Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

13 Kasım 1970 günlü Milliyet gazetesinde Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Atatürk dönemi hakkında bazı ilginç bilgileri açıklamıştır: "(…) Biz Atatürk'ün ne olduğunu, ne yapmak istediğini anlamamışız ve hiçbir zaman anlamayacağızdır. Milli Mücadelemizi bir anarşi halinden çıkarıp bir devlet ve hükümet strüktürü içine alma amacı ile kurmak istediği Türkiye Büyük Millet Meclisi, baştan beri uzun bir süre yadırganmıştır. Tahsillerini Avrupa üniversitelerinde yapmış en ileri fikirli sayılan hukukçularımız bile böyle bir müessesenin kitapta yeri yok, 'icraî ve teşriî yetkileri haiz ve hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir, dövizi altında bir yasama meclisi görülmemiştir,' dediler. Saltanat ve hilafetin kaldırılmasına candan taraftar ya sekiz, ya on kişi var ve Hüseyin Cahit gibi bütün ömrü boyunca Padişah'a, Halife'ye meydan okumakla tanınmış fikir adamlarımız hilafeti savunanların başında idiler. Atatürk'ün ilk silah ve mücadele arkadaşları Cumhuriyet sözü ortaya çıkar çıkmaz kıyameti kopardılar ve muhalefet denilen şey o zamandan itibaren başlamıştır. Mareşal Çakmak, General Kâzım Karabekir gibi büyük ordu erkânı Şapka Kanunu'na karşı idiler. Gericiliği ezmekle görevli İstiklâl Mahkemesi Reisi Ali Çetinkaya, Atatürk'ün Kastamonu Nutku'ndan bir evvel mahkemeye şapka ile gelen bir gazeteci arkadaşımızı sövüp sayarak jandarmalarla dışarı attırmıştı. Alfabe reformu içinde de zorluklar baş göstermişti. Eski Arap harflerinin yerine Latin harflerinin kullanılması kararını uygulamak için Atatürk altı ay mühlet veriyor, İsmet Paşa ise hiç olmazsa altı yıl mühlet verilmesini istiyordu. "Görüyorsunuz ki, Atatürk, bütün devrim ve reform hareketlerinde yanındakilerden daima yüz, iki yüz hatta bazen birkaç kilometre ileride yürümüştür. (...) "Birtakım budalalar varmış: Atatürk geride kaldı diyen. Bunların adına aşırı solcular deniyormuş. Atatürk sağ mıydı, sol muydu? Herhalde ileriye koşmakta olan bir devrimciden çok daha aşırı idi. Nice yüz yıllık çağ merhalelerini bir atlayışta geçip gitti. Ufuk, ona dar geliyordu. "Bir gün Cumhuriyet Halk Partisi'nin ilkelerini gözden geçiriyordu. O sırada ukalâlık edip demiştim ki: 'Paşam, bu her bakımdan bir İnkılâp Partisi'dir. İnkılâp Partisi ise bir ideolojiye, bir doktrine dayanmaksızın yürüyemez.' Yüzüme bir masumun yüzüne bakar gibi bakmış ve gülümseyerek; 'O zaman donar kalırız' demişti. Atatürk'ün bu sözle ne demek istediğini şimdi her vakitten daha iyi anlıyorum. Açık konuşayım: Atatürk demek istemişti ki, 'Ben hür düşüncemi ve hür irademi, paslanmış demir kafesler içine hapsedemem. Bu hatayı işlersem milletime ve kendime daima ileriye gitme ve yaratma gücümü kaybettirmiş olurum.’ “
Sayfa 166Kitabı okudu
··
155 görüntüleme
Şüheda okurunun profil resmi
Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1970 yılındaki bu makalesini şöyle tamamlamıştır: "Genç vatandaşlarım, dinleyin, dinleyin bu sözü. Yoksa alınlarımızı Anıtkabir'in duvarlarına dayayıp, 'Affet bizi Atatürk' diye yalvaracağımız günler yaklaşıyor." 🙂👌🏼
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.