah'ın yarattığı kullarız. Elbette aramızda farklılıklarımız olacak, farklılıklarımız zenginliğimizdir . Birini diğerine üstün yapmaz diğer kutsal kitabımız Kur'an'da Yüce yaratıcımız şöyle buyurmuştur. "Birbirinizi tanıyıp kaynaşacaksınız diye sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en üstün olanınız ona karşı gelmekten en çok sakınanızdır" buyurmuştur. Kaldı ki bu insanlarla aynı toprak parçasını Vatan kabul etmiş aynı bayrak altında bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi vermiş Kurtuluş Savaşı'nda tüm Anadolu olarak atalarımız aynı cephelerde düşmana ve Emperyalist güçlere karşı birlikte yan yana omuz omuza mücadele vermişlerdir şehitlerimize yan yana ve koyun koyuna yatmaktadır . ️️️️️️️️️️️️️️️️ Hepimizin yaptığı en büyük yanlışlarımızdan biri sağken es geçtiğimiz sevdiklerimizi, kaybedince büyük bir pişmanlık içinde anmaya çalışıyoruz. Sağlığında varlığından bir haber olduğumuz bir yakınımızın kıymetini onu kaybedince anlıyoruz onsuz kalmanın derin acısıyla insan sevdiğinin değerini ancak onu kaybedince anlarmış. Her toplumda yaşanan olayların başında gelen insanlık suçu olarakta ifade ettiğiniz, taciz olayları. Yazarımız bu konuyada değinmiş. Eserde bu konu ile ilgili bölümleri sizlerle paylaşmak istedim. " Sağdan soldan kendini bilmez insafsız kişilerin böyle zihinsel engelli çocuklara neler yaptığını duyuyoruz .Ödüm kopuyor. Uykularım kaçıyor . Her gece Allah'a ya bundan önce canımı alma diye dua ediyorum. Cocuğun üzerinde sigara söndüren mi dersin zevkine dayak atan mı dersin sana hangisini söyleyeyim tecavüz eden mi dersin Bir de bir mafya varmış böyle çocukları öldürüp kalbini ciğerini satıyormuş Allah'ım korusun dedi . İnsan azmasın yeter ki hayvandan beter olur . Anadolu da aileler arasında beşik kertmesi diye bilinen bir gelenek vardı. Aileler doğmadan çocuklarını birbiriyle evlendirme sözü vererek bir karar alırlardi. Bu kültür şu anda yok oldu gibi diyebiliriz. Yazarımız bu konuya da eserinde değinmiş. Sözü yazarımıza bırakalım. Şu İnsanoğlu ne garip daha doğmamış çocuğa don biçmesi yetmezmiş gibi dünyaya yeni gözlerini açmış dünyadan bir haber bebeklerin kiminle evlendiklerine dair söz vermesi anlaşılır gibi değildi. Nasıl bir cesaret nasıl bir cahillikti bu hiç düşünmüyorlar mıydı ya bu çocuklar büyüdüklerinde birbirlerini beğenmezlerse, ya anlaşamazlarsa ne olacaktı. O zaman evlenmek, aile kurmak bu kadar basit olmamalıydı . İşte böyle cahilce adetler yüzünden değil mi ki yuvalar dağılıyor çocuklar mutsuz oluyordu. Toplum tüm dinamiklerini bir arada görmek isterseniz mutlaka bu iki eseri tavsiye ederim. sosyolojik ve psikolojik analiz yapacağınız çok kıymetli eserler. Yazarımızın kalemi daim olsun. Nice eserler yazması dileğiyle. Kitapla kalın... #KitapAşktır #kitapalıntıları #kitapokumakgüzeldir #oku #okuyorum #roman #Kitap #şiir #Edebiyat #kitaptavsiyesi #kitaplar #kitapönerisi #kitapkurdu #kitapaşkı #kitapkokusu #kitapsever #kitapalıntıları #kitapokumakgüzeldir #bookstagram #book #books #bookphotography #booknerdn
·
135 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.