Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

sen benimle gökyüzünde koşmayı sen benimle ölürken buluşmayı paylaşabilir misin güneşi koklayınca çatlayan bir tohumu ırmağın yüreğinde çiçeklenen yangını her akşam yalnızlığı uyandıran toprağı her sabah bir gölgeyi sevindiren yaprağı paylaşabilir misin sen benimle gökleri paylaşabilir misin hani salkım saçaktır bulutlarda sevgiler hani bir turna gibi üryan olunca yürek bahçesinde umuda kanatlanır serviler sen benimle yağmurun nefesini sen benimle tomurcuğun sesini bir hülyânın dalgın avuçlarında gölgesini arayan bir kuşun kafesini paylaşabilir misin her limanda bekleyen benim yalnızlığımdır her geminin demir attığı yerde parçalanan kalbin çığlıklarıyla dağılan kırmızı benim yalnızlığımdır gemilerin güvertesinden sızan tayfaların masum bakışlarında kelepçeler vurulan benim yalnızlığımdır denizin kollarında uyurken kadırgalar zıpkınlanan balığın gözlerinde kıvranan benim yalnızlığımdır sen benimle karanlık gecelerde alabilir misin avuçlarına denizin dibindeki bir âteş çiçeğini sen benimle kumlara gömülmeyi sen benimle ölürken de gülmeyi paylaşabilir misin yosunlarda ağlayan yitik bir defineyi dalgalara tırmanan kalbin çizgilerini yıldızlara gül kokusu taşıyan kaptanları ağlatan aşkın ezgilerini paylaşabilir misin rıhtımları  kıskanan benim ayrılığımdır karaya çıktığında vurulan her askerin kanıyla ıslanan benim ayrılığımdır kurşunlanan deniz fenerlerinin kapanan gözkapakları ardında acıların heykelini yontan el benim ayrılığımdır sen benimle rüzgârı tutuşturan alevi kasırgayı, tayfunu, suları yutan devi paylaşabilir misin benim ruhum kuşların öldüğü ânda biter  senin ruhun kuşları öldürürken dirilir benim ufuklara baktığım yerde yorgun savaşçılar seferden döner senin her umudu yıktığın yerde içimizde yanan kandiller söner şimşekler susunca tükenir sesin bulutlar tutunmuyor kanlı kirpiklerine sen bir yanardağı sevecek kadar mavi değilsin martılardan, mürekkep balığından suları sevmeyi öğrenmelisin adımların öylesine karanlık bana doğru yürüdüğün her sabah ansızın akşam olur senin o kızıl dudaklarında unuturum çiçeklerin adını artık duymalısın uykuda bile kervanları gördüğün mesafeden çöllerin feryâdını benim intizârımdır çölde kum fırtınası bedevî bir infilâktır susuzluk her serâbın ortasında bunalan her Mecnûn yüreğinin beyaz kıvrımlarında Leylâyı arayan benim intizârımdır hani bir âhûnun can damarından kelebekler uçar sılâya doğru hani arslanları avlayan bir yiğidin bir vahşînin pençelerinde solan karanfili güvercindir ansızın kelebeğin kanadında büyüyen güvercinin renklerinde uyuyan benim intizârımdır sen benimle bir yılan derisini bir akrebin gözlerinde ölümü bir zakkum türküsünü bir kaktüsün süsünü paylaşabilir misin sen benimle kumlara gömülmeyi sen benimle ölürken de gülmeyi hani mum ışığında gölgeler de gariptir evlerin duvarında gezinir çâresizlik ağıtlar parçalanır içimizde köz gibi bir yudum suya bile karışır da hüznümüz incecik bir perdedir mutluluk, yanar gider bilmez misin ki, umut bir kuştur konar gider çoğalır kuşkuları tuzağa düşenlerin hani bir ısırgandır güzel yüzlü han kızı örümcek yuvasına bırakır ellerini gergefinde lâleye benzetir âhımızı sen benimle mevsimlerin ardında kımıldayan bir ihtilâl gülünü paylaşabilir misin Samerrâ’da hû çeken dervişin sızısını Hâkan Sarayı’nda bir alınyazısını İstanbul’da uyuyan devlerin rüyasını Erzurum’da hümâ kuşunun yuvasını Tanrı Dağları’nda çiğdemin sevdasını paylaşabilir misin sen benimle gökyüzünde koşmayı sen benimle ölürken buluşmayı
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.