Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Merhaba arkadaşlar. Mutlu akşamlar. Uzun yıllar sonra oldukça doyurucu olacağını düşündüğüm Anton Çehov serisine sonunda başladık. Yaklaşık 10 kitabını bu süreçte okuyoruz ve okuyacağız. Bunun dışında onun öykülerinin seri olarak basımları var. Bunların Cem - İletişim ve Yordam Yayınları üzerinden yapılmış setlerinin de dağıtıma hazır olduğunun müjdesini vermek istiyorum. Ne zaman isterseniz o zaman mail adresinizi de eklemeyi unutmadan talep edebilirsiniz. Çekinmeden, istediğiniz hangi eserler varsa bunları rahatça liste haline getirip isteyebilirsiniz. Elimizde varsa seve seve göndeririz. Kendi dönem yazarları gibi Çehov’un da mahlasla yazma olayından etkilendiğini gözlemleyerek başladık bu esere. Nasıl oldu? Avda Trajedi, yazarın tek romanı olma özelliğine sahip. Aynı zamanda Antoşa Çehonte adıyla yayımlanıyor. Eminim ki o dönem nasıl bir tepki alacağını bilmediğinden farklı bir isimle ve kimlikle yazmaya çalışmıştır bu eseri. Ben hiç tanımadan sadece diğer isimle karşılaşınca ya kardeşidir ya eşi şeklinde düşündüm. Büyük ihtimalle yazarın en az 1 defa adını duyanlar da benzer bir düşünce içinde olmuşlardır. Benim düşüncem bu yönde. Yani bu defa kendini gizleme çabası pek işe yaramamış gibi görünüyor. Şimdi böyle söylediğimizde de biraz önyargı gibi gözükebilir ama değil. Çünkü yazarın kendisi de ne nasıl yazıldığını ne neden yazdığını ne de herhangi bir kitapla alakalı cümle kurmamıştır. Düzenlememiştir, değişiklik yapmamıştır. Kitap haline geldiğinde dahi hiç umursamamış ve dönüp bakmamıştır. İlginç olansa bu dönem Rusya’da polisiye alanında adeta yemek gibi, nefes almak gibi bir ihtiyaç durumu bulunmasıdır. Rus aristokrasisi iyiden iyiye çökmeye başlamıştır ve bu sistemsizliğe yönelik sistem eleştirisi polisiye metin altında öyle bir anlatılır ki, normal zamanda bu yapılsa bir daha gün ışığı görmeyecek insan koca bir yazar olur çıkar ve okurları çok fazla etkiler. İçerikte büyük eleştiriler vardır. Rusya’da hepimizi değişik bir geziye çıkaran bu eser, aynı zamanda bir eleştiridir de. Gazetelerden adeta 3-5 kuruş bekleyen yazar bir şekilde bunu da öyküye sunmasını iyi bilmiş, Petroviç adında eski bir emekli sorgu yargıcının kaleme aldığı hikaye şeklinde başlatır. Üstelik romanda da birkaç aylık bir bekleme süresi sonrası editörün bu öyküye göz atması ve içeriğine hayret edip yayınlaması çok dikkat çekicidir. O dönem yazarlarına baktığımız zaman böyle zor şartlar altında kaliteli öyküler kaleme almalarına şaşırdığım gibi, Çehov’un henüz başına gelmede başına gelecekleri tahmin ederek böyle bir girişle bir roman kaleme alması tuhaf olduğu kadar şaşırtıcı ve etkileyicidir de. Aynı zamanda karakterler ve onların incelemelerine inilmesi de ilginçtir. Yani şöyle düşünelim. En bilindik polisiye nedir desem Sherlock Holmes dışında bir ses duymam gibi. Belki biraz da Poirot. Şimdi soruyorum, Sherlock’un hangi öyküsünde Sherlock karakterine öyküden daha çok değinilir. Öykü ön plandadır. Burada ise karakter ve onların özellikleri öne çıkarılarak o eleştiriler yapılır ki burası önemlidir bence. Kont Aleksey de bu karakterlerin başını çeker. Avrupa gezisinden dönüp dahil olduğu bu romanda kont deyince herkese emirler veren, herkesi üstten gören standart bir kont canlanır gözümüzde ama yazar için bu yetmez. Eleştiri kont için değil onun üzerinde kontluk eleştirisidir çünkü. Çünkü ahlaksız ve bencil bir insandır ve bizler sürekli buna odaklanırız. Çocukluktan yeni çıkmış bir kız görür ona göz koyar, yanındaki insanları sürekli incitir, kendisinden başka birinin var olduğunu önemsemediği gibi varlığını da umursamaz ve satırlar ilerledikçe şunu fark ederiz ki kontun adı her geçtiğinde tiksinmeyle ve iğrenmeyle karışık bir mide bulantısı oluşturur okurda. Ve bu öyle bir durum ki ben bile yalnızca adını söylemek adına bir kere ismini söylemiş bulundum. Ayrıca