Hep derim, kitap incelemesi kolay değildir diye. Zira bilirim ki, bir kitabı hakkıyla incelemek en az kitabı yazmak kadar zordur. Yazarı da yazdıklarını da durduğu, işaret ettiği, beslendiği felsefi bağlantıları ortaya çıkarmak sıkı bir birikim gerektirir. Onun için işte, bizim yazdıklarımız, yazabileceklerimiz, bunca kısıtlı yerde, böyle bir zorluğu alt etmedir aslında.
O zaman ne yapabiliriz? Galiba okuduklarımızın bizde uyandırdığı duyguları, sürüklediği yaşamımızın parçalarıyla birleştirip diğer okurlarla paylaşmaktır.
Değerli Ferah bunu çok güzel yapmışsın işte. Ve işte, okuduğum yazdıklarınla ben de kitabın sende hissettirdiklerini hissettim ve kendi dehlizlerimde yazarın gerçekliğinin yanına kendi gerçekliğimi de alıp senin gerçekliğinle beraber bir yolculuk yaptım. Bedava hem de. Duygu dolu üstelik. Yeni değerlerin kokusunu duydum. Fısıltılarını feryatların. Boşnak olmayı. Suriyeli olmayı. Kitapları romandaki. İnsanlığın ölmediğini...
Kah benim de bir zamanlar okuduğum kitabın içindeydim kah Boşnakların yaşadıklarının kah kendi hallerimin. Kah "bir andır hayat kocaman zamanın içinde bana hediye edilmiş" dedim kah "bitmez tükenmez bu lanet hayatı sürdüremeyeceğim" diyenler de vardır, dedim. Her halukarda Kayıp Zamanın İzindeyiz hepimiz.
Kalemine sağlık, ömrüne bereket.