Gönderi

İrade ve Kader
Allah ne dilerse o olacak. Sen kendini bırak. Kader karşısında rüzgârın önündeki bir yaprak gibi ol. Zaten ne kadar uğraşırsan uğraş kaderde ne yazıldıysa başına o gelecek," diyerek kulu elinden gelen çabadan vazgeçirmek cebriye ekolünün inancıdır. İslam Ansiklopedisi'nden "İrade" maddesine bakmanızı tavsiye ederim. İnsana verilen bir cüz'i irade yoksa, Allah'ın adaletini ve hakkaniyetini nasıl izah ederiz? Konuyu kısaca şöyle özetleyebiliriz: Ehl-i sünnet akaidine göre, bizim için çizilmiş bir kader vardır; biz oradan sorumlu değiliz. Yani benim kadın olarak, yirminci yüzyılda, şu ailede yaratılmış olmam, genetik olarak getirdiğim özellikler, içine doğduğum sosyal çevre ve belli bir yaşa kadar ailemin bana verdiği eğitim ve terbiyenin hiçbirini ben seçmedim. Bunlar "mutlak kader" dediğimiz verili donelerdir. Bunların hep- sini hazır bulduk. Kimimiz fakirlikle, kimimiz zenginlikle, kimimiz daha kısıtlı bir zekâyla, kimimiz yüksek bir zekâyla yaratıldık. Yaratılışta verilen ya da verilmeyen her şey bizim için imtihan konusudur. Bunların hepsi bizim kullanma biçimimize göre hakkımızda hayır da olabilir şer de. Akıl baliğ olduktan sonra yavaş yavaş bize çizilen genel sınırlar içerisinde tercihlerimizi yapmaya başlarız. İnsan yaptığı tercihlerden sorumludur. Zamanın yaratıcısı ve zamandan münezzeh olan Yüce Rabbimiz hangi yolu seçeceğimizi ezeli ilmiyle bilir fakat biz O (cc) bildiği için seçmeyiz. Yoksa cennet, cehennem, hesap, mizan, rıza, gadab hepsi anlamsız olurdu. Sonuç bazen bizim tercihlerimiz doğrultusunda, bazen de ümit etmediğimiz şekilde farklı olarak gerçekleşe bilir. Çünkü sonucu bizim tercihimiz değil, Yüce Allah'ın iradesi belirler. Yüce Allah bazen bize kendisini hatırlatmak için her seçtiğimizi de yaratmaz. Bir yola ne kadar yönelirsek yönelelim, ne kadar çalışırsak çalışalım Allah dilemedikçe istediğimiz olmaz. Bizim murat ettiğimiz sonucu Allah yaratırsa o iş gerçekleşir.
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.