yine bu sebeplerden ötürü polisiyeden çok bir psikoloji kitabı olarak da değerlendirmek mümkündür bu eseri. Kırmızı Entarili Kız olarak bahsedilen ve ilk Türkçe baskımızda da bu şekilde kitaba adını verdiren karakter ise 19 yaşındaki Olga’dır. Ve eminim ki bu hayatta herkesin 1 tane Olga’sı olmuştur. Bunca hayat dolu ve neşeli bir insan hayatınızda hiç olmadıysa o başka. Tabii böyle bir karakterin bir Çehov romanında hatta dram türüne daha yakın bir polisiye romanında ne işi var dediğinizi de duyar gibiyim ve bu kısmı hemen düzeltelim. Bu da normal değil çünkü bir insanın hedefi kendisini eski bir mezar tepesinde yıldırım çarpmasıyla öldürmek olabilir mi? Olabilir tabi ama olmamalı yine de. Neyse ki hepimiz biraz çatlağız ve ölmeyi bir kere olsun istemişizdir diye düşünüyorum. Yoksa sorarlar adama hiç dişinde mi ağrımadı, diye. Sonra zaten kızın düştüğü bir batak ve başına gelenler var ki, kitap deyip geçmek elde değil yani insanlar neler yaşıyorlar mutlaka birinin başına gelmiştir düşüncesine sahipseniz üzülüyorsunuz da bir yerde. Ya bu ülkede insanlar, milyonlarca lira vergi kaçırıp kendi cebinden çalan insanlara üzüldüler ya hapisteler çok zor durumlar olamaz gibi saçmalıklarla. Kendi haklarına giren insanlara üzüldüler. Bizler de biraz Olga için üzülelim, çok mu? Bazı hak etti diyen çatlak sesler çıkabilir ama onlara da aldırmayın diye tavsiye verebilirim ancak. Ne diyebilirim ki? Siz, size ve düşüncelerinize yanlış gelen her insanın hayatına mı kastediyorsunuz diye sormak lazım. Peki, ne yapılmalı gerçek hayatta. Sonuçta tüm insanlar birbirini bir kardeş gibi sevemezler değil mi? Uzak duracağız arkadaşlar. Mesela ben birilerinin beğenmediği, sevmediği özellikleri mi taşıyorum? Benden uzak durulacak. Ben birinde bir şeyi mi beğenmedim? Onun hayatına veya nasıl yaşadığına müdahil olmayacağım veya onu değiştirmeye çalışmayacağım, ondan gidebildiğim kadar uzağa gideceğim. Yoksa hepimiz dövüşelim, vuralım, öldürelim, böyle saçmalık olur mu? Olmaz. 1880 yılı nisan ayına tarihlenen hikayeye ve dönem hikayelerine baktığımızda bu polisiyenin dahil olduğu cinayet, diğer polisiye ve dedektiflik kitaplarının aksine bir mal veya miras cinayeti de değildir. Bu yönüyle de etkilidir aslında. Bir bilim kurgu hikayesi yazıp hiçbir uzaylı ile alakası olmayan bir kurgu yazmak gibidir. Ütopik bir bilimkurgu öyküsü ama içinde hiçbir şekilde uzaylı formu kullanmadan yazdığınızı hayal edin. Epey zor olsa gerek. Bu yönüyle de öne çıkar biraz. Yine biraz odaklanmaya çalıştığımızda aslında hikayenin ve hikaye içi hikayenin bizlerin karşısına çıkması, hazırlayıcı ve habercisi bir papağan olmuştur. Papağan, burada kullanılan çok önemli bir ayrıntıdır diyebiliriz. Çünkü onun girişi ve söyledikleri ile daha sonrasında gerçekleşenler de bir mesaj niteliği taşır. Ve tabii başına gelenler de öyle. Şimdi diğer incelemelerimizi ekleyerek tamamlayalım. Sonra içerikleri de vererek incelememizi tamamlayacağız: #14671959 #14667899 #81738021 #129444469 #129450752 #129474166 #129497166 #129521865 #216335069 #240783370 Kitaplar ve içeriklerine yönelik eklentimiz ise şu şekilde: Altıncı Koğuş Aşk Üzerine -Kılıflı Adam -Bektaşiüzümü -Aşk Üzerine Avda Trajedi (Kırmızı Entarili Kız) Ayı (Tek Perdelik Dokuz Oyun) -Şehir Yolunda -Tütünün Zararları -Kuğunun Şarkısı (Kalkhas) -Ayı -Evlenme Teklifi -Düğün -Tatyana Repina -Zoraki Trajedi Aktörü (Yazlıkçının Yaşamı) -Yıldönümü Kaştanka (Marangozun Köpeği) Korkulu Gece - Korkunç Bir Gece -Korkulu Gece -Edebiyat Öğretmeni -Aile Reisi -Okuma -Çare -Koca -Grişa -Köpekli Kadın -Şişko ile Sıska -Gerekli Önlemler -Hayırlı Sonuç -Düşmanlar -Tanıdık Erkek -Pis Yumurcak Köylüler (Mujikler) Martı Üç Yıl Vanya Dayı Vişne Bahçesi Hepimize iyi okumalar dilerim..
Avda Trajedi
Avda TrajediAnton Çehov · Yapı Kredi Yayınları · 2020273 okunma
·
259 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.