Gönderi

Bozkurtların Ölümü'nde Zaman-Roman ile Tarihî Olayların İlişkisi: Olaylar 621'de başlar, 639'da son bulur. "Romanın Hikâyesi"nde Atsız, tarihe sadık kalacağını belirtmiştir. Gerçekten de romandaki ana olaylar, tarihte geçen olaylarla örtüşmektedir. Bunu göstermek için 621-639 yılları arasındaki Kök Türk tarihini özet olarak vermek gerekir. 620 yılının sonlarıdır. Çu-lo Kağan, müttefik kuvvetlerle Çin'e akın yaparak Sui hanedanını devirmeye hazırlanmıştır. Fakat o sırada zehirlenerek öldürülür. Eski Tang Tarihi adlı Çin kaynağına göre halk, Çu-lo Kağanı zehirleyenin Çeng Yüan-şov adlı bir casus olduğuna inanmaktadır. Aynı kaynağa göre, Çu-lo hastalanınca Çinli eşi İ-çeng ona “beş yıldız" denilen tozdan yutturur; kağan kısa bir süre sonra bezeler çıkarır ve ölür (s. 155-157). Atsız, romanda olduğu gibi Türk Ansiklopedisi'nde ki "Kara Kağan" maddesinde de Çuluk Kağanı zehirleyenin İçing Katur olduğunu yazar (Atsız 2014: 118). Çu-lo'nun kardeşi Bagatur Şad, İl Kağan unvanıyla tahta oturur. Töre uyarınca İ-çeng Katun ile evlenir. İ-çeng Katun, Çin'in Sui hanedanından bir prensestir. Kök Türklere gelin geldikten sonra Çin'de bir darbe olmuş ve Tang hanedanı, Sui'leri yok ederek başa geçmiştir. İ-çeng Katun, önceki eşine olduğu gibi yeni eşi İl Kağana da telkinler yapmakta ve kağanın, Tang hanedanını devirip Sui hanedanını Çin tahtına oturtmasını istemektedir (s. 157-160). 622 baharı gelmiştir. Kök Türk ülkesinde kıtlık vardır. Yaz gelince İl Kağan büyük bir orduyla Çin'e akın yapar. Çin Seddi aşılır. Çinliler barış ister. Çin hükümdarı Gao-tsu'nun barış talebi için Kök Türklere gönderdiği elçi, Çeng Yüan-şov'dur. Barış yapılır; Türkler bol ganimet ve haraçla geri döner (s. 160-161). 622 kışında İl Kağan, Batı Kök Türk kağanı Toŋa Yabgu ile saldırmazlık anlaşması yapar (s. 162). 623-624 yıllarında Türklerin, Çin akınları devam eder. 624 güzünde Çin içlerine girilmiştir. Çinliler başkenti değiştirmeyi bile düşünmektedirler. İl Kağan ile Tu-li Kağan 10.000'den fazla süvariyle aniden başkentin batısındaki bir tepede belirivermişlerdir. Çinliler şaşkınlık içindedir. Bunun üzerine Çin prensi Li Şi-min, İl Kağan ile teke tek vuruşmayı teklif eder. Tu-li Kağana da şu haberi gönderir: “Zor günlerde karşılıklı yardımlaşacağımıza dair ant içmiştik. Şimdi askerlerinin başına geçmiş, üstümüze yürüyorsun.” O sıralarda şiddetli bir yağmur da yağmış ve Türklerin yayları kullanılamaz hâle gelmiştir. Tu-li ile Şi-min'in anlaşmış olduğunu da duyunca İl Kağan'ın içine kurt düşer ve anlaşma yapar. İki tarafın kuvvetleri de çekilir. (s. 162-166). 625 ve 626 yıllarında da Türk akınları devam eder. 626 yılının yaz aylarında Çin'de bir saray darbesi olur. Prens Li Şi-min sarayın merkez kapısında iki kardeşini öldürür ve 04 Eylül 626'da Tay-tsung unvanıyla Çin imparatoru olur (s. 166-168). 626 Eylül'ünde İl Kağanın orduları, Çin başkentinin surlarına kadar gelmiştir. 26 Eylül 626'da Türklerle Çinliler arasında Bien Köprüsü antlaşması yapılır. Antlaşmaya göre Türklerin gönderecekleri hayvanlara karşılık Çinliler yüklü miktarda haraç vereceklerdir. Çinli esirler de Çin'e gönderilecektir (s. 170-172). 