Gönderi

Atatürk'ün doğumunun 100. yılında anıtkabire yapılan eklemelere dair..
Yüzüncü yıl etkinlikleri sırasında Anıtkabir'e yapılan eklemelerden bir diğeri de abidenin üzerinde Atatürk'ten daha fazla alıntı eklenmesiydi. İlk olarak şeref holünün soldaki girişine Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli orduya hitabesi yazıldı. Atatürk bu söylevden 12 gün sonra öldüğünden, bu onun halka seslendiği en son konuşmaydı: Zaferleri ve mazisi insanlık tarihiyle başlayan her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusu! Memleketini, en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmışsan, Cumhuriyet' in bugünkü feyizli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun halde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur. Türk vatanının ve Türklük camiasının şan ve şerefini dahili ve harici her türlü tehlikelere karşı korumaktan ibaret olan vazifeni her an ifaya hazır ve amade olduğuna, benim ve büyük ulusumuzun tam bir inan ve itimadımız vardır. Şeref holünün sağdaki çıkışına ise İsmet İnönü'nün 21 Kasım 1938'de Atatürk'ün cenazesinde yaptığı övgü dolu anma konuşması yazıldı: Büyük Türk Milletine! Bütün ömrünü hizmetine vakfettiği sevgili milletinin ihtiram kolları üstünde Ulu Atatürk' ün fani vücudu istirahat yerine tevdi edilmiştir. Hakikatta yattığı yer, Türk milletinin O'nun için aşk ve iftiharla dolu olan kahraman ve vefalı göğsüdür. Devletimizin banisi ve milletimizin fedakar, sadık hadimi, insanlık idealinin aşık ve mümtaz siması, eşsiz kahraman Atatürk, vatan sana minnettardır. Bütün ömrünü hizmetine verdiğin Türk milletiyle beraber senin huzurunda tazim ile eğiliyoruz. Bütün hayatında bize ruhundaki ateşten canlılık verdin. Emin ol, aziz hatıran sönmez meş'ale olarak ruhlarımızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır. Şeref holünün giriş ve çıkışına yerleştirildiklerinden, Atatürk' ün lahdiyle karşılaşma deneyimi bu iki yazıtın tam ortasında gerçekleşmektedir. Yazıtların bu konumlanışının kronolojik bir karşılığı vardır: Atatürk ' ün resmi olarak yaptığı son konuşma, ardından ölü bedeni, ardından da cenaze töreninde yapılan anma konuşması. Ama daha da önemlisi, bu kitabeler 1942 tarihli yarışmada seçilen projede yoktu; neredeyse 40 yıl sonra eklenmişlerdi. 1942' de ve abidenin ziyarete açıldığı 1953'te Atatürk' ün ölümünü şahsen hatırlayan pek çok Türk bulunmaktaydı. Ama 1981'de artık böyle ilk elden anıları olmayan yeni kuşaklar gelmişti. Yazıtların eklenmesindeki maksat, genç ziyaretçilere Anıtkabir'in Türkiye Cumhuriyeti'ne adanmış bir abide olsa da aslında Atatürk'ün 1938' deki ölümüyle ortaya çıktığını hatırlatmaktır diye düşünülebilir. Bir başka deyişle, Anıtkabir'in inşasının altında yatan ideolojik temel bu yazıtların eklenmesiyle sürdürülmüş olmaktadır.
Sayfa 155Kitabı okudu
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.