Gönderi

Deli Kurt'ta Zaman ve Tarih: Deli Kurt, 1403 yılının sonlarında başlar; bazı atlamalarla, 1444 Kasım'ının ortalarında biter. Eserin başlarındaki "Deli Kurt” başlıklı bölüme kadar (s. 32) 185 geriye dönüşlerle İsa Bey ile Çakır arasındaki ilişkiler anlatılır. "Aradan on yıl geçti." cümlesiyle başlayan "Deli Kurt” bölümüyle birlikte 1413 yılının sonlarına gelinir. Deli Kurt, Yıldırım'ın şehzadelerinden İsa Çelebi'nin oğludur. Bu bakımdan, Ankara Savaşı'ndan İsa Çelebi'nin ölümüne kadarki başlıca olayları İsmail Hakkı Uzunçarşılı'nın Osmanlı Tarihi'nden özetlemek yararlı olacaktır. Temmuz 1402'de Ankara Savaşı olur, Yıldırım Beyazıt yenilir, oğulları Musa ve Mustafa Çelebi ile birlikte tutsak olur. Ankara Savaşı'na katılan şehzadelerden Süleyman Çelebi, vezîri ázam ve bazı kumandanlarla birlikte kaçar. İsa Çelebi de kaçarak Balikesir taraflarında saklanır. Mehmed Çelebi Amasya'ya çekilir. Musa Çelebi ile Mustafa Çelebi ise tutsak olmuştur. 15 Sayfa numaraları Deli Kurt'un 1992 baskısına aittir. Temür İzmir'e yönelir ve 2 Aralık 1402'de orayı fetheder. İzmir seferi sırasında Yıldırım da tutsak olarak yanındadır. İzmir'in fethi üzerine İsa Çelebi de Temür'e itaatini arz eder. Temür İzmir'den döndükten sonra Yıldırım Beyazıt, yüzük taşının altında sakladığı zehiri içerek hastalanır; 9 Mart 1403'te vefat eder. Ankara Savaşı'ndaki yenilgiden sonra, kaçmış bulunan Süleyman Çelebi, 1403 yılında Rumeli'ye geçer ve Edirne'de hükümdar ilan edilir. Yıldırım'ın oğullarından İsa Çelebi Bursa'yı işgal eder ve Temür‍ün yarlığıyla bir süre orada oturur. Ancak Musa Çelebi Bursa üzerine yürüyünce İsa Çelebi kaçar. Musa Çelebi Bursa'da hükümdarlığını ilan eder. Bir süre sonra İsa Çelebi Bursa'yı geri alır. Musa Çelebi, Kütahya'daki dayısı Germiyanoğlu'nun yanına kaçar. Aynı tarihlerde Şehzade Mehmed, Amasya, Canik, Tokat, Niksar ve Sivas taraflarına hâkim olur. Mehmed Çelebi ile İsa Çelebi Ulubad'da savaşırlar. İsa Bey yenilir ve kaçar; Yalova üzerinden İstanbul'a gider. Süleyman Çelebi, Bizans imparatorundan İsa Çelebi'yi ister. İsa Çelebi Edirne'ye gönderilir. Ulubad muharebesini kazanan Mehmed Çelebi, Bursa ve İznik'i alır, Bursa'da hükümdarlığını ilan eder. Germiyanoğlu'ndan Musa Çelebi'yi ister; o da gönderir. Süleyman Çelebi, yanında bulunan İsa Çelebi'yi Bursa üzerine gönderir. İsa Çelebi, Karesi taraflarını alır, Beypazarı'na geçer, Karamanoğullarıyla çarpışır. Geri dönüp Bursa'yı kuşatır. Şehir direnince şehri yakar. Durumu öğrenen Çelebi Mehmed süratle Bursa üzerine gelir. İki şehzade arasındaki muharebede İsa Çelebi yenilerek Candaroğullarına kaçar. Candaroğlu İsfendiyar Beyle birlikte Ankara'yı almak isterse de başaramaz. Gerede'deki muharebede yine yenilir ve Kastamonu'ya kaçar. İsa Çelebi mücadeleye devam eder. Bursa üzerinden Mihaliç'e gelir. Çelebi Mehmed 10.000 kişiyle üzerine yürür. İsa Çelebi bu defa Batı Anadolu'ya çekilir, Aydınoğlu Cüneyd'in yanına gider. Buradaki beylerle ittifak kurarak mücadeleye devam eder, fakat yine başaramaz. Cüneyd Bey, Mehmed Çelebi ile başa çıkamayacaklarına anlayınca ona bağlaÇelebi de Karamanoğullarına kaçar. Karaman'dan çıkıp Osmanlı nur. İsa topraklarına girdiği