Gönderi

424 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
KIRMIZI PELERİN-kitap yorumu
Gülseren Budayıcıoğlu
Gülseren Budayıcıoğlu
'dan okuduğum ilk eser oluyor. Açıkçası yazarın eserlerinin bir anda çok popüler olmasından dolayı biraz önyargılıydım ama bu eser önyargılarımı tamamen kırdı diyebilirim. Çok büyük beklentiyle başlamamıştım ancak geçekten bayıldığım bir eser oldu. Bende iz bırakan sayılı kitaplar arasına girdi. Daha önce bu iz bırakan eserler çok çok çitayı yükseltmeseydi 10 verebilirdim puanlamada. Konusundan kısaca bahsedersek; Küçük bir köyde yaşan Ayşa'yı anlatıyor eser. Ayşa yazarımıza terapiye geliyor ve geçmişini anlatmaya başlıyor. Küçük yaşlardan itibaren o köy yaşamının zorluğunu, hayatta kalma mücadelesini, delilerle dolu ailesinde akıl sağlığını koruma çabasını, dünyanın onu hep yerle bir edişini, hayatın yakasını bırakmayışını okuyoruz. Daha küçük yaşta babası sandığı adam tarafından tecavüze uğramasıyla başlıyor kitap ve nerelere kadar uzanıyor tahmin edemiyorsunuz.. Ayşa yaşadıklarının etkisiyle kırmızı pelerin giyip dönmeye başlıyor ve sanki mevlana gibi bu dönüş onu rahatlatıyor, dünyadan uzaklara sürüklüyor, acılarını unutturuyor. Yazarımız bir psikolog olarak bu yaşam hikayesini bize aktarırken aynı zamanda Ayşa'nın bu psikolojik rahatsızlığını tedavi edişine tanık olmamızı sağlıyor. Kitapta adı geçen her bir kahramanın ayrı bir olayı, ayrı bir acısı var. Ailenin önemini, ailedeki bir kişinin takındığı kötü tavrın zincirleme olarak nesiller boyu psikolojik, fiziksel eziyetlere dönüşmesini görüyoruz aslında. Ayşa'nın dedesinin başlattığı bu mutsuzluk, fiziksel/psikolojik şiddet nesilleri boyu aktarılıyor. tüm aileyi yerle bir etmeye yetiyor. Her bireyde psikolojik hasar yaratmayı başarıyor. Nereden başlasam bilmiyorum ama sanırım yazardan başlamalıyım. Öncelikle dili oldukça akıcı ve güzeldi. Beni eser boyu hiç sıkmadı ilk defa kalemiyle tanışmama rağmen. Kırmızı oda dizisindeki iç konuşmalara çok yer verilmişti ama bu da rahatsız etmedi. Arada bir fazla felsefik konuşmalar girince sıkılıyor gibi oluyorsunuz ama hemen bitiyor ve durum da sıkıntı yaratmıyor ama azıcık daha uzasa bu özlü sözler insanı sıkabilir. Tadında bırakmış yani yazarımız diyebilirim. Olaylar inanılmazdı.. bu hikayenin gerçek olması tüylerimi diken diken ediyor tek kelimeyle. Her bir satırda daha da üzüldüm, daha da şoka girdim ve şükrettim kendi hayatıma. Ayşa'nın yaşadıkları çok ama çok kötüydü. Kitap hep depresif ilerliyor doğal olarak bir terapi hikayesi olduğu düşünülürse. Tecavüz sahnesi çok aktarılmamasına rağmen inanılmaz etkileyiciydi, daha sonrasında ailesi tarafından verilen tepkiler, ailede yaşanan korkunç cinayet, bağnaz ve geri kafalı düşünceler, Ayşa ve Ali aşkı, Ali'nin babası tarafından yaşadığı korkunç zorblanma, Ayşa'nın İstanbul'a gidip daha da kötü bir hayatın içine girişi, Şahin ile olan kuzenlik bağının sıcaklığı ve yaşadıkları tek başlarına hayatta kalma mücadelesi, okuma mücadelesi, kız olmanın o kesimdeki zorluğu, kötü yola düşürülme çalışmaları... Her şey ama her şey çok etkileyiciydi. Gerçek bir zalim hayat okudum. Her seferinde daha kötü ne olabilir dedim ve oldu kitap boyunca. İnanılmaz bir hayat hikayesi.. İnanılmaz bir mücadele. Ben olsam bu kadar bile sağlam kalmazdım dedim kendi kendime. Yine iyi dayanmış Ayşa'nın psikolojisi. Ayşa'yı çok sevdim. O sevmediğim saf, sessiz , pısırık kız karakterlerden değildi. Tam tersi sessiz ama bir o kadar içten güçlü, saf ama bir şekilde zeki olmaya çalışan, yılmayan, sabırlı ve çalışkandı. Çok yakın hissettim ve çok acıdım, çok üzüldüm. Ali karakteri ise nötr olduğum bir karakter oldu. Onun da ailesinin ona yaşattıkları yüzünden psikolojisi iyi değil evet ama bazı noktalarda Ayşa'ya iyi gelmediğini düşündüğüm oldu ve birlikte olmalarını istemedim. Bir türlü güvenemedim Ali'ye. Nedense hep alakasızca Doğan'a güvenmiştim eser boyu ve gerçekten de hiç beklemediğim bir şekilde kader Doğan'ı eserin sonunda bambaşka bir şekilde çıkardı karşıma. Çok mutlu oldum. Ayşa'nın tüm teyzeleri, anneler , babalar hepsi gözümde bir hiç. O kadar sinir oldum o kadar nefret ettim ki her birinden. Evet, onları bu zalim karaktere hayat getirmiş, onlar d açok çekmiş ama intikam alır gibi de çektiriyorlar çocuklarına. Özellikle Muazzez ve Mualla karakterleri beni sinir hastası yaptı. Her yerde karşımıza çıkan geri kafalı kadınlardandı. Bu gerçekçilikleri de korkuttu doğrusu. Eşleri de bir o kadar sinirimi bozdu. Kimisi dayak atan manyak adamlar, kimisi pısırık.. Ayşa ve Ali'nin tedavisi aşama aşama çok güzel aktarılmıştı. Karakter gelişimlerine, ilişkilerine adım adım tanık oluyorsunuz ve akıp gidiyor eser. Merak içinde çevirdim her sayfayı. Çok çok güzeldi. Sadece bir tavsiye olarak kafanız doluyken okumamanızı öneririrm çünkü o kadar ağır depresif bir eser ki okurken yoruluyorsunuz. Bazen içime karartılar gelmedi desem yalan olur. Gerçekçi oluşu da daha etkiliyor sizi.
Kırmızı Pelerin
Kırmızı PelerinGülseren Budayıcıoğlu · Doğan Kitap · 20221,895 okunma
·
106 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.