Gönderi

Z Vitamini Eseri Hakkında: Z Vitamini, Büyük Doğu dergisinin 1820. sayılarında, 03 Temmuz 195917 Temmuz 1959 tarihlerinde tefrika edilmiştir. Temmuz 2017'de Ötüken Neşriyat tarafından Dalkavuklar Gecesi ile birlikte 15. baskısı yapılmıştır. İrfan Yayınevi de 2000 yılından başlayarak iki eseri birlikte basmaktadır; 2015'te 5. baskı yapılmıştır. Baysan Basın ve Yayın tarafından 1992'de yapılmış bir baskısı da vardır. Z Vitamini Atsız'ın ikinci hiciv romanıdır. Dalkavuklar Gecesi'nde olayların geçmişte (M. Ö. 14. yüzyılda) cereyan etmesine karşılık Z Vitami'nde olaylar gelecekte (1999'da) yaşanır. Eserin ilk yayını 1959'dur. Demek ki roman yazılırken 40 yıl sonrası tasarlanmıştır. Kişilerin verilişinde de iki roman arasında farklılık vardır. Dalkavuklar Gecesi'nde isimler ters çevrilerek gizlenmiş, bu eserde ise isimler açık açık yazılmıştır: İsmet İnönü, Hasan Âli Yücel, Ahmet Emin Yalman, Falih Rıfkı Atay, Rıza İnönü, Ömer İnönü, Kâzım Özalp, Kasım Gülek, Behçet Kemal Çağlar, Hâmit Ongunsu, Nihat Erim, Nadir Nadi, Patrik Athenagoras, Metropolit Yakovas, Moiz Tekinalp, Halide Edip, Fevzi Çakmak. İsmet İnönü cumhurbaşkanı, Hasan Âli Yücel başbakan, Ahmet Emin Yalman devlet bakanı ve başbakan yardımcısı, Falih Rıfkı Atay Millî Eğitim Bakanı, Rıza İnönü Ticaret Bakanı, Ömer İnönü İşletmeler Bakanı, Kâzım Özalp Milli Savunma Bakanı, Kasım Gülek Maliye Bakanı'dır. Behçet Kemal Çağlar, Hâmit Ongunsu, Nihat Erim, Nadir Nadi, Yakovas, Hamdullah Suphi, Moiz Tekinalp, Halide Edip, yeni kurulacak olan Şengül Üniversitesi'nde profesör olarak düşünülen isimlerdir. Bütün bu isimler toplum tarafından bilinen özellikleriyle romanda yer alırlar ve bu özellikleriyle vurgulanırlar. Hasan Âli Yücel, kaşları, Mevleviliği, devlet başkanının yanında solda sıfır olması ile komikleştirilir. Ahmet Emin Yalman'ın dönme olduğu sık sık dile getirilir. Kasım Gülek, kalın gözlükleriyle eserde yer alır. Falih Rıfkı Atay'ın “kültür Türkçülüğü", aruzdaki bilgisizliği vurgulanır. Behçet Kemal Çağlar, çok şiir yazması ile anılır. Hâmit Ongunsu'nun Giritliliğine ve kitapsız profesör olmasına vurgu yapılır. Hamdullah Suphi'nin estetik, hitabet, Bursa çinileri, Rum, Ermeni ve Yahudi Hukuku dersleri vereceği belirtilir. Çörçil, Hitler ve Truman da eserde yer alır. İlk ikisi kendi adlarıyla, İkincisi Toraman adıyla. 1944 Irkçılık Turancılık Davası'nın askerî hâkimi ile savcısına ve dönemin sıkıyönetim komutanına da eserde yer verilmiştir. Ancak bunların adları biraz değiştirilmiştir. Askerî Hâkim Albay Osman Cevdet Erkut, romanda Necdet KutKut olmuştur. Askerî Savcı Yüzbaşı Kâzım Alöç, romanda Nâzım Balöç'tür. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı olan Korgeneral Sabit Noyan'ın adı ise romanda Nabit Koyan'a çevrilmiştir. Eserde kurmaca kişilikler de vardır: Dışişleri Bakanı Aliye Itır, İçişleri Bakanı Karabet Öztürk, İktisat Bakanı Salamon Türker, Korgeneral Mişon Küpdoldurur, başyaver Orgeneral Karabet Şapşalyan, Muhafız Tümeni Komutanı Tümgeneral Salamon Toledo, pilot Niko Pavlâkidis, doktor Mişon Benyaş, Daire Müdürü Hamparsum Baronyan. Kurmaca kişiliklerin adlarını da Atsız'ın "komik" unsurlar olarak kullandığı dikkati çekiyor. Esasen romanın ana temi, millî bilinçten uzak olan kişilerin yönetiminde Türkiye'nin Türklükten ve Türk ülkesi olmaktan çıkarılacağı konusudur. Atsız bu durumu birçok "komik" unsurla anlatmak istemiştir. Eserin sonunda şehitlerin ve Fevzi Çakmak'ın ortaya çıkması ve İsmet İnönü'yü şehitliğe kabul etmemeleri romanın genel gidişiyle çeliş ki hâlindedir. Mizah üzerine kurulmuş bulunan roman, son sayfalarda birden ciddîleşmektedir. 