Gönderi

Tavuk yumurtaları üzerine kuluçkaya yatan bir kartalın ne duyumsayacağını biliyor musun, küçük adam? İlk önce yumurtalardan kartal yavruları çıka­cağını ve onlardan birer kartal yetiştireceğini sanır. Ama çok geçmeden onların birer civciv oldukları ortaya çıkar. Kartal umutsuzluğa düşer, ama yine de onlardan birer kartal yapmaya bakar. Çevresinde gı­daklayan tavuklardan başka bir şey göremez. Bu­nun üzerine kartal, tüm bu civcivleri ve tavukları yutmamak için kendini zor tutar. Onu bundan alı­koyan, tüm bu civcivler arasında bir kartal yavrusu­nun bulunabilme umududur; çünkü bu yavru ken­disi gibi büyüyecek, bulunduğu yerden uçarak yeni dünyaları, yeni düşünceleri ve yeni yaşam biçimle­rini keşfe çıkacaktır. Üzgün ve yalnız kartalı, civciv ve tavukları yutmaktan alıkoyan bu zayıf umuttur. Ama ötekiler, kendilerini yetiştirenin bir kartal ol­duğunun ayrımında bile olmazlar. Kartalın, sisli bir vadide yükselen sarp bir kaya üzerinde yaşadığını bile anlamazlar. Kartal yuvaya ne taşırsa, onu ye­mekle yetinirler. Yağmur yağdığı ya da fırtına çıktı­ğı zaman, her şeye karşı koyan kartalın kanatları al­tında ısınırlar ve korunurlar. Çok yaman bir fırtına eserse, oradan kaçarlar ve kartala küçük sivri kaya parçaları fırlatırlar. Bu kötücül davranışı görünce, kartalın göstereceği ilk tepki onları yok etmek olur. Ana düşününce sonunda onlara acımaya başlar. Gı­daklayan ve gagalayan bu civcivler arasında bir gün kendisi gibi büyük bir kartal yeteneğine sahip ola­cak birisinden umudunu kesmez. Yalnız kartal, hiçbir zaman bu umudunu yitir­medi. Ve durmadan tavuk yavruları çıkarıyor. Sen bu kartal olmayı reddediyorsun, küçük adam. Bu nedenle de akbabaların yemi oluyorsun. Sen kartallardan korkuyorsun, büyük sürüye katıl­mayı yeğliyorsun. Bu yüzden de büyük sürülere yem oluyorsun. Çünkü senin kimi tavukların da ak­baba yumurtaları üzerinde kuluçkaya yattılar. Ak­babalar senin Führer’in oluyorlar ve seni en güzel bir geleceğe götürecek kartallara amansızca saldırı­yorlar. Akbabalar sana leşlerle ve bulabileceğin bir­kaç tane buğday tanesiyle yetinmeyi öğretiyorlar. Ayrıca sana “Yaşa, büyük Akbaba!” diye bağırması­nı da öğretiyorlar. Sen her zaman tavuk yumurtası üzerine kuluçkaya yatan kartallardan korktun, sen ve senin gibiler bu yüzden ölüyorlar.
Sayfa 78 - Doruk Yayımcılık, Baskı: Nisan 2011 - İngilizce’den Çeviren: Selma KoçakKitabı okudu
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.