Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Neo-korteksimiz bize hareketsizliğin ölüme benzediği bilgisini verir. Ölüm ise insanların şiddetle kaçın- dığı bir deneyimdir. Hayvanların onları engelleyen böyle bir farkındalıkları yoktur; onlar için yaşam ve ölüm bir sistemin, üstelik tamamıyla biyolojik bir sistemin parçalarıdır. İnsanoğ- lu ölümün ne demek olduğunu anlar ve dolayısıyla ölümden korkar. Rüyalarımızda bile ölümden kaçınırız. Hiç rüyanızda düşerken tam yere (veya suya v.s.) çakılacakken uyandığınızı gördüğünüz oldu mu? Ya da rüyanızda hiç birileri (ya da bir şey) tarafından avlandığınızı, tam size zarar verecekken, o ölümcül darbeden hemen önce uyandınız mı? Donma tep- kisinin ölüme benzemesi olgusu, insanoğlunun bu duyusal algıyla onu sonuca ulaştırmasına yetecek kadar uzun süre baş başa kalamamasının bir diğer sebebidir. Çoğumuz bu donma tepkisinin içine girip dışına çıkmaya fazla tolerans göstereme- diğimizden travma semptomları birikir, korunur ve daha da karmaşıklaşmak üzere büyürler. Kendimize donma halinin ölüme benzer duygusunu dene- yimleme izni verirsek ve kendisine eşlik eden korkuyu ondan ayırabilirsek, hareketsizlikten çıkmayı başarabiliriz. Ancak ne yazık ki bunlar "dişini sık, katlan" yaklaşımıyla sonuç alınabilen deneyimler değiller. Organizma işaretleri değer- lendirirken içsel olduğu kadar dışsal tehlike işaretlerini de kolayca değerlendirebiliyor. Donma tepkisi dehşet, öfke ya da ölüm deneyimine dönüştüğünde, olay meydana geldiği zaman verdiğimiz duygusal tepkinin aynısını verebiliyoruz. Donma tehlikesinden dışarıya çıkış yolu aşama aşama deneyimlenir, hareket kısmen güvende olunduğunda, duyusal algı aracılı- ğıyla gerçekleştirilir. Unutmayın ki, sonu gelmeyecek kadar uzun sürecekmiş gibi görünebilse de hareketsizlik tepkisinden çıkmak için gerekli süre nispeten kısadır.
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.