627'de İl Kağan Çinli bilgin Cao Te-yen'i önemli bir göreve getirir. Te-yen idari kural ve kanunların sayısını artırarak sade Türk âdetlerini karmaşık duruma sokar. İl Kağan, Soğdakları da devlet hizmetine alarak kendi akrabalarını uzaklaştırır. Ülkede açlık da vardır. Vergiler ağırlaştırılmış, halk şikâyete başlamıştır (s. 172-173). 627 sonlarında Uygur, Sie-yen-to ve Bayırkularla birlikte birçok boy isyan eder. İl Kağan, yeğeni Tu-li'yi isyancılar üzerine gönderir. Tu-li yenilir. İl Kağan öfkelenir; Tu-li'yi kırbaçlatır ve hapse attırır. Tu-li, kağandan nefret eder ve ona karşı için için isyan duyguları beslemeye başlar (s. 173-174). 627-628 kışında müthiş kar yağar. Yerler bir metre yüksekliğinde karla kaplanır. Hayvanlar ölür, insanlar açlıktan kırılır. Ülkenin doğu bölgesini yöneten Tu-li Kağanın idaresindeki Tatabı, Si, Kidan boyları da Kök Türklerden ayrılıp Çin'e tabi olurlar. 628 Nisan'ında Tu-li de Çin'den iltica talep eder (s. 174-175). 628'in yaz aylarında Kök Türk ülkesine çiğ düşer, aynı anda beş güneş doğar ve üç ay birden görünür, kırmızı bir sis çayırları kaplar. 628 Eylül'ünde Türkler yine Çin sınırına saldırırlar (s. 175-176). 628'in Aralık ayında kuzeydeki boyların birçoğu isyan ederek Sie- yen-toʻlara bağlanır. Sie-yen-to erkini İnan'ı kağan seçerler. Çin imparatoru Tay-tsung da 629 yazında İnan'a tuğ ve davul göndererek Çencu Bilge unvanıyla onu kağan ilan eder. Ötüken artık İnan Kağan elindedir (s. 178). 629 güzünde İmparator Tay-tsung Kök Türklere son darbeleri vurmaya hazırlanmaktadır. Kasım ayında Türkler Sarıırmak'ın batısından hücum ederler, fakat bozguna uğrarlar. Aralık ayında Tu-li Kağan bir şad ve tiginle birlikte Çin'e teslim olur. İmparator, Tu-li'yi izzet ve ikramla karşılar. (s. 178-179). 630 yılına girilmiştir. Çin orduları Sarırmak'ın kuzey doğusunda E-yang-ling tepesinde karargâh kurmuşlardır. İl Kağan üzerine ani bir baskın düzenlerler. İl Kağan Gobi Çölü ağzına çekilir. “Sui imparatori- çesi Siao ile Çu-lo Kağanın Çin imparatoru ilan ettiği Sui prensi Yang Ceng-dao da Çin'e giderek Tanglara bağlılıklarını bildirirler." (s. 179). İl Kağan, Temir Dağı kıyısında üslenmiştir. Elinde hâlâ 10.000 asker vardır. Af dilemek ve Çin'e bağlanacağını bildirmek için imparatora elçi gönderir. Buna karşılık imparator da ona elçi gönderir. Fakat bu bir aldatmacadır. İmparator elçi göndererek İl Kağanın kendisini güvende hissetmesini ve böylece tedbirsiz davranmasını amaçlamıştır. İl Kağan elçileri görünce gerçekten rahatlamıştır. Ancak Çin generali ani bir baskınla Kök Türkleri perişan eder. 10.000'den fazla Türk öldürülür, 100.000'den fazlası esir edilir. 100.000lerce hayvan Çinlilerin eline geçer. İçeng Katun da öldürülür. İl Kağan ise kaçmayı başarır. (s. 180181). İl Kağan, günde 500 km koşan bir atla kaçar. Işbara Şad'ın bölüğüne sığınır. Işbara, Kimin Kağanın üvey kardeşiydi; 50.000 aileye hükmediyordu. Herkes İl Kağanı terk etmiş, o terk etmemişti. Ancak Çin ordu komutanının baskısı üzerine İl Kağanı teslim etmek zorunda kalır. (s. 181). 