Gönderi

Aygır gölü kenarında Rus Garnizonları...
Bu sedâ, sanki gökyüzünün terennüm eden ruhu.Aşağıda sarı zambaklar, mor karabaşlar, eflatun çiçekler arasında ufacık bir kuş yuvası var. İçinde güzel bir kadın yüzündeki lekeleri andıran ve beneklerle bezenmiş iki üç yumurta, havalarda öterek uçuşan ananın aşağı inmesini bekliyor. Çalılarda cıvıldayan kuşlar hep susmuşlar, bu ilahi nağmeleri dinliyorlar. Tepeler yükseldikçe bu cıvıltılar azalıyor, hava gittikçe soğuyor. Yamaçlarda kıştan kalma kar parçaları var. Eriyen kar suları çoğalarak ve derelere dolarak akıyor, çayırlardaki mavi sümbül kümelerini canlandırıyor. Yollarda rasladığımız bir çok köyün, büyük kısmı boş. Aygır gölünün kenarlarına Rus garnizonları yapılmış. Gamizonlar sıra vari zeminlikler şeklinde, oldukça muntazam. Kapılarının önleri, pencelerinin kenarları çimlerle kaplanmış, baharın tazeliğiyle yeşil bir renk almış Garnizonlar bittikten sonra Göle ovası başlıyor. Küçücük bir Çerkes çocuğu, başında papak, elinde kırbaç, sert bir ata binmiş, önündeki atları kovalıyor, rüzgar gibi uçup gidiyor. Kars'tan Ardahan'a yapılan dekovil hattı buradan geçiyor. Ne güzel akşam. Geniş ufukları çamlı dağlarla nihayetlenen kırların çeşitli yerlerinde köyler görünüyor. Bunlar Şarani ve Salut köyleri. Bacalarından duman tüten köyleri ilk defa görüyoruz. Güneş batmış ve yüksek tepelerde hafif bir kızıllık bırakmış Uzakta görünen köylerin bacalarından çıkan mavi dumanlar, yeşil bir zemin üzerine sakin sakin yayılıyor ve uzanıp dağılıyor. Her taraf sessizlik içinde. Ovada sürü sürü inekler. Koyun sürüleri ağıllarına dönüyor. Bataklıklara ufukların tatlı renkleri vurmuş, sazlıklar ortasındaki sular turuncu bir renge bürünmüş. Arada sırada yuvasına gecikmiş bir kaç kuş, ovanın esmerlikleri içinde uçuşuyordu....
·
38 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.