Gönderi

"Ben psikolog değilim. Sadece aynı durumdayım. Yani boşluk, eksiklik hissi bende de var ve başkalarına bakıyorum. Okuyorum, araştırıyorum, araştırıyorum ne yapabilirim diye. O kız ne yapabilir? Düşünmek lazım. Nasıl biri, ne hissediyor bilmek lazım. Çözüm mutlaka vardır. Bizim lisede bir kız vardı mesela. Kız bir çocukla asla yetinmezdi. Sürekli iki, üç erkek vardı hayatında. Bir gün koridorda ağlıyor. Ne oldu dedim. Samimi de değiliz tabii ama kız dolmuş demek ki hemen anlatmaya başladı. Biri var dedi. Gerçekten onu seviyorum. Ama duramıyorum çocuk ne yaparsa yapsın başka erkeğin sevgisini de istiyorum. Birinin merhametini, birinin saygısını, birinin korumasını. Ama aslında içimden de tek o olsun istiyorum. Kalbindeki boşluğun en net örneği değil mi? Dolduramıyor. Doldurmak için de herkesten arı gibi sevgi topluyor. Sanıyor ki üst üste dizersem sevgileri, lego gibi, boşluk kapanır. Ama öyle olmuyor. Çünkü istediği bir tek erkek değil. İstediği aslında anne sevgisiydi. Annesini daha ilkokulda kaybetmişti. Anne sevgisinin ne olduğunu biliyor, tüm güzel duyguları kapsadığını biliyor ve onu arıyordu. Kim anne sevgisi gibi yüce bir sevgiyi tek bir erkekte bulabilir? Hangi erkek anne gibi sevebilir? Durum böyle olunca birkaç erkekten tek tek duygu topluyor. Bu hepsi farklı resme ait ama birbirlerine de uyan yapboz parçalarını birleştirmek gibi. Sırf parçalar uyuyor diye istediğin resmi alamazsın. Kızın yaptığı buydu. Sonunda istediğini bir türlü alamayıp, boşluğunu dolduramadığının farkına varmıştı." İri siyah gözlerini açmış şekilde dinliyordu Esin. "Sonra" dedi. "Kıza aslında anne sevgisi aradığını ama bu şekilde bulamayacağını sonunda anladığı için ağladığını söyledim. Keşke kendime de bu şekilde yorumlar getirip çözsem."
Sayfa 85 - Armoni YayıncılıkKitabı okudu
·
67 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.