630 yılının Nisan sonu veya Mayıs başında İl Kağan yakalanarak başkent Çangan'a getirilir. İmparator kendisini Taypu köşküne yerleştirir (s. 181182). 629 sonunda Çin'e teslim olan Tuli, saray muhafızları kıtasına "Sağ Muhafız Alayı Ulu Generali" olarak tayin edilir ve kendisine "Beyping Prensi" unvanı verilir. 700 aile de kendisine tımar olarak bağlanır. Kök Türklerin Çin sarayına gelen boy beylerine generallik unvanı verilir. Çin devlet hiyerarşisinde beşinci derece ve üstündeki görevlere tayin edilen Kök Türklerin sayısı yüzü geçer. Bu, Çinli memurların sayısına yakın bir sayıdır. Böylece Çin başkentinde yerleşen Kök Türk ailelerinin sayısı 10.000'e yaklaşır (s. 183184). 100.000'den fazla Kök Türk Çin'e yığılmıştır. İmparator divanı toplar ve Kök Türklerin ne yapılması gerektiğini müzakereye açar. Divan üyelerinin çoğu, Kök Türklerin parçalanarak Sarı Irmak'ın güneyindeki bazı vilayet ve kazalara yerleştirilmesi, oralarda çiftçilik ve dokumacılık yapmaları, böylece zaman içinde medenileşip kendilerinin bir parçası haline gelecekleri görüşündedir. Ancak bazı divan üyeleri Kök Türklerin Çin içine yerleştirilmelerini tehlikeli bulurlar ve "ayır buyur" polítikasıyla onları birbirinden ayırarak kuzey eyaletlerine yerleştirilmelerini savunurlar. İmparator ikinci görüşü kabul eder. Kuzeyde birbirinden ayrı askeri valilikler kurularak Kök Türkler oralara yerleştirilir. Sadece 500 kabile reisi seçilerek general ve muhafız alayı subayı yapılır. Başkente birkaç bin aile yerleştirilir. General yapılanlardan biri de Tuli'nin kardeşi CieşıŞuay'dır (s. 185188, 215). Tuli ise askerî vali yapılanlar arasındadır. 631 yılında imparatorun huzuruna giderken yolda hastalanıp 29 yaşında ölmüştür. Yerine oğlu Holuogu geçer (s. 214). Taypu köşküne yerleştirilen İl Kağan keder içindedir. Sarayın bahçesinde çadırlar kurdurmakta ve çadırların yerlerini durmadan değiştirtmektedir. Aile fertleriyle hüzünlü şarkılar söylemekte, gözlerinden yaşlar dökmektedir. Nihayet 634 yılında kederler içinde ölür. Cenaze töreni sırasında kağanın atabeyi Uluğ Tarkan da kendini öldürür (s. 188 189). Çin muhafız alayına general tayin edilen Cieşışuay; Şibi Kağanın oğlu¹¹, İl Kağanın yeğeni, Tuli'nin kardeşidir. Büyük bir ihtimalle ağa beyi Tuli ile birlikte Çin'e gelmiştir (s. 215). Atsız'ın Kür Şad adını verdiği Kök Türk şehzadesi işte budur. CieşıŞuay'ın 639'da 40 arkadaşıyla Çin sarayını basması Çin kaynaklarında anlatılmıştır. Bunlardan dördünün muhtelif kişiler tarafın dan yapılmış çevirileri, Kasım 2016'da yayımlanmış olan Türk Kağanlığı ve Türk Bengü Taşları kitabımda vardır. Bu çevirilere dayanarak çıkardığım olay örgüsü şöyledir: "1. Cieşeşuay (Kür Şad) Çin sarayındaki muhafız generallerinden biridir. 