Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
Dil terimi,yalnız ağız ve dil ile telaffuz olunan sedalardan oluşan sözlerle sınırlı değildir.Dilbilim,doğal bilimlerin en mühimleri arasına geçecektir.Bu bilimin ilerlemesine en fazla hizmet edecek şey yeryüzünde konuşulan dillere gittikçe daha fazla öğrenilme isteği gösterilmesi olacaktır.Dil,insanın düşünsel inanışına bağlıdır. Eski zamanlarda kavimler ve milletler arasındaki savaş ve çekişmeler şimdiki zamandan çok daha fazla olurmuş.Bu durum neticesinde kavimler arasında bile birlik beraberlik yokmuş,ticaret ilişkileriyse büsbütün yok değilmiş.Bu durum,onların birbirlerinin dilini öğrenmeye niyet ve hatta tenezzül etmediklerini kayıtlara geçirmiştir.Her millet kendi dilini kutsal görüp başka milletlerin diline nefret ve tiksintiyle bakarmış.Halbuki insan yabancı dil öğrenmedikçe kendi dilinin inceliklerini ve zenginliklerini kavrayamaz. Dilin zikrolunan iki esası vardır bunlar:ses,seda.Ses,yapaydır,öğrenmeye bağlıdır,yalnız insanda değil hayvanlarda bile bu durum böyledir ancak teorik olarak doğaldır.Seda, doğaldır.Konuşma,seslerle kelimeler ve cümleler oluşturarak merâm anlatmak ve merâm anlamaktır.Taklit etme suretiyle dilin ortaya çıkışı konusunda doğal bilimciler ikiye ayrılmaktadır .Bir grup dilin sırf taklitten doğduğunu ,her hayvan veya şeyin çıkardığı ses ve seda ile isimlendirildiğini lüzumlu görerek taklit konusunu aşırılık derecesine vardırmış.Diğer grup ise taklidi asla kabul etmeyerek,seslerin taklidiyle isimlendirilen hayvanların pek az olduğunu beyân etmişlerdir.Dilin yoktan vücuda gelmesiyle yavaş yavaş ve derece derece ilerlemesini gerektiren şey sırf zamanın geçmesi değildir,belki zamanın ilerlemesiyle insan zihninde meydana gelen ilerleme ve genişlemedir.İnsanlar,akıl ve zihinleri ilerledikçe,açıldıkça merâmlarını daha iyi anlatmak için yollar bulmaya mecbur olmuştur. Yeryüzünde pek çok sayıda dil konuşulmaktadır;bunların tümü bir kökten ve eski bir ortak dilden mi şubelenmiştir,yoksa her bir takımı ayrıca oluşmuş ve ortaya çıkmıştır,aralarında hiçbir akrabalık ilişkisi yok mudur gibi sorular doğabilimcilerin zihinlerini daima yormuştur.Eskiler,insanların bir soya mensup bulunduklarına inandıkları gibi,insan türünün ortaya çıkışında konuşulmuş genel bir dilin varlığına da inanmışlar ve hatta o dilin kaybolup da ondan diğer dillerin meydana geldiğini ve doğduğunu da düşünemeyip o eski genel dili varolan diller içinde bulmaya çalışırlarmış.Avrupa’da dinî inanış güdüsüyle her dilin İbranice’den doğduğuna inanılırmış.Müslümanlar arasında böyle bir fikir Süryanî dili hakkında çıkmış.Bugün ise varolan dillerden hiçbirinin o kadar eski olduğuna ve insanın ilk ortaya çıkışında mükemmel bir dil konuşulabilmiş olmasına kimse inanmıyorsa da tüm dillerin ortak ,aslî bir dilden doğmuş olduğuna bazı doğabilimciler inanmışlardır. Diller arasındaki benzerlik ve ilişkiyi ararken yanılmamak için dikkat edilecek bazı kurallar vardır.Öncelikle tesadüfen birbirine benzer veya yakın olan birkaç kelimeye önem verilmeyip bu benzerlik ve yakınlık birçok kelimelerde ve birkaç bakımdan görülmedikçe iki dil arasında akrabalık bulunduğuna hükmedilemez. Dilin ömrü vardır,dil de insan gibi doğar,yaşar ve ölür.Bazı kez değişe değişe ,kendisi büsbütün yok olup,yerine o değişimden meydana gelen bir veya daha fazla dil geçer ve bazı defa büsbütün yok olup hiç izi kalmaz.Bu değişimler uzun dönemlerde meydana gelir.Dildeki değişim ve şubelenmeler hayvanların ve insanların doğumlarla çoğalmaları gibi olup her ne kadar bu şekilde olsa bile eski diller yok olarak yenisi meydana geliyorsa,yenileri eskilerin esası üzerine kuruludur ve onların enkazından oluşmuştur.Dilin genel ve doğal bir gelişimi vardır,bu sayede birkaç sesten ibaret olan her insan dilleri mükemmel diller haline getirmiştir.
Lisan
LisanŞemseddin Sami · Gündoğan Yayınları · 199716 okunma
·
89 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.