Gönderi

382 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Zamana Hakim Olma İdeali
Bence Tanpınar'ın en özgün romanı bu. Teorik bir mesele biraz uçuk kaçık bir tarzda uygulamaya dökülmeye çalışılmış, saatlerle, zamanın farkında olmak ve zamana hakim olmakla ilgili bir iş tasarlanmış, bu yüzden de sıradışı bir roman. Romanın ilk yarısında Hayri İrdal ve onun etkilendiği çevre ön plandayken ikinci yarısında daha çok Saatleri Ayarlama Enstitüsü'ndeki bölümler, yapılar, işçi ve idareci konumları, görev dağılımları ve Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nün mimarisinin nasıl tasarlanacağı işleniyor. Bir iş, fonksiyonunu kendi mi yaratır? sorusuna etkili bir cevap alacağınız bir roman. Elbette bu cevapta işte çalışanların ve işi kuranın etkisi çok çok büyük. Saatleri Ayarlama Enstitüsü bir "Toplum"dur. Bu toplum da bireyleri ona baş koymadığı sürece ilerleyemez. Halit Ayarcı bir ideale sonuna kada tutundu, canla başla hevesle o ideali kuşattı, geliştirdi. Ancak temeli ne kadar sağlamdı? Sordu mu bu soruyu kendine? Bilinmez. Hayri İrdal ona bu ihtimali çok kez ima etti. Ancak Halit idealist ve inatçı adamdı. Devam etti. Halk her zaman onun fikirlerini destekleyecek miydi? Sordu mu bu soruyu kendine? Sadece herkes ona tümüyle inansın istedi. Bu da daha baştan, hayata bir sıfır yenilgiyle başlamaktı. ROMANIN ÇERÇEVESİ: Olaylar Hayri İrdal'in etrafında dönüyor. Hayri İrdal'ın geçmişinden geleceğine özellikle de etkilendiği kişiliklerin hayatlarını kendi gözünden aktarmasını okuyoruz kitap boyunca. Hayri, hayatının birçok döneminde bu insanlar sayesinde farklı alanlara merak salıyor. Onu okurken başkalarının yaşayışlarından kendimize ne kadar çok şey katabileceğimizi düşündüm. Zira Hayri İrdal bunu azami seviyede başarmış birisi. Başkalarını ne kadar analiz ediyor, onlardan ne çok şey öğreniyor ve başkalarının ellerinde şekillendirilmeye çok açık, yumuşak bir hamur gibi adeta. Belki de bu yüzden çok dalgalı bir hayatı, dalgalı bir düşünce dünyası var. Birçok kişilik onun üzerinde farklı tesirler yapıyor. Her biri şahsiyetinin farklı bileşenlerine dokunuyor, bir pencereden bakmasını istiyorlar, doğrunun farklı açılarını göstermiş oluyorlar ona. Fakat kolay mı? Bu büyük bir kafa karışıklığını, büyük bir zihinsel karmaşayı beraberinde getiriyor. Ben Hayri İrdal'ı
Huzur
Huzur
'daki Mümtaz'a çok benzettim (bu durumda Halit Ayarcı da İhsan gibi). Belki de Tanpınar kendi ruh dünyasını, bu kafaları karışık ana karakterlerle akıtmak istiyor okurlarının zihnine. Böyle karakterler yazmasını çok seviyorum. Çünkü bu tarz zihinler bize de "Hangisi doğru öyleyse?" sorusunu sorma imkânı veriyor. Biz de o karakterlerin kararsızlığında boğuluyoruz, etrafındaki baskın ve basiretli karakterlerin etkisini kendi üzerimizde de hissediyoruz. Ama katılıyoruz ama katılmıyoruz onlara. Ancak Hayri İrdal'ın onları tasvir edişine kapılıp gidiyoruz. Başkalarının kişilik özelliklerine ne de çok dikkat ettiğini görüyoruz. Hayri'yle ya da Mümtaz'la birlikte biz de başkalarına öyle bakmaya uğraşıyoruz. Tanpınar'ın insanları biçimlendirişi gibi biçimlendiriyoruz sanki onun kitaplarını okuduktan sonra. HAYRİ İRDAL VE ETKİLENDİĞİ ÇEVRELER: Hayri İrdal'ın etkilendiği insanlar ve ortamlar aynı zamanda onun fikir yapısının farklı kaynaklardan beslenmesini sağlıyor. Örneğin gençlik döneminde saatçi Muvakkit Nuri Efendi tarafından, daha uhrevî kazanımlar edindikten ve çalışmanın iyi insan olmadaki önemine, insanın zamanına sahip çıkması gerektiğine dair bir nevi ahlakî eğitim aldıktan sonra başka bir saatçi olan Asım Efendi'nin yanında çıraklık yapıyor ve görüyor ki her saatçi onun gibi bir hayat felsefesi geliştirmiyor. İlk aydınlanmayı burada yaşıyor belki de. Hayatın çalışmaktan ve uhreviyattan ibaret olmadığının farkına varıyor. Sonrasında İrdal'ın hayatına Doktor Ramiz ve en büyük tutkusu olan psikanaliz giriyor. Doktor Ramiz psikanalizin çok büyük bir buluş olduğunu söylüyor ve Türkiye'deki zihniyetin eskiliğinden yakınıyor, bu anlamda bir Türkiye eleştirisi sunuyor, Avrupa'da açık görüşlülüğe, bilime, akademiye, teorilere ve ihtisasa önem verilirken Türkiye'de verilmemesinden yakınıyor. İrdal'a bazı olaylardan ötürü psikanalitik bir tedavi uyguluyor. Doktor Ramiz de İrdal'ı etkileyen bir kişilik, çünkü İrdal onun sayesinde kendinden kaçamamayı, davranışlarının altında yatan duygu ve düşüncelerini inkâr edememeyi öğreniyor. Psikanaliz kaçılamaz olandır, inkâr ediyorsan seni oradan da yakalar çünkü inkâr etmek de o duygunun/düşüncenin varlığına işaret eder. İşte İrdal kendi acziyetini belki de en çok Doktor Ramiz'le anlıyor. Doktor Ramiz, Hayri İrdal'ın Abdüsselam Bey'i, otoriter ve manipülatif kişiliğinden dolayı ideal bir baba figürü olarak gördüğünü iddia ediyor. Çünkü İrdal'ın kendi babası o kadar yetkin bir konumda değilmiş. Bu yönüyle romanda psikanaliz ve ödipal çatışmayla ilgili de birçok detaydan bahsedilebilir. Seyit Lûtfullah ise Hayri İrdal'ın mistisizme olan inancını körükleyen bir karakter. Mesela bu adam, hakikate erişmek için aklın değil sarhoşluğun gerektiğini düşünerek esrar içiyor ve esrarlıyken perdenin arka tarafını gördüğünü iddia ediyor. Etrafınca kahin olarak tanınıyor, çünkü bir iki vakada dile getirdiği sezgileri doğru çıkmış. Bu karakter aracılığıyla Tanpınar'ın toplumun ahmaklığını gösterdiği düşