Gönderi

Herhangi bir sorumluluk almak, kişinin kendi eylemlerinde hâkimiyet kazandığına inandığını ve kendine güvendiğini gösterir. "Yapamam," düşüncesinin doğurduğu cesaretsizlik gibisi yoktur. Felç olmuş bir çocuktan çok hızlı koşan bir çocukla yarışması istense, ilki hiç koşmak istemez; yetenekli bir dev ile küçük, deneyimsiz bir adam boks yapacak olsa ikincisi dövüşmek istemez. Çaba harcama ihtimali daha denenmeden sönmüştür ve ardında bir yetersizlik hissi bırakmıştır. Yetişkin, çocuğun kendi gücüne dair inancını küçümseyerek onu yetersiz olduğuna ikna edince çaba harcama isteğini devamlı söndürmektedir; çünkü aslında yetişkin, çocuğun eylemlerine engel olmakla yetinmeyip ona "Sen onu yapamazsın, boşuna uğraşma,” der ya da eğer daha kaba biriyse "Aptal, yapamadığını görmüyor musun, ne diye üsteliyorsun?” der. Bu da çocuğun yalnızca işini ve eylemlerini değil, kişiliğini de rencide eder. Çocuğun ruhunda sadece eylemlerinin değersiz olduğu hissi uyanmaz; çocuk, kişiliğinin de anlamsız ve aciz olduğunu hisseder. Bunu cesaretsizlik, özgüven eksikliği takip eder; çünkü yapmaya niyetlendiğimiz bir şeyi yapmamıza engel olan kişi bizden daha güçlü biriyse, kendi kendimize bu kişinin yerine daha zayıf biri geldiğinde işe tekrar başlayabileceğimizi söyleriz. Fakat eğer yetişkin, çocuğu yetersizliğin kendisinde yattığına ikna ederse, o zaman bir tür bulut çocuğun zihnini örter, korkuya ve hissizliğe benzeyen ve yapısal hâle gelen bir çekingenliği beraberinde getirir. Bütün bu duygular bir araya gelip psikanalizin "aşağılık kompleksi" adını verdiği içsel engeli oluşturur. Bu, başkalarına karşı bir aşağılık ve yetersizlik duygusu olarak kalıcı hâle gelen bir engeldir ve yaşamın her aşamasında ortaya çıkan toplumsal sınavlara, sınamalara katılıma mani olur.
Sayfa 180 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okudu
·
56 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.