1944 olayları travmasının Atsız'da ciddi bir etki bıraktığı ortadadır. Eser, özellikle son sayfalarıyla bir intikam duygusunu yansıtmaktadır. Yazıldığı dönemden 40 yıl sonrasının tasarlandığı romanda Atsız'ın bazı olayları öngörmüş veya sezmiş olması ilgi çekicidir. Roman 1959'da yayımlanmıştır ve romana göre İsmet İnönü, 1961′de ihtilalle mevcut hükûmeti devirmiştir (s. 80, 83). Burada, bir yıl farkla 27 Mayıs ihtilalinin öngörüldüğünü veya sezildiğini düşünebiliriz. Romana göre İnönü ve adamları, 1961'de ihtilal yapmışlardır ve 39 yıldan beri (2000'de) iktidardadırlar. Yeni devrimler yaparak Türk ve Türkiye adlarını değiştirmek isterler ve değiştirirler. Başbakan Yardımcısı Ahmet Emin Yalman şöyle konuşur: "Beşerî Şefin saltanat ettiği bir ülkeye Türkiye demek biraz irticaî bir düşünce gibime geliyor. Türk nedir? Beşeriyet içinde küçük bir parça... Sonra acaba Türk var mıdır? Türk kalmış mıdır?... Memleketimize Türkiye demek, Rum, Ermeni, Yahudi, Zenci, Çingene ve başka köklerden gelen yurttaşlarımızı incitir, millî birliği bozar. Onun için bu ismin değiştirilerek Beşeristan denilmesini teklif ediyorum!" (s. 81). İnönü de romanda şöyle düşünmektedir: "Maksat insanlığa hizmetti. İnsanlık arasındaki küçük bir azınlık olan Türkleri düşünecek değildi ya... İnsanlık Türklerden hoşlanmıyordu işte... İlle de Türklük yapacağız diye insanlığa karşı gelmek akılsızlık, tedbirsizlik olurdu. Pratik olmak lâzımdı." (s. 123). İçişleri Bakanı Karabet Öztürk'ün sözleri bayrağın değiştirilmesiyle ilgilidir: "Bayrağımızın kan renginde olması yüksek beşerî ülkülerle bağdaşan bir şey değildir. Bunu tozpembesi veya kıznazı rengine sokmak ne kadar ileri olduğumuzu bütün cihana ispat edecektir." (s. 90). Benzeri konuşmaları son yıllarda da sık sık duyuyoruz. Atsız sanki bunların olacağını öngörmüştür. Fakat önemli bir farkla. Bu düşünce ve eylemlerin İnönü ve onun gibi düşünenlerden geleceğini sanmıştır. Oysa şimdi bu fikirler bambaşka cenahlardan gelmektedir. Romanda Milli Savunma Bakanı şöyle konuşuyor: "Meksika'dan ve Çin'den biraz kullanılmış uçak alarak bunları tamir ediyor ve bir temiz boyattıktan sonra orduya veriyoruz." (s. 88). Silah sanayiinin dışa bağımlılığını ifade eden bu cümlelerde de belki bir eksik var: ABD. Ya aynı bakanın "Donanmayı lâğvettik." cümlesi? Bu cümle, son yıllarda orduya ve özellikle Deniz Kuvvetleri'ne kurulan kumpası hatırlatmıyor mu? Bütün bunlara Atsız'ın öngörüsü demek doğru mudur bilmiyorum. Aslında Atsız bunların olacağını veya konuşulacağını belki de hayal bile edemezdi. Ama romanlar bazen hayatı bizim gözlem ve düşüncelerimizden daha doğru yansıtıyor. Belki de bu sebeple başarılı romanlar, aradan yıllar geçtiği hâlde aranıyor ve okunuyor. Bir yayınevinde 15, diğer bir yayınevinde 5 baskı yapan Z Vitamini de bu sebeple aranan ve okunan bir roman olmaya devam ediyor.
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.