40 (belki de biraz daha fazla) Kök Türk ile anlaşarak bir ihtilal örgütü kurmuştur. Fiilî lider kendisidir, fakat hareket başarıya ulaştığı takdirde (bağımsızlık durumunda) lider, ağabeyinin oğlu Holuogu olacaktır." "2. Çin imparatoru Tayzong, 5 Nisan 639 tarihinde Ciuçeng sarayına gelmiştir. Ona refakat eden muhafız subayları arasında Cieşeşuay da vardır." "3. Cieşeşuay ve arkadaşları saraya bir gece baskını yapmayı ve imparatoru esir almayı planlarlar. Baskın, Prens Lici saraydan çıktığı gece yapılacaktır. Çünkü o, saraydan çıktığı zaman kapılar açık kalmakta ve nöbetçiler çekilmektedir." "4. Baskın yapılacağı gece (11 Nisan'da) Cieşeşuay ve arkadaşları saray etrafında saklanırlar. Ancak o gece fırtına kopar ve prens saraydan çıkmaz." "5. Cieşeşuay planlarının ortaya çıkacağından endişelendiği için hareketi ertelemez ve saraya baskın yapılır. Saray muhafızlarıyla çarpışa çarpışa dört müdafaa hattını geçerler, yaylarını gererek ok atarlar ve onlarca nöbetçiyi öldürürler." "6. Bu sırada saray muhafızları komutanı Sun Wukay adamlarıyla yetişir ve isyancıların üzerine saldırırlar; Cieşeşuay ve arkadaşlarını püskürtürler." "7. Çaresiz kalan Cieşeşuay saray ahırına hücum etmeye karar verir. Hücum ederler ve ele geçirdikleri atlara binerek kuzeye, Wey ırmağına doğru kaçarlar. Son kaynak 'yirmiden fazla ata atlayarak' dediğine göre ihtilalcilerin yarısı çarpışmalar sırasında ölmüş olmalıdır." "8. Çin ordusu peşlerine düşer, Wey ırmağı kıyılarında ihtilalcilere yetişerek onları öldürürler (veya bir kısmını yakalayıp idam ederler)." "9. Cieşeşuay tarafından hareketin lideri seçilen Holuogu, imparator tarafından affedilir (öldürülmez) ve güneydeki sınır bölgesine sürülür." (Ercilasun 2016: 219220). Tilla Deniz Baykuzu Kasım 2016'da Son Bilgiler Işığında Kürşad İsyanı adlı bir eser yayımladı. Eserde Kür Şad ihtilali ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır. İhtilalden önce Çin'in siyasi durumu, Çin sarayları, Çin muhafız ordusunun birimleri ve yapısı eserde yer almaktadır. Özellikle baskının yapıldığı Ciuçeng sarayı, Çin kaynaklarına ve bölgede 1978'den 1994 yılına kadar yapılan arkeolojik araştırmalara dayanılarak anlatılmaktadır. Sarayın konumu, mimari yapısı, resim ve planlarla da desteklenerek verilmektedir. Ciuçeng, başkentteki asıl saray değil, başkente 160-170 km mesafede bulunan yazlık saraydır. Kaynakların, ihtilalle ilgili bölümlerinin tercümesi Baykuzu'da da vardır (Baykuzu 2016: 8792). Ancak Baykuzu’da, fazladan iki kaynağın daha tercümesi bulunmaktadır. Bu iki kaynakta Vey ırmağının adı geçmez; sadece ihtilalcilerin kaçmak istediklerinden veya kuzeye kaçtıklarından bahsedilir. Baykuzu bu kayıtlara ve yazlık sarayın Vey ırmağının kuzeyinde bulunmasına dayanarak, ihtilalcilerin Vey'e doğru değil, sarayın kuzeyinde bulunan Mafang nehrine doğru kaçtıkları kanaatindedir (Baykuzu 2016: 99100). Ayrıca ihtilal 5 Nisan'da değil 13 Mayıs'ta olmuştur (Baykuzu 2016: 91). Beşir Ayvazoğlu, "Ahmet Taşağıl'ın orijinal Çin kaynaklarına dayanarak anlattığı isyanla Atsız'ın kaynak zikretmeksizin anlattığı 'ihtilâl' birbirinden epeyi farklıdır." diyor (Ayvazoğlu, Aralık 2013: 190). Ayvazoğlu'nun Taşağıl'dan aktardığı rivayet sadece bir kaynakta ve üstelik en geç tarihli (1085) kaynakta geçer. 801, 945, 1060 tarihli kaynaklarda "çapkınlık, kıskançlık ve muhbirlik" yoktur (bk. Ercilasun 2016: 216218). 1931-1946 yılları arasında, yani Atsız'ın Kür Şad ihtilaliyle ilgilendiği ve Bozkurtların Ölümü'nü yazdığı yıllarda, Kök Türklerin ilk dönemiyle ilgili bilgiler ve yayınlar sınırlıdır. Ortada ne Liu Mautsai'nin eseri, ne de Ahmet Taşağıl ve İsenbike Togan'ın tercümeleri vardır. Baykuzu'nun araştırması ise çok daha yenidir. 1930'lu 1940'lı yıllarda, sadece 18. 19. yüzyıllara ait Fransız ve Rus Sinologlarının kaynak tercümeleri ve araştırmaları bulunmaktadır. Bir de bunlardan çok azının Türkçe tercümeleri. Ve Türkiye'de bunlardan haberdar olanların sayısı da bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır. Bu şartlar içinde Atsız, bugünkü bilgilerimize çok yakın bir tarihî kurguyu yakalamıştır: 620 yılında Çin'e akın yapılacağı sırada Çu-lo Kağanın zehirlenerek öldürülmesi. İl Kağanın Çu-lo'nun eşi İ-çeng Katun ile evlenmesi. İ-çeng Katunun, kendi sülalesini başa geçirmesi için kağanı teşvik etmesi. İl Kağanın yeğeni Tu-li'nin ülkenin doğu bölgelerini yönetmesi. 622 kışında Batı Köktürk kağanı Toŋa Yabgu ile saldırmazlık anlaşması 624'te Kök Türk ordularının Çin başkentine kadar sokulmaları, Çin prensi Şi-min'in önce İl Kağanı teke tek vuruşmaya çağırması, sonra da Tu-li ile anlaşıp karşılıklı ant içtiklerini söylemesi. Yayları bozan şiddetli yağış. 626'da Şi-min'in bir saray darbesi yaparak Tay-tsung unvanıyla imparator olması. 627'de Sır Tarduşlar (Sie-yen-toʻlar) başta olmak üzere kuzeydeki Türk boylarının isyanı; isyanı bastırmak üzere Tu-li'nin görevlendirilmesi; başarısızlığa uğrayınca kağan tarafından kırbaçlattırılıp hapse atılması. 627-628 kışındaki müthiş kar ve kıtlık. Kağanın, Çinli Çao-teyen'i danışman yapması, onun sözleriyle iş görür olması. 628 yazında çiğ düşmesi, aynı anda üç ay görünmesi, etrafı kırmızı sis kaplaması. 630'da kuvvetleri çok azalan İl Kağanın Çin ile barış yapmak istemesi, bunun üzerine imparatorun elçi gönderip barış yapacakmış gibi davranması ve Çin ordusunun birden İl Kağanın birliklerine saldırması; kağanın güçlükle kaçmayı başarması, fakat sonunda yakalanması. 634'te İl Kağanın kederler içinde ölmesi; cenaze töreninde, atabeyi Uluğ Tarkan'ın da kendini öldürmesi. Cie-şı-şuay'ın (Kür Şad'ın) Çin muhafız alayı komutanı olması; 40 arkadaşıyla ihtilal yaparak Çin sarayına baskın düzenlemesi. Baskınla ilgili birçok ayrıntı. Yukarıda sıraladığım bu tarihî olaylar, romanda da aynen vardır. Önemli olaylardan sadece biri romanda yoktur. 626 yılında Çin başkentinin surlarına kadar dayanan Kök Türk akını ve Bien Köprüsü antlaşması. Bir de önemli bir farklılık bulunmaktadır. Çin kaynaklarına göre baskın gecesi saraydan çıkacak kişi, 11 yaşındaki veliaht prens Li-ci'dir. Romanda ise imparatorun kendisi.Türk Ansiklopedisi'ndeki "Kür Şad" maddesinde de kaçırılmak istenen kişi, imparatordur (Sertkaya 2014; 160). *** Bozkurtların Ölümü'nde zaman, düz olarak ilerler. Olaylar kronolojik sırayla verilir. Hatta sık sık olayların tarihleri de kaydedilir. Birkaç yerde kahramanlar geçmişi hatırlar. Bunlardan en önemlisi, Bögü Alp'ın İstemi Kağan zamanına ait hatıralarıdır. Aslında kendisi o dönemde yaşamamış, bunları seksenlik dedesinden işitmiştir. "Dedesi ona eski kağanları, yabguları anlatır, öğütler verirdi." (s. 112). Tarihî olaylar ve romandaki yansımaları böyledir. Fakat Atsız'ın zihni sınırlı zamanlara sığacak bir zihin değildir. Kendisi tarihin içinde yaşar; 1300 yıl önceye gider. Kök Türk döneminin kahramanlarını da 1300 yıl sonraya taşır. Bu bir tür zaman yolculuğudur. Bunu da olağanüstü kişiliklere yaptırır. Bozkurtların Ölümü'nde kahramanların 1300 yıl sonra dirileceğini söyleyen Kıraç Ata adlı kamdır. Geleceği, Yüzbaşı Bögü Alp'a söylemiş ve söyledikleri bir bir çıkmıştır. O hâlde 1300 yıl sonra dirilecekleri hakkındaki sözleri de gerçek olacaktır: Kahramanlar Vey kıyısında dövüşmektedirler. “Bögü Alp ileriye atılırken bir an için yine Kıraç Ata'nın sözlerini hatırladı:" "-Yağmur yağıyor... Irmağın kıyısında dövüşüyorsunuz... Budun kurtuluyor... Adınız unutulmıyacak... 1300 yıllık ölümden sonra dirileceksiniz... Acunun batımınadek adınız gönüllerde kalacak..." "Kıraç Ata'nın bütün dedikleri doğru çıktığı için Bögü Alp budunun kurtulacağına, bin üç yüz yıllık ölümden sonra dirileceklerine, acunun batımına kadar adlarının gönüllerde kalacağına inanıyordu." (s. 269-270). 1300 yıl sonraki dirilişi gerçekleştiren ise yazıcının kendisi, yani Atsız'dır. Bozkurtların Ölümü'nü yazarak onları diriltmiştir. 1934'te Orhun dergisinde yazdığı Kür Şad yazısında "Kür Şad 639'da öldü. Beş yıl sonra yani 1939'da, onun ölümünün tam 1300'üncü yılında büyük bir Kür Şad günü için şimdiden hazırlık yapılsa, onun hayatı için bir piyes yazılsa ve büyük adına Üniversite meydanında tek parçalı sade bir taşla kırık bir kılıçtan ibaret bir âbide dikilse nasıl olur?" diyordu. Kimse bunu yapmayınca, yapamayınca Atsız kaleme sarılmıştır. Yaptığı işten emindir. Destani bir iş yapacaktır ve destancılar gibi kahramanlarını yüzyıllarca yaşatacaktır. Murat Belge Genesis kitabında tarihî romanlarından hareketle Kemal Tahir, Tarık Buğra, Mustafa Necati Sepetçioğlu gibi yazarların Türk'ün başlangıcını hangi tarihte gördüklerini inceler. Atsız'ın tarihî romanlarını da bu çerçevede ele almıştır. "Bozkurtlar' üstüne romanlarında Atsız Türklerin tarihini Ötüken'den ve Göktürklerden başlatmış"tır (Belge 2008: 232) sonucuna varır. Murat Belge, Atsız'ın, tarihle ilgili yazılarında Türk tarihinin başlangıcını Hunlara hatta Sakalara kadar götürdüğünü de kaydetmiştir. Buna rağmen Bozkurtların Ölümü'nü bir genesis romanı olarak ele alması tuhaftır. Romanda geçen 1300 yıl sonra dirilmeyi, 621 yılından hareketle 1921 olarak hesap etmesi ve "Anadolu Kurtuluş Savaşı'yla bağlantı kurması (Belge 2008: 205) da doğru değildir. Atsız, Kıraç Ata'nın "1300 yıllık ölümden sonra dirileceksiniz” sözüyle kahramanların kendi romanıyla dirileceğini anlatmak istemiştir. 621-639 yıllarında Türklerin öldüğü ve ancak 1921'de dirildiği fikri, Atsız'ın kesintisiz Türk tarihi fikrine uymaz. Murat Belge'nin Genesis kitabındaki Atsız'la ilgili bölüm, daha önce 2006'da Parşömen dergisinin 4. cildinin, 2. sayısında çıkmıştır. Buradaki iddialara Altan Deliorman tarafından verilen cevaplar için bk. Deliorman 2003: 188-189.
·
162 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.