son teşebbüste de başarısız olur. "Eskişehir'de bir hamamda yakalanıp" boğulur (Uzunçarşılı I, 7. baskı: 310333). Uzunçarşılı, İsa Çelebi'nin, Karamanoğlu'nun yanına kaçmasından hemen önce düştüğü dipnotta "Tarihlerde Osmanlı şehzadelerinin saltanat mücadelelerinin seneleri gösterilmediği için" diyerek bu olayların tarihini 14051406 olarak tahmin eder (s. 333). Atsız, Behcetüttevârîh neşrinin girişinde İsa Çelebi'nin ölüm tarihiyle ilgili tereddütleri belirtir: “İsa Çelebi, muhtelif rivayetlere göre 1402 ile 1405 arasında” ortadan kaldırılmıştır. Ancak, Rauf Yekta'nın bir makalesinde belirttiği, Şükrullah'ın İsa Çelebi için bir musiki kitabı yazdığı bilgisi doğru ise, 1388 doğumlu olan Şükrullah'ın 17 yaşında bir musiki kitabı yazması "imkânsız" olacağından, "şimdiye kadarki umumî telâkkinin zıddına", "İsa Çelebi'nin Anadolu'daki hâkimiyeti 1405 ten epey sonralara kadar devam etmiş" demektir. Yahut da musiki kitabı başka bir şehzadeye ithaf olunmuştur (AtSIZ 1949: 39). Deli Kurt'ta olaylar 1403 sonlarında başlamıştır; fakat romanda bir zaman atlamasına başvurulur ve "Deli Kurt” başlıklı dördüncü bölümün başında "aradan on yıl" geçtiği belirtilir (s. 32). Aynı bölümde İsa Beğ'in de "on yıl önce” öldüğü yazılır (s. 34). Demek ki romana göre İsa Çelebi 1403 yılı sonlarında veya 1404 yılı başlarında ölmüş oluyor. Yani Atsız romanda, "umumî telâkkiye" uymuştur. Uzunçarşılı'dan yaptığımız kısa özette görüldüğü üzere Ankara Savaşı'ndan sonra başlayan şehzadeler kavgası dönemi, olayların hızla geliştiği, hâkimiyet bölgelerinin kısa zamanda el değiştirdiği karmaşık bir dönemdir. Romanın baş kahramanı olarak kurgulanan meçhul şehzade (İsa Çelebi'nin oğlu Deli Kurt) için fevkalade uygun bir karmaşa dönemi. "Bala Hatun" başlıklı bölümde Atsız şunları yazıyor: "Sel gibi kahraman kanının aktığı, Türkün Türkü kırdığı o korkunç Ankara meydan savaşından sonra Yıldırım Bayazıd tutsak düşüp kendi canına kıyınca, oğulları, Osmanoğullarının göreneğine uyarak beğlik dâvasına kalkmışlar, birbirlerine karşı gelmişlerdi. Büyük şehzade Süleyman Beğ Edirne'de, ortanca şehzâde İsa Beğ Bursa'daydı." (s. 14). 1403 yılında gerçekten de Süleyman Çelebi Edirne'de, İsa Çelebi Bursa'dadır. Ancak Amasya tarafına hükmeden Şehzade Mehmed de Bursa'ya hâkim olmak istemektedir. Yukarıdaki özette görüldüğü üzere İsa Çelebi ile Mehmed Çelebi arasında arka arkaya muharebeler olur ve İsa Çelebi hep yenilir. Deli Kurt romanındaki olaylar da işte bu yenilmelerden birinin arkasından başlar: "Bir iki çarpışmanın yenilmeyle bitmesi, hemen tek başına denilecek şekilde dağdan dağa kaçışlar, İsa Beğ'de bir kaygı yaratmıştı. Tâlihin kendisine güler yüz göstermeyeceğini bir önsezi ile anlıyordu." (s. 1415). Endişeye düşen İsa Beğ, "çarpışmaların durulduğu, Mehmed Beğ ordusunun çekildiği günlerin birinde" romanın kahramanlarından Çakır'ı yanına çağırır ve hamile olan eşi Bala Hatun'u ona emanet eder (s. 16). Roman, İsa Beğ üzerine değil, onun oğlu Deli Kurt (Murad) üzerine kurulmuştur. Bu bakımdan İsa Çelebi (Beğ) ile ilgili olaylara romanda yer verilmemiştir. Ancak o karmaşık olaylar srasında İsa Beğ hamile eşini Çakır'a emanet edecek, Çakır da Bala Hatun'u gözlerden uzak olan sütanasının evine götürecektir. Bala Hatun orada çocuğunu doğurduktan bir yıl sonra vefat edecek, öksüz Murad (Deli Kurt), sütananın köyünde, onun oğlu Evren ile birlikte büyüyecektir. Çok geçmeden İsa Beğ de ölmüştür. Çakır on yıl sonra gelip Bala Hatun'un da öldüğünü öğrenecek ve on yaşına gelmiş Murad'ı tanıyacaktır. Bir süre sütanasının köyünde kalan Çakır, İsa Çelebi'nin oğlu Murad (Deli Kurt) ve sütanasının oğlu Evren'le ilgilenecek, civardaki Türkmen obasında çocukların, at yarışı, güreş gibi oyunlarını seyredecek, onları, köyün hocasında derse başlatacak, sonra da tımarına gidecektir. Bu arada, büyüyünce çocukları kendi tımarında sipahi yapmayı düşünmektedir. Aradan altı yıl daha geçer. Evren 18, Deli Kurt 16 yaşına girer. İkisi de Çakır'ın tımarında cebeli olurlar. Yalnız kalan Satı Kadın (sütana) ise Türkmen obasında yaşamaya başlar. Aradan on ve altı yıl geçtiği için romanın "İlk Savaş" bölümünde 1419 yılına gelinmiş olur (s. 58). 14191420 yıllarında Şeyh Bedreddin ve adamları Börklüce Mustafa ile Torlak Kemal'in isyanları vardır. Roman kahramanları, Börklüce ile Torlak Kemal üzerine giden ordu içindedir. Olaylar Uzunçarşılı'da özetle şöyledir: Börklüce Mustafa, Karaburun'da 5.000 kişiyle isyan eder. Üzerine gönderilen Saruhan sancak beyi Timurtaş Paşazade Ali Bey bozguna uğrayınca Çelebi Mehmed, oğlu Murad ile vezîri âzam Bayezid Paşayı isyancıların üzerine gönderir. Bayezid Paşa, çok güç kaybeder fakat isyanı bastırır. Yahudi dönmesi Torlak Kemal'in 3.000 kadarlık kuvveti Manisa taraflarındadır. Şehzade Murad ve Bayezid Paşa, onları da dağıtır; Torlak ve adamlarını astırırlar (Uzunçarşılı, 7. baskı: 363364). Romandaki olaylar, 14191420'deki tarihî isyanlarla bire bir uyuşur. Romanda da Temürtaşoğlu Ali Beğ bozguna uğramış; Bayazıd Paşa ile Şehzade Murad isyancıların üzerine gönderilmiştir. Torlak Kemal'in Yahudi dönmesi olduğu romanda da vurgulanır. Romanın kurmaca kişilikleri Çakır, Evren ve Deli Kurt, Manisa'daki Torlak Kemal'in üzerine giden birlikler içindedirler ve Torlak'ı Deli Kurt yakalar. Bu vesile ile kurmaca kişilik olan meçhul şehzade Murad ile Çelebi Mehmed'in oğlu Şehzade Murad karşılaşırlar. Uzunçarşılı'daki 5.000 ve 3.000 kişiye karşılık romanda isyancılar 20.000 kişi olarak gösterilmiştir (s. 59). Romanda bir atlama daha yapılır ve 1422 yılının ortalarına gelinir (s. 68). Romanın "Timarlı Sipahi Murad" adını taşıyan bu bölümünün hemen başında tarihî olay olarak Çelebi Mehmed'in öldüğü, yerine İkinci Murad'ın geçtiği, padişahlık davasına kalkan şehzade Mustafa Beğin ortadan kaldırıldığı birkaç satırla anlatılmıştır. "Mustafa Beğ'in ortadan kaldırılmasını sağlayan savaşlarda Deli Kurt da bulunmuş, Mustafa Beğ'in ölümünden sonra kendisine timar verilerek sipahi yapılmıştı.” (s. 68). Bu bölümde cereyan eden bundan sonraki olaylar, tarihî değil kurmaca olaylardır. Çakır ile Deli Kurt'un gizlice İstanbul'a gidişlerini anlatan "Gizli Yolculuk" ve "Hasan Çelebi” bölümleri de kurmaca olaylara dayanır. "On Yıl Sonra" bölümüyle on yıl daha geçer, 1432 yılına gelinir. Deli Kurt 29, Evren 31, Çakır 49 yaşındadır. Bölümün başında, geçmiş olan on yıl içinde kahramanların Macarla, Ulahla, Karamanoğlu ile savaşlara girdikleri, bir cümle ile verilir (s. 9697). Bu bölümle sonraki birkaç bölüm de tamamen kurmaca olaylarla geçer. Türkmen obasına giden Deli Kurt, Gökçen Kız'la karşılaşır ve ona âşık olur. Türkmen obasından timarına döndükten sonra bir kış geçer, 1433 yılına gelinir ve Karamanoğlu'na sefer emri çıkar. Bu tarihî olay, romanda şöyle anlatılır: "Macarlar, Evrenuzoğlu Ali Beğ'in akınını püskürtüp Güvercinlik kalesine doğru yürürken Karamanoğlu İbrahim Beğ de fırsattan faydalanıp saldırmış ve Hamideli Sancak Beğ'i Şarabdar İlyas'ı tutsak etmişti." (s. 133). Olaylar, Uzunçarşılı'da da aynıdır. Karamanoğlu İbrahim Bey, Sırplar ve Macarlar ile ittifak kurar; "Beyşehri ve Hamideli taraflarına taarruz ederek Hamideli Sancak Beyi Şarabdar İlyas Bey'i esir" eder. Bu sırada Macarlar da Güvercinlik kalesini dövmeye başlarlar. Osmanlılar Macarları yendikten sonra (1433) Karamanoğlu üzerine yürürler; Akşehir, Konya ve Beyşehri'ni alırlar (Uzunçarşılı, 7. cilt: 414). Romanda Akşehir çarpışmasından sonra Deli Kurt, Karamanoğulları eline düşer ve kurmaca olaylarla roman devam eder. Deli Kurt, Varsak boyu içinde dolaşır; Gökçen Kız'ın ailesini tanır. Altı ay sonra timarına döner. Kış geçer, bahar gelir. 1435 yılına girilmiştir. Semendire'ye sefer vardır. Bu sefer romanda kısaca anlatılır: "İlkbahar gelirken... Osmanlı Padişahı İkinci Murad Beğ, Semendire üzerine yürüyüş emretmişti... Sırp Beği Brankoviç, Türk ordusunun ne olduğunu iyi biliyordu. Bundan dolayı iyice berkittiği şehirde duramamış, Sırp ordusunun başbuğluğunu oğluna bırakarak kendisi Macaristan'a kaçmıştı. Semendire haziran sonunda kuşatıldı... Nihayet bir Ağustos gününde ordu Semendire'ye girdi." Semendire'nin alınmasından sonra Macarların geldiği duyulur. İshak ve Osman Beğ komutasındaki Türk ordusu Macarlarla karşılaşır ve onları yener (s. 196197). Uzunçarşılı'da da Brankoviç'in kaleyi tahkim ederek Greguvar adlı oğluna bıraktığı, kendisinin Macar kralı Albert'in yanına kaçtığı, Osmanlı kuşatmasının üç aydan fazla sürdüğü, sonunda Semendire'nin alındığı, "Semendire'nin işgalinden sonra bir Macar ordusunun meydana çıkması üzerine Gazi İshak Bey ile Timurtaş Paşa torunu Osman Bey'in "kanlı bir muharebeden sonra büyük bir başarı elde" ettikleri kaydedilmiştir (Uzunçarşılı, 7. baskı: 417418). Semendire'nin alınması Uzunçarşılı'da 1438 (?) olarak gösterilmiştir (s. 418). Atsız'ın hazırladığı Âşıkpaşaoğlu ve yine Atsız editörlüğünde hazırlanan Nişancı Mehmed Paşa tarihine göre Semendire 1437 yılında alınmıştır (Atsız 1949: 312, 349). Romanda ise bu olayın tarihi açık değildir. Macarlarla yapılan çarpışmada Deli Kurt tutsak olmuş ve üç yıl Macarlar elinde tutsak kalmıştır. Osmanlılar ile Macarlar arasında savaş çıktığını duyunca kaçmış ve Karası'daki tımarına gitmiştir. Tabii romanın bu bölümü de kurmacadır. Sultan Murad'ın 3 Kasım 1443′te ordunun başına geçişinden itibaren tarihî olaylar romanda ayrıntılı olarak anlatılır. Savaşa katılan Turahan Beğ, Evrenuzoğlu İsa Beğ, Tokat Beği Balaban Beğ gibi ünlü beğler de romanda yerlerini almışlardır. Romanın kurmaca kahramanları Deli Kurt, Evren ve Çakır da savaşın içindedirler. İzledi muharebesinde Deli Kurt büyük kahramanlık gösterir ve İkinci Murad tarafından bölükbaşı yapılır. Fakat yoldaşları Çakır ve Evren şehit olmuşlardır. Padişah Anadolu'ya döner, Deli Kurt da yeni görevi için Karası'ya gelir. Ailesini Türkmen obasına götürür; Çakır'ın eşyaları arasında bulduğu mektuplardan asıl kimliğini öğrenir. Deli Kurt, ailesi, Türkmen obası ve Gökçen Kız'la ilgili kurmaca olaylardan sonra Sultan Murad'ın tahttan çekildiği, Macarlarla müttefiklerinin barış andlaşmasını bozdukları, bunun üzerine padişah Mehmed Beğin babasını ordunun başına çağırdığı ve Murad'ın da Manisa'dan çıktığı haberi gelir. Deli Kurt son gece Gökçen Kız'la görüştükten sonra savaşa katılmak üzere Türkmen obasından ayrılır (s. 228248). "Varna Meydan Savaşı" romanda bir bölümün başlığıdır. 10 Kasım 1444'teki savaş bu bölümde ayrıntılı olarak anlatılır. Kurmaca kahraman Deli Kurt ile tarihî kahraman Anadolu Beğlerbeği Karaca Paşa sırt sırta dövüşür. Karaca Paşa şehit olur. Atsız daha 1941 yılında Çınaraltı dergisinde "Varna Meydan Savaşı" başlıklı bir yazı yazmıştır. Dolayısıyla çok iyi bildiği bu tarihî olayın içine Deli Kurt'u tabii bir şekilde yerleştirmiştir. Romanın son bölümü "Yolların Sonu” başlığını taşır. Bu bölüm de tamamen kurmacadır. Karası'ya dönen Deli Kurt, büyük bir felaket haberiyle karşılaşır. Tufana benzeyen büyük bir sel, bütün ailesini ve Gökçen Kız'ı yok etmiştir. Deli Kurt artık yapayalnızdır. Şiirlerinden birine ve şiirlerinin toplandığı kitaba da "Yolların Sonu" adını veren Atsız'ın duygu ve düşünce dünyasında bu kavramın özel bir yeri olduğu anlaşılıyor. Görüldüğü gibi Deli Kurt'ta zaman, 1403 sonlarında başlayıp 1444 sonlarında biter ama olaylar arasında sık sık ve bazen de uzun zaman atlamalarına yer verilir. Aslında bu, romanın baş kahramanı Deli Kurt'un doğumundan meçhule gidişine kadar geçen 41 yıllık süredir. Roman, başta Deli Kurt olmak üzere kurmaca kişilikler üzerine kurulmuştur ve Atsız bu kurmaca kişilikleri tarihî olayların içine ve arasına ustalıkla yerleştirmiştir. Romandaki gerçek zaman aralığı ve tarihî olaylar, sanki kurmaca kişilikler ve onların başlarından geçen olaylar için bir zemin, bir fon oluşturmaktadır. Atsız, hayali olay ve şahısları, gerçek olay ve şahıslardan meydana gelen bu fonun içine öyle sıkı bağlarla yerleştiriyor ki okuyucunun gerçekle hayali birbirinden ayırması imkânsız hâle geliyor. Belki de bunun için hayali şahısların hepsi romanın sonunda yok oluyor. Romanın sonunda kurmaca kişiliklerin tamamını yok ederek Atsız, sanki bir yaşanmamışlık hissi uyandırmak istemiştir. Zaman zaman geriye dönüşler de bulunmakla birlikte romanın asıl çizgisi ileriye doğrudur ve kronolojik bir zaman çizelgesi romana hâkimdir. Cihan Özdemir, romandaki zaman atlamalarıyla geriye dönüşleri değerlendirirken şunları söyler: "Romanda, oldukça sık başvurulan zaman atlamalarından sonra, anlatıcının, geriye dönerek atlanılan zaman dilimi içerisinde meydana gelen olayları özetlediği görülür. Böylece zamanda bir darlaşmayla birlikte vaka zamanının akış ritmi hızlandırılmış olur." (Özdemir 2007: 382).
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.