Gönderi

FERMAN “Ben ki; Beylerbeyiniz, Karaman Oğlu Mehmet. Milletime duyurun böyle eyledim ferman… Sözünü özü diye bilenler çekmez zahmet. Söylenen anlanınca derde bulunur derman…” Bu vatanın sahibi bu millet madem Türk’tür, Başka dille konuşmak bil ki; gaflettir, şirktir. Türk dilidir, Türklüğün gönül açan pınarı. Türkçe ile beslenir, Türkün hayat çınarı… Edebiyat, sanat, fen, ilim edep hep onda, Kök salıp büyümeli umut olup her canda Erenler bu dil ile söylemeli fikrini, Bülbüller bu dil ile eylemeli zikrini… Dil, bizim dil olunca daha iyi anlarız. Ana, baba, yar sesi hürmetiyle dinleriz. Bu gün coşuyor ise dilimiz selcesine, Şiirler yazıyorsak gülşende gülcesine, Dilin anzer balında buluruz özümüzü, Bir vahiy kıymetiyle kutlanan sözümüzü… Engin “Atasözleri” gamsız gönderimizdir. Dil, bulanmak bilmeyen akıl önderimizdir. Bir dil bir arı pınar değilse kanılamaz. Dili bulanan suda pak olup yunulamaz. Göklerde mutlu vakur süzülürken al bayrak, Ülkede dirlik düzen onunla olur ancak… Dili bozulan millet uzaklaşır aslına… Kim elin dili ile sahip çıkmış nesline? Bilmeden gidilen iz, dayanıksız özsüzdür. Onun için yaban söz, yavan aştan tatsızdır. Bu, Fermanım duyulsun cümle Türk illerinde, Türkçeyle konuşulsun her an her hallerinde. Çünkü elin diliyle tat vermiyor bir türkü, Töre ve dil olmazsa kim nasıl tanır Türk’ü. Ne muhteşem lezzettir Türkü, Türkçe çağırmak. Bir sevda kıvamında gönülleri yoğurmak… Yeryüzünde güzellik en ince ayardadır. Türk Dili, Türklük için en kutlu değerdedir. Dilidir bir milletim gözü kulağı aklı, Her sözde her cümlede cevheri özü saklı… II Ahmet Yesevi’den, Yunus Emre’ye, Bu dil öz katmıştır düşen cemreye. Başka dil ayıptır, Türk’ün yurdunda, Hacı Bektaş söyler türkü tadında. Bu buyruk duyulur, Türk İllerinde, Türkçe konuşulur her hallerinde… Karamanlı Mehmet Hanın buyruğu, Birleştirir nice, Türkmen uyruğu. Vatan, millet aşkı yandı her canda, Allah rızasını tuttuk en önde. O ülkü, Türklüğü eylemiş şanlı, Hiç bir güzel ile olmamış kanlı. Evliyaya sormuş, erene sormuş, Millet kurtuluşu, özünde görmüş. Türk boyları tek, tek aslına dönmüş, Millet ecdadını hayırla anmış… Hepsi Türk evladı, hepsi asilmiş, Töre kutlu imiş, ülkü asılmış. Erişmek dileyip görk erliğine, Bir, bir katılmışlar, Türk birliğine. Nice zaman sonra baktım da düne, Gafletteki yaram depreşti gene. Türkoğlu, Bey olmuş, beyce yaşamış, Türkün ülküsünü bize taşımış. Kızıl Elma bizim varlık davamız, Kim ki, karşı çıkar onla kavgamız, Bitmez, bitmeyecek dünya durdukça, Türkün yüreğinde, Türklük vurdukça... İlimden, irfandan alınan paye, Bu ülküdür, Türk’ü yaşatan gaye. Türk’ün ipek gönlü taşımaz kiri, Gayrı milletlerden kalınmaz geri. Bizim ülkümüzdür dünyada nizam, Türk’ün buyruğuyla gelen intizam... Gözü, gönlü gülen endamlı nihan, İnsanları mutlu olan bir cihan... Gönülden gönüle sevdamız taşsın, İnsan güzel ahlak peşine düşsün. Onun için gel der, Mevlana canan, Yalnız kötü olsun dövünen yanan. İnsan bu ülküyle erer kemale, Bu ülkü yolunda Türk’tür amele. Bu ne güzel hayal, bu ne güzel düş, Dünya devletine, Türk olmalı baş. Olmalı, olacak, başka yolu yok, Çalışa, çalışa etmeliyiz hak. Akozan görüyor gönül gözünde, Ne cevher saklıdır, Türklük özünde... Mustafa Kaya Akozan
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.