Gönderi

128 syf.
·
Not rated
·
Read in 14 days
BANA KUŞLAR SÖYLEDİ Gökyüzü gibi bir şey şu çocukluk hiçbir yere gitmiyor. Bazen neşeli bir ses olarak yankılanıyor, yürekte bazen keskin bir sızı. Yanlış anlaşılan bir hayat kesiti. Hayat yolculuğunda bir duraktı orası. Uzaklaştıkça unuttuk. Yetişkinlik artık çocukken duyduğumuz yalanları anlamlandırmaya başlamaktı sanki. ‘’Belki de bir canlının yüreği sadece çocuklukta dilediğince atıyor. Korkmadan, hesaplamadan, bütün mümkünlere inanarak. Büyüdükçe sadece kan pompalıyor kalp. Kendini bildiğin gün korkuyu da biliyorsun belki.’’ Her gelen nesil bir sonraki nesle daha yalan, daha yıkık, daha yaşanmaz bir dünya bırakıyor. Çareyi ise hep kendisinden sonraki nesilden bekliyor. Biz batırdık ama hadi umudumuz sizsiniz diyerek sonraki nesillere olmayacak görevler atfediyor. Halbuki bu yaşadığımız dünya ortaktı. Herkesin her neslin tek bir görevi vardı. Kendisinden sonra gelen nesle aldığı emaneti daha iyi olmazsa bile zarar vermeden bırakmaktı. Ancak sadece dünyayı biyolojik olarak yaşanmaz olmaktan çıkarmanın yanında bir de kültürel çürümeleri derinleştirdik. Daha çok yalan söyledik çocuklara. Gözlerinin içine bakarak doğrusunu bildiklerini görerek ‘Daha sen çocuksun, anlamazsın.’ kestirmeleriyle susturup sonra da ‘Artık büyüdün yalan söylememelisin, oturmasını kalkmasını bilmeli belki de yaramazlık yapmamalısın’ dedik. Yekta Kopan bir öyküsünde ne güzel diyor, bir yalan arkasından çocuk ruhuyla ‘’Peki çocuklarını kandıran annelerin yalanlarını hangi hayvanlar söyler?’’ ‘’Neyse ki aile denen şeyin gerçekleri örtbas etme çetesi olduğunu ilkokula başlamadan öğrenmiştim.’’ Çocuklar için çabaladığımıza inandırdık onları ardından bu çabayı görmemelerinden deli gibi korkup varlıklarını bir ağırlık olarak görmelerini sağladık. ‘’Babanın ne kadar çok çalıştığını görmüyor musun? Kimin için çalışıyor peki; Bizim için. Biz mutlu olalım diye. Sen böyle yaparsan, Adamcağız işinde başarılı olamaz ki.’’ Çocuklar için çabalanan hiçbir aile mutlu olamadı. Bir ailede uyumadan önce herkes farklı koyunları sayıyorsa nasıl mutlu olabilir ki o aile? Bana Kuşlar Söyledi, 13 öyküden oluşan bir çocuk sesi. Çatısı çocukluk olan, kahramanların kimi zaman bir çocuk kimi zaman yetişkin bedenine bir çocuk sesi kimi zaman ise bir kedinin içinden okuduğumuz öykülerden oluşuyor. Bir çocuk telaşıyla savaştan kaçarken erimemiş bir şekerle olduğunuz yere yapışıp kalıyorsunuz. Bir kediyle geçmişten kaçarken geleceğe tosluyorsunuz, yalan yüzlerde mutsuz kara koyunlar sayıyorsunuz uykuya dalarken. Sıcacık bir üşüme veriyor içinize. ‘’Zaten kediler güzel uyanır.’’ Herkesin anlatacak dinlemeye değer bir öyküsü var yeter ki dinlemeyi bilelim. ‘’Bu kadar çok hikaye varken dinlememek, konuşmamak daha büyük günah.’’ Çocukluk kadar yakıcı, çocukluk kadar masum, çocukluk kadar korkak, çocukluk kadar cesur öykülerle insanlığın en yalın karmaşasını bizlere sunuyor. Oldukça güzel farkındalıklar dolu, çerçevesi gök kadar uçsuz bucaksız bir öykü kitabıydı. Yazarın kaleminin sessiz bir farkındalığı var. Şarkısı Çocukluğun öyküsünde savaş dünyasında adsız çocuklar olarak kaybolmayı kayıpla yüzleşmeyi gösterirken, Dancing Quenn öyküsünde çocuk ve ihtiyar kelimelerini ölüm ve yaşamak kadar ters yüzünden birbirine yakınlaştırıyor. Uyku Koyunu’nda, bir ailenin aynı çerçeveden dışarı taşarken kaçırdığı uykuları ve mutsuz ablaları görüyor, Erimemiş Şekerler’de aynı bardakta susup biriktirdiklerimizin bizi eritmesine şahit oluyoruz. Ve geri kalan Pos Bıyıklı Hayalet, Sait Bey’in Spor Ayakkabıları… Hepsi birbirinden derin, birbirinden güzel bir öykü demeti. Kırılmış çocukluklarınıza selam ederim.
Bana Kuşlar Söyledi
Bana Kuşlar SöylediYekta Kopan · Can Çağdaş Yayınları · 2021530 okunma
·
56 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.