Gönderi

Atsız'ın Türkçe kökenli kelimeleri de daha çok tercih ettiği okuyucuların gözünden kaçmamış olmalıdır. Fakat bu konuda o mantıksız bir tutuculuğun içinde değildir. Meramını en açık bir şekilde anlatmaya yarayacaksa, Türkçe kökenli olmayan kelimeyi de rahatlıkla kullanır. Esasen o kelimeler onun ana dilinin kelimeleridir ve bunları kullanmakta bir beis görmez. "Nizam" yerine "düzen", "mücadele" yerine "çarpışma" der ama "hayat" kelimesinden vazgeçmez. "Hayat kavgası", "hayatî prensip" demekten çekinmez. Zaman zaman "dirlik" ve "dirim” kelimelerini de kullanır, fakat "hayat" onun için âdeta "hayati”dir. "Hayal" de onun "hayati” kelimelerindendir. Çünkü o, ülküyü hayal gibi bir şey olarak tasavvur eder. "Maddî, manevî, ruhî, millî, millet, ahlâk" kelimeleri Atsız'ın sık kullandığı kelimelerdir; bunların yerine öztürkçelerini koymayı hiç düşünmemiştir. Fakat ne "vatan"dan vazgeçer, ne "yurt"tan. Yeni kelimelerden "görev” ve “bağımsızlık” kelimelerini ise rahatlıkla ve sıkça kullanır. “Irk” yerine de özellikle son yazılarında veya eski yazılarının yeni baskılarında "soy" kelimesini koymuştur. İlk yazılarında “mefkûre" vardır. Sonra hep “ülkü”yü kullanmıştır. “Ülkü” der, “dilek” der, “ideal”e pek dili varmaz. Batıdan giren kelimeler Atsız'da çok sınırlıdır: kadro, parti, sistem, karakter, program, propaganda, prensip, metot... Burada Atsız'ın bütün söz varlığını sergileyecek değilim. Yukarıda anlattıklarım onun kelime seçimi hakkında yereterli fikri verebilir. Bu konuda sonuç olarak şunu söyleyebilirim: Atsız, Türkçe kökenli kelimeleri tercih eder. Fakat dile yerleşmiş alıntıları da Türkçe kabul eder ve rahatlıkla kullanır. Yeni kelimeler dilin kurallarına ve ahengine uygunsa onlara da yazılarında yer verir. Batıdan giren kelimelere mesafelidir. Batıdan giren yeni kavramların yine batılı olan kelimelerini de kullanır. Atsız için esas olan, meramını, en iyi Türkçe ile, en iyi, en açık bir şekilde anlatmaktır.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.