Kitabı çok üzülerek ve severek okudum. Toplumun dışına itilmiş, hor görülmüş, ayıplanmış, hiçbir yere ait olamamış hayatların perde arkasının tek bir nedene bağlı olmadığını; tüm sorumluluğun hayat sahibinin sırtına yüklenmemesi gerektiğini ve bu yaşamların nasıl trajik olabileceğini bir kez daha görmüş oldum. Her trajedi tek yönlü ve standart değildir, bazen iyi olan peşin hüküm vermemektir. Korkuyu Beklerken'in ön sözünde de söylendiği gibi: "...bu marjinal kişilerin ruhları kat kat açıldıkça onları üreten çevre, kültür, toplum ortaya çıkacaktır. Toplum kişiye içkindir, o kişi atipik olsa bile." Mısırlı yazar Neval el Seddavi tarafından 1973 yılında kaleme alınan bu eser aslında bir araştırma çalışması, yani gerçek bir hayat öyküsü. Öykünün sahibi ise Mısırlı mahkum bir hayat kadını, Firdevs. Firdevs, “aşağı tabaka” bir ailenin büyük kızı. Anne ve babasının ölümünden sonra amcası tarafından okula yollanıyor ve ortaokul diploması ile başarı belgesini alıncaya kadar da amcasıyla kalıyor. Daha sonra da emekli -Firdevs’ten yaklaşık kırk yaş büyük- bir adamla evlendiriliyor. Tüm bu zamana kadar olan süreçte Firdevs'in uzandığı her “yardım eli” bacağına dolanıyor. Ancak burada bacağa dolanmaktan kastım mecazi değil… Çocukken amcasının cinsel istismarına, okulu bitirdikten sonra kocasının t*cavüzü ve şiddetine, kocasının şiddetinden sonra bedeninde onlarca çürükle, kaçıp evine sığındığı ve gözlerinden "iyi niyet" okuduğu kafe yöneticisinin ve onun arkadaşlarının hem fiziksel şiddetinin hem de t*cavüzünün kurbanı oluyor. Firdevs'in bu hayatı seçmesinin nedeni aslında başka çaresinin olmaması, bu hayata itilmesi. Çocukluğundan bu yana istismarla büyümesi, bunun Firdevs'in yaşamının gerçeği olması. Her ne kadar bu Firdevs'in "normali" olmuş olsa da aslında insanlığın hiçbir döneminin normali değil, olmamalı. Firdevs'e, ortaokul diploması ve başarı belgesi varken bile-kitaptaki ifadeyle fahişelikten başka bir imkanın sunulmadığı, buna izin verilmediği; sokakta yalnız, yanınızda erkek olmadan geziyorsanız eğer bunun sizi fahişeden başka bir şey yapmadığı gerçeği, Firdevs'i bu seçeneğe zorluyor. Ancak kitabın en başından beri Firdevs'in bunlara hiçbir zaman katlanmak istemediğini ve aslında saygın biri olduğunu bilmek ve bunu dünyaya gösterebilmek istemesini, ortaokul diploması ve başarı belgesinin olduğunu devamlı belirtmesinden anlıyoruz: Bana bakın, ortaokul diplomam ve başarı belgem var. Ben de sizin gibiyim, ben eve mahkum değilim, ben sizin hizmetçiniz değilim, ben şiddete maruz bırakılmak zorunda değilim, ben de tıpkı sizin gibi saygın biriyim, ben de en az sizin kadar insanım, bunlara katlanmak zorunda değilim ve katlanmak zorunda olmamalıyım. Sizin hükümranlığınızın kurbanı olmak zorunda değilim... "Mesleğimin erkekler tarafından icat edildiğini, yeryüzündeki ve gökyüzündeki her iki dünyayı da erkeklerin ellerinde tuttuklarını biliyordum. Erkeklerin, kadınların bedenlerini satmaya zorladıklarını, en az para ödenen bedenin de eşlerinin bedeni olduğunu biliyordum." "Her ikisiyle de yüz yüze gelmek büyük bir cesaret gerektirdiğinden, ölümle gerçek birbirlerine benzer. Gerçekler de insanı öldürdüğü için, ölüm gibidir. Ben bir insanı öldürdüğüm zaman, onu bıçakla değil, gerçekle öldürdüm."

Sıfır Noktasındaki KadınNevâl El-Seddavi · Metis Yayınları · 201613,6bin okunma

·

60 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Esra Dilara