Gönderi

Bu alıntıyı kesmeye kıyamadım
“Aşk ne ki sana göre?” “Aşk... Delilik bana göre. Deli olması lazım bir insanın bir insanı sevmesi için. Akıl kârı değil.” “Doğru,” dedi, derin bir nefes verdi. “Ama kimileri çok aklı başında sever kimilerini, illa deli olmaya gerek yok ya. Eksiltmez kendinden.” Tebessüm etti. “Aşk da eksiltmez insanı sanılanın aksine. Aşk çoğaltır, birleştirir, bütün­leştirir, tamamlar.” “Ya soğusun diye beklettiği kahve acırsa?” “Acıya acıya içersin.” “ Yana yana seversin, diyorsun yani. Eksilsen de çoğalsan da seversin. Acı- san da yansan da seversin.” “Göze alırsın diyorum, Kutay’ım. Sen kendinden eksiltiyorsun diye onun da kendinden eksiltmesini beklersen tükenirsin. Bırak, senin eksilttiğini o ta­ mamlasın.” Bakışları sağımızda bulunan ayaklı kara tahtaya kaydı. Mekânın adı yazıyordu: Süreyya. “Cemal Süreya bir aşk iddiası uğruna bir harf eksilt­ miş soyadından. Eklemek de bir seçenekti oysaki.” “Sırf bu yüzden mi Süreyya? Aşk eksiltmez diye mi?” “Aşk eksiltmesin diye...” dedi. Burukça baktı kara tahtaya. “Aşk, kendin­ den verdiğin kadarını ruhundan da çalan bir büyü çünkü.” Kaşlarını kaldırdı ve gözlerini mekânın adından çekti, derin bir nefes verdi. Elini omzuma aup sıvazladı, sıcacıktı. “Ruhunu ruhuyla tamamlıyorsa varsın bekletsin. O kahve soğusun. Başka kahveler demleyin birbirinize.” “Tutar, diyorsun yani... Bir öncekinin yerini.” “Tutar,” diye mırıldandı. “Kahvenin soğuması gözünün kara olmayışın­ dan değildir belki, yalnızca canının yanmasına takati kalmamıştır. Kendini sevmeye çalışarak sevmek istiyordur seni. Zira aşk öyle bir duygu ki bir bak­mışsın, bir başkasını severken kendini sevmeyi unutmuşsun. Kendini unut­muşsun. Küçücük bir bedenin içinde ruhuna uzak düşmüşsün. Bir yabancıya dönüşmüşsün...”
Sayfa 182 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
··
244 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.