“Bir insanın elinden hayatı boyunca kendisini kandırdığı şeyi aldığınız anda mutluluğunu da bitirirsiniz.” Elias Rukla, her sabah yaptığı gibi kalkıp kahvaltısını yapıyor, eşiyle vedalaşıyor, yıllardır edebiyat öğretmeni olarak çalıştığı okula gidiyor. Yıllardır, lise son sınıf öğrencilerine Henrik Ibsen’in Yaban Ördeği’ni okutmaya çalışıyor. O gün kafasının içinde her zamankinden farklı bir soru var, oyundaki yan karakter Dr. Relling, niye var? Olmasa da olur, o çıksa oyun hiçbir şey kaybetmez, peki öyleyse niye var? Ya da daha doğru soru şu: Karşısında oflayıp puflayan, yaptığı işe hiçbir değer vermeyen bu öğrencilere ısrarla Yaban Ördeği’ni anlatmaya çalışan; hayatı boyunca hiçbir zaman hiçbir özelliğiyle öne çıkmamış olan; eşinden bir defa olsun “seni seviyorum” duymamış olan Rukla, niye var? O da tıpkı Dr. Relling gibi bir yan karakter mi, hem de kendi hayatında? Bu kitap Elias Rukla’nın toplumun işleyişinin dışına düşme korkusu, gelecek kaygısı, güvensizlikleri yüzünden vasatlığa teslim ettiği, haysiyet kazandıramadığı hayatına bir eleştiri. Rukla’nın yıllardır biriktirdiklerinin ortaya saçılmasının bir öğrencinin sesli iç çekişiyle başlaması, tüm o korunaklı yapının küçük bir iç çekişle yıkılması da, hayattaki kırılma noktalarının nasıl yakın kat olduğuna dair düşünmemiz için nefis bir örnek. Kitapla ilgili tek eleştirim, çok fazla tekrar olması. Aynı cümleler bir iki kelime değiştirerek sürekli karşısına çıkıyor okurun. Sanki yazar aklını bir türlü toplayamamış, varacağı yere bir türlü varamıyormuş gibi. Bunun dışında iyi bir tanışma oldu Solstad’la. #banugürsalersyvertsen çevirisi

Mahcubiyet ve HaysiyetDag Solstad · Yapı Kredi Yayınları · 20192,518 okunma

·

444 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Emel Keleş