Savrulup duruyorsun.
Önemsiz, istenmeyen.
Belki kapı arkalarında beklenmeyen.
Önemli odalara alınmayan,
Önemli paraların sahibi olmayan,
önemli makamların da şahsında
kalan, güzel yerlere sokulmayan,
kıyıda köşede bekletilen önemsiz
biri diye görüyorsun kendini.
Korkulu sınavlardan geçiyorsun,
sırada bekletiliyorsun, şefkâtsiz
görüyorsun dünyayı, sana aldırış
edilmediğini düşünüyorsun.
Öyle görüyorsun.
Oysa; oysa sana şefkât eden
bir Rabbin var! Bilmiyorsun!
Sahipsiz sanıyorsun kendini;
sahibin var ama görmüyorsun.. O
seni ve senin sevdiklerini şefkâtle
terbiye ediyor. Herkesi ama herkesi
rahmetinin kucağında ağırlıyor..
Sen sevilmeseydin; sen sevilmeye değer
olmasaydın; görünmeye değer olmasaydın;
şimdi burada olabilir miydin? Şimdi bu
sözü duyuyor olabilir miydin mesela? Bu
sesi duysan da anlıyor olabilir miydin?
işte bak! bak işte; nerden nereye
geldin! Var edilişin, sevildiğin için.
öyle bil! Yokluğuna razı olunmadı senin.
Buradasın bu yüzden.. Böyle gör!..
Eksikliği hoş görülmeyensin sen! şimdi
burada, bu yüzden insansın!..Görüyorsun,
duyuyorsun, anlıyorsun, konuşuyorsun,
düşünüyorsun; ne âlâ! seviyorsun,
seviliyorsun. seni severek var eyledi
Rabbin! Yoo…yoo….yooo…Zoraki değil…
Hadi bu da olsun;
sıradanlığında hiç değil!
iki eliyle, seve seve, başka her
şeyden, herkesten çok önemseyerek,
özenerek var eyledi seni..
Parmak uçlarına bak istersen;
birtanesin! bak! gözlerinin ardına bak
istersen; gözlerinin ardındaki retina
başka hiç kimseninkine benzemiyor!
Herkese baktığı gibi bakıyor değil sana
Rabbin.. Hiç kimselerin bakmadığı gibi
bakmış demek gözlerine.. demek; biricik
bir bakışı sana, biriciği biliyor seni..
Şimdi bak aynaya; hiç kimsenin yüzü
gibi değil yüzün. benzersizsin!
Bir tanesisin Rabbinin!
'bu yüzü sana verdim. başka
kimselere değil' diyen rabbinin
fısıltısını duy aynada!
Senin varlığından hoşnuttur Rabbin..
Sen seni az görenlere aldırış etme!
Senin nefes alışından hoşnuttur Rabbin..
Seni çok görenlere aldırış etme!
Varlığın Rabbine yük değil ki!...
Seni yük görenlere aldırış etme!
Hem söyler misin bana;
büyük ateşten küçük bir çıra
tutuşturulsa; ateşten ne eksilir
ki?.. Yaşaman Rabbine ağır değil!..
İşte böyle... seni doyurmak,
seni büyütmek o'na zor değil..
Senden sadece verdiklerine teşekkür
etmeni istiyor. sadece teşekkür etmeni..
Sakın! Sakın! Sakın!
Sakın kendini burada sığıntı görme!
Seni güzelliklerin takdir edilesi seçmiş
rabbin, hep böyle yapınca sen; sana daha
güzelini vereceğini söylüyor işte..
Sonsuz, kedersiz, lekesiz,
acısız, kesintisiz, korkusuz
bir hayat lütfediyor sana..
Hem olur da sen o'na nankörlük etsen
bile; güzellik karşısında duyarsız,
hayretsiz kalsan bile; iyilik karşısında
minnetsiz, teşekkürsüz kalsan bile;
üzerinden kudret elini, saçlarından
merhamet elini çekmiyor Rabbin!....
Bekliyor seni... ümit
ediyor dönersin diye..
Hissetmiyor musun her nefeste; Rabbinin
merhameti, tatlı serin bir sabah
rüzgârı gibi saçlarını okşamakta..
Üzülme! sen o'nu unutsan da; o
seni unutmuyor!... Sen o'na küssen
de; o sana küsmüyor!.. Sen o'ndan
yüz çevirsen de, o senden yüz
çevirmiyor!.. Sen o'nun rahmetine
rağmen, o'ndan ümit kessen de; o senden
günahına rağmen ümit kesmiyor!..
Bekliyor seni Rabbin..
sabırla bekliyor.. Dönüşünü
bekliyor..... Bekliyor.. hatanı
fark edişini bekliyor.. Bekliyor,
kendi kıymetini göresin diye
bekliyor.. Bekliyor; hep sen! Sen
gelesin diye bekliyor!!......
Bekliyor Rabbin..
Çünkü seni ümidibiliyor....
Çünkü seni ümidi biliyor...
Senai DEMİRCİ