Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

selahaddin eyyubi
Selahaddin Eyyûbi,Hicri 532 yılında Tikrit'te doğmuştur.Babası Necmettin Eyyûb,annesi Sit Hatun'dur.Babası Selçukluların Tikrit valisidir.Selahaddin Eyyûbi'nin doğduğu yıl aşireti ile birlikte Tikrit'ten ayrılarak Musul'a gitmiş ve Zengi'nin hizmetine girmiştir.Selahaddin Eyyûbi,Baalbek ve Şam'da büyümüştür.Bu sırada çok iyi bir tahsil alan Selahaddin Eyyûbi askeri derslere olduğu kadar dini derslere de meraklıdır. Aynı zamanda sanatla ve bilimle de uğraşmaktadır.Selahaddin Eyyûbi'nin biyografisini yazan El-Wahrani;onun Öklid geometrisi,astronomi,matematik ve aritmetik konularında uzman olduğunu belirtmiştir.Tam bir Müslüman genci olan Selahaddin Eyyûbi, Kur'an-ı Kerim'i ezberlemiştir.Kürtçe ve Arapça konuşabilmekte aynı zamanda Farsça ile Türkçe de bilmektedir. Selahaddin Eyyûbi genç yaşına rağmen dini ve askeri konuda çok donanımlı bir şahsiyettir.1169 yılında henüz 31 yaşındayken vefat eden amcası Şirkuh yerine Mısır Valiliğine geçmiş ve Sultan Nurettin Zengi'nin Mısır'daki ordusunun komutanı olmuştur. Selahaddin Eyyûbi'nin 3 hayali vardı: -İslam birliğini sağlamak -Kudüs'ü işgalden Kurtarmak -Konstantiniyye'yi yani İstanbul'u fethetmek İslam Birliği o dönemde kazanılan savaşlarla ve Haçlılarla yapılan mücadelelerle sağlanmıştı.Sıradaki hedef ise Kudüs'ü geri almaktı. Selahaddin Eyyûbi'nin Kudüs'e duyduğu muhabbeti ve şevki anlatan Kadı Bahaeddin bin Şeddad şunları söylemiştir: “O,Kudüs hakkında o kadar gamlıydı ki onun bu gam ve kederini dağlar kaldıramazdı.O,çocuğunu kaybetmiş bir ana gibiydi;atını bir yerden bir yere koşturur,Kudüs'ü kurtarmak için Müslümanları cihada davet ederdi.İnsan topluluklarının arasına dalıp 'Ey Müslümanlar,İslam için,İslam için!' diye bağırır,daima hüzünle gözyaşı dökerdi.” Peki Selahaddin Eyyûbi neden Kudüs'ü almayı bu kadar çok istiyordu? Kudüs;biz Müslümanların ilk kıblesidir.Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin Miraç'a çıktığı kutsal şehirdir. Kudüs'teki müslümanlara zulmedilmesi ve şehrin zarar görmesi gibi sebeplerle Selahaddin Eyyûbi Kudüs'ü Haçlıı işgalinden kurtarmak istemiş ve şunları söylemiştir:“Kudüs şehri ve Mescid-i Aksa,Haçlı işgali altında olduğunu müddetçe ben nasıl olur da gülebilirim,nasıl olur da sevinebilirim ve nasıl olur da istediğim gibi rahat yemek yiyebilirim?Hele ki gözüme nasıl uyku girebilir? ” Rivayet odur ki Selahaddin Eyyûbi gerçekten Kudüs'ü Haçlılardan kurtarana kadar tebessüm dahi etmemiştir.Nihayet Kudüs'ü almaya karar veren Selahaddin Eyyûbi,düzensiz kuvvetleri birleştirip düzenli bir ordu haline getirerek işe başlamıştır.Kıvrak zekasıyla düşmanı kolayca alt etmek için savaşı yapmayı düşündüğü su kuyularıyla ünlü Hıttin bölgesindeki kuyuları taş ve kumla doldurmuştur. Haçlı ordusunu o bölgeye çekmiştir,Haçlılar su içmek için kuyulara gittikleri zaman neye uğradığını şaşırmıştır.Çöl sıcağının da etkisiyle bitkin ve susuz bir halde savaşmak zorunda kalmışlardır.4 Temmuz 1187 tarihinde savaş başlamıştır.2 Ekim 1187 Cuma günü (Miraç mucizesinin yıldönümü olan 27 Recep 583) Kudüs tekrar Müslümanların olmuştur.Böylelikle Kudüs'ü Haçlılardan kurtarma idealiyle büyüyen ve kendini bu yönde geliştiren Selahaddin Eyyûbi de yıllarca Haçlı zulmü altında yaşayan Müslümanlar da yeniden gülmüştür. KISSADAN HİSSE Rivayet odur ki Kudüs'ün Haçlı işgali altında olmasına çok içerleyen bir marangoz varmış.Her zaman Kudüs için ne yapabileceğini düşünürmüş.Bir gün demiş ki ben marangoz olduğuna göre benim yapmam gereken Kudüs için en güzel minberi yapmaktır.Marangoz o güne kadarki en güzel minberi yapmıştır,öyle ki her gören minberin güzelliği ile büyülenmiş.Bu güzel minberin namı her geçen gün biraz daha duyulmuş. Bağdat'a her gelen marangoza gidip 'şu minberi bize sat,falanca camiye götürelim' diyormuş .Onun verdiği cevap ise hep 'Hayır,bu minber Mescid-i Aksa'ya koyulacak' oluyormuş.Ahali şaşırıyormuş tabii.'İyi de Kudüs Haçlı işgali altında...' Marangoz yüksünmeden hep aynı cevabı vermiş:“Benim elimden gelen bu.Ben zanaatkârım.Minber yontarım.Bir babayiğit de çıksın,Kudüs'ü geri alsın,bu minberi de yerine oturtsun” Hikayeyi duyan herkes minberin dillere destan güzelliği ile ilgileniyormuş ancak hikayeyi duyan Selahaddin Eyyûbi,marangozun verdiği cevaba daha çok önem vermiş. Aradan geçen 20 yıl sonunda Selahaddin Eyyûbi,Kudüs'ü fethederek Mescid-i Aksa minberini ait olduğu yere getirmeyi başarmıştır. Asırlar sonra minber 21 Ağustos 1969'da Avustralyalı evanjelits Michael Dennis Rohan tarafından ateşe verilmiştir. Müslüman kardeşlerim,buradan biz Müslümanların anlaması gereken yegâne mesela şudur ki: Her Müslümanın İslam için yapabileceği bir şey vardır. Eğer bir anneysek en güzel,en ahlaklı evladı yetiştirmeliyiz Eğer bir öğretmensek öğrencilerimize en bilinçli en bilgili şekilde yetiştirmeliyiz; eğer bir öğrenciysek derslerimizi en güzel şekilde öğrenmeliyiz.Biz Müslüman olarak görevimizi yerine getirmeliyiz ki İslam büyüsün ve yayılmaya devam etsin.Biz görevimizi yerine getirmeliyiz ki Selahaddin Eyyûbiler yetişmeye devam etsin. Selametle Melike Kahraman
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.