Gönderi

Nurculuk Denen Sayıklama
"Nurculuk Denen Sayıklama" yazısında Saidi Nursî'nin cahilliğini vurgular; "Bedîüzzaman” unvanıyla alay eder: "Saîdi Nursî denilen adam, eskiden Saîdi Kürdî diye birtakım risaleler yayınlayan, Türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten âciz, Şafiî mezhebinde bir Kürttür... Bu cakacı Kürt kendisine 'Bedîüzzaman' demekte, müritleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır. Bediüzzaman 'zamının hârikası' demektir. Kürt Said, cidden zamanın hârikasıdır. Yirminci yüzyıl gibi bir zamanda bu bilgisizliği ve iptidaîliği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın hârikası, bundan daha fazla olarak da on binlerce, belki yüz binlerce Türk'ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla gerçekten zamanın hârikasıdır." (Ötüken 3, 16 Mart 1964: 1). Atsız, Saidi Nursî'ye inanıp peşinden giden Türk ve Müslümanlara da sert sözlerle çıkışmaktan çekinmez: "Şimdi bu gafil Türklere hitap etmek istiyorum:" "Siz, Türk ve Müslüman mısınız? Türk'seniz, hangi sebeple cahil bir Kürd'ün ardından gidiyor, onun telkinleriyle kendi ırkınızı, kendi dilinizi hor görüyorsunuz? Aranızda 'Türkçe de dil mi?' diyen ahmaklar, resmî dilin Arapça olmasını isteyen hainler var. Siz ne biçim bir Müslümansınız ki, cahil bir Kürt'ün telkini ile evlenmeyi lânetliyor, dinsiz çocuklar yetişir de günaha gireriz diye bekâr kalmaya azmediyorsunuz? Putperest olduğunuzun farkında değil misiniz? Bir cahil Kürt'ün sakalını, tırnaklarını, abdest aldığı suyu kutsal emanetler gibi saklamak hangi Müslümanlığın, hangi insanlığın, hangi temizlik kaidesinin, hangi şuurun işidir? Uyanın! Radyoyu melekle açıklamaya kalkan bir budalanın müridi olarak eşe dosta, dosta düşmana karşı gülünç olmayın." (Ötüken 3, 16 Mart 1964: 4).
·
25 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.