Gönderi

Hizb-ut Tahrir'in Gayesi
Şerî olarak İslâmi bir partinin (topluluğun/ümmetin) kurulmasını Allah Subhanehû ve Teâlânın farz kılmasıdır. Hizb-ut Tahrir Allah Subhanehû ve Teâlâ'nın: "Sizden hayra davet eden, marufu emreden, münkerden nehyeden bir ümmet (topluluk) bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir." [Ali İmran Suresi 104] ayetine icabet ederek İslâm ümmetini düşmüş olduğu şiddetli çöküntüden çıkarmak; küfür fikir, düzen ve hükümlerini toplumdan uzaklaştırmak, ümmeti kâfir devletlerin egemenlik ve nüfuzundan kurtarmak amacıyla kurulmuştur. Hizb-ut Tahrir, kuruluş gayesini Kur'an ve Sünnet'e da- yandırmaktadır. Bu gaye için bir kitlenin kurulması Kur'an-ı Kerim ve Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in Sünnet'i gereği farzdır. Hizb-ut Tahrir bu farzı yerine getirmek ve Allah'ın rızasını kazanmak için kurulmuş ve İslâmi hayatı yeniden başlatmayı kendisine şiar edinmiştir. Hizb-ut Tahrir'in kuruluşu, Allah Subhanehû ve Teâlâ'nın “Sizden bir ümmet (topluluk) bulunsun."‬‎ [Ali Imran Suresi 104] emrine icabet içindir. Çünkü Allah Subhanehû ve Teâlâ bu ayette Müslümanlara, aralarında şu iki işi yerine getirecek kitleleşmiş bir cemaatin olmasını emretmektedir. O işin birincisi hayra yani İslâm'a davet, ikincisi ise marufu emretmek ve münkerden nehyetmektir. Kitleleşmiş bir cemaatin kurulması ile ilgili bu emir sadece talep yönündendir. Fakat bu talebin kesin olduğuna delalet eden karineler mevcuttur. Zira o kitleleşmiş cemaatin yapacağı yukarıda belirlenen iş, İslâm'a davet, marufu emretmek ve münkerden nehyetmek- Müslümanlar açısından yerine getirilmesi gereken bir farzdır. Bu amelin farz olduğu daha başka birçok ayet ve hadiste de sabittir. Nitekim Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ya iyiliği emreder, kötülükten men edersin, ya da Allah yakında sana kendi katından bir azap gönderecektir. lakin duanıza icabet edilemez.” [Ahmet b. Hanbel, Ensar] İşte bu ifade talebin emir ifade eden kesin bir talep yani farz olduğuna karinedir. Hizb-ut Tahrir'in gayesi, İslâmi hayatı yeniden başlatmak, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmek ve insanlığın kurtuluşu için İslâm'ı tüm dünyaya yaymaktır. Bu gaye ancak bir İslâm beldesinde, hayatın tüm işlerinin Allah'ın hükümlerine göre yürütüldüğü İslâmi bir toplumda yani Allah'ın hükmünün egemen olduğu İslâmi bir devletin gölgesinde ger- çekleşebilir. Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, çalışmasını İslâmi hayatı başlatacak İslâm Devleti'nin kurulması gayesi ile sı- nırlandırmıştır. İslâmi hayatı yeniden başlatmakla kastedilen; akide, ibadet, ahlak, muamelat, yönetim, ekonomi, toplumsal kurallar, eğitim, diğer halk (Müslüman olmayanlar), ümmet ve devletlere karşı takip edilecek dış politika gibi tüm konularda İslam'ın hükümlerinin uygulanması, Müslümanların yaşadığı ülkelerin dâru'l İslâm'a, buralarda yaşayan toplumların da İslâmi topluma dönüştürülmesidir. İslâmi hayatı yeniden başlatmak ancak Allah'ın Kitab'ı ve Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Sünnet'i üzerine itaat edilmek üzere biat edilen Müslümanların halifesinin seçilerek Hilafet'in yeniden kurulması ile gerçekleşebilir.
Köklü değişimKitabı okudu
·
49 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.