Gönderi

Henüz kürek çekemedim hala akıntıda olduğumu biliyorum...
Başıma sanki şöyle bir şey gelmişti: Hatırlamıyorum ne zamandı, beni bir kayığa bindirmişler, bilmediğim bir kıyıdan iterek uzaklaştırılmış, öbür kıyıya doğru yöneltmiş, deneyimsiz ellerime kürekleri verip yalnız bırakmışlardı. Becerebildiğim kadar çalışıyor, kayığı götürüyordum; ancak ortaya doğru ilerledikçe akıntı hızlanıyor, beni hedefimden uzaklaştırıyordu ve benim gibi kürek çeken, akıntı tarafından uzaklaştırılan insanlarla daha sık karşılaşıyordum. Kürek çekmeyi sürdüren insanlar vardı, kürekleri bırakmış olanlar vardı; insanlarla dolu büyük kayıklar, çok büyük gemiler vardı, bazıları akıntıyla boğuşuyordu, diğerleri akıntıya teslim olmuştu. Ve ilerledikçe aşağıya, bütün kürekçilerin üzerinde olduğu akıntıya bakarken bana gösterilen yönü daha da çok unutuyordum. Akıntının tam ortasında, aşağıya doğru giden kayık ve gemi kalabalığı içinde yönümü tümden kaybettim ve kürekleri bıraktım. Çevremde bulunan yelkenli ve kayıklardaki insanlar her yandan neşeyle bağırıp çağrışarak beni ve birbirlerini başka bir yöne gidilemeyeceğine inandırmaya çalışarak akıntı aşağıya gidiyorlardı. Ben de inanıp onlarla birlikte ilerledim. Uzaklara sürüklendim, o kadar uzağa gitmişim ki, çarpıp parçalanacağım kayalık eşiklerden akan suyun gürültüsünü duydum, bu kayalıklarda parçalanmış kayıkları gördüm. Ve aklım başıma geldi. Bana ne olduğunu uzun bir süre anlayamadım. Karşımda sadece koşarak yaklaştığım, beni korkutan ölümü görüyordum, hiçbir yerde kurtuluş umudu görmüyor, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Ama başımı çevirip arkama bakınca aralıksız, inatla akıntıya karşı duran sayısız kayık gördüm, kıyıyı, kürekleri ve yönümü anımsadım ve geriye akıntı yukarı kıyıya doğru kürek çekmeye başladım.
·
63 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.