Merhabalar kitap severler.
Bugünkü kitabımız #tuğçegülçinsarı #erkeklerinyarattığıtatlışeytan
Bir kadının ilk aşkından son aşkına kadar başına gelen kâh trajikomik kâh hüzünlü öyküsünü anlatan kitabı ben bir kaç saat içinde bitirdim.
Konuşma diliyle yazılmış, okunması kolay ama bir yandan da kendinizden çok şey bulacağınız, ilişkiler üzerine düşüneceğiniz bir kitap.
Kahramanımız aşktan yana çok şanssız. Daha ilk aşkında hayatının aşkı sandığı çocuk en yakın arkadaşını tercih ediyor. Bir de onların aralarını yapmak zorunda kalıyor
Büyüdükçe karşı cinsin ihtiyaçları giriyor devreye. Tabi ki her geleneksel Türk kızı gibi ‘Hayır’ diyor bu isteklere ve bilindik sonuç aldatılıyor
Bıkmıyor genç kızımız, her sevgilisini hayatının aşkı sanmaya devam ediyor.
Önce kendisini sevmesi gerektiğini anlıyor sevilebilmek için.
Bedenin değerli olduğunu, onu herkesle paylaşmaması gerektiğini, önemli olanın bekaret değil, ruhu olduğunu anlıyor.
Namus deyince neden sadece kadınların akla geldiğini anlayamıyor.
Sonraki Romeo kıskançlık, baskı, komplekslerle giriyor hayatına. Yine de yılmıyor. Kendinden ödün veriyor ama nafile.
İyi kalbi kırıla kırıla sonunda içinden bir şeytan çıkıyor
Hep erkekler mi kandıracak biraz da ben kandırayım diyor.
Erkekler cins cins. Bu defa arzularının esiri bir müptezele kaptırıyor kalbini. Tabi arzuları da müptezelliği de kalbini kaptırdıktan sonra öğreniyor. Çok eşliliğe tahammül edemeyince, bazı grupsal aktiviteleri kabul etmeyince bu aşkın da sonu gelmiyor
Sonra birisi çıkıyor karşısına. Akıl almaz jestler, hediyeler, deli divane bir aşk, yoğun ilgi, adeta bebek gibi seviliyor. Ama ah o sonuç!!! Kalbimi katrana boyadı
Aşkta arayışta olanların, aşkta aradığını bulamayanların, aşktan kaçanların özeten herkesin okuyup sevebileceği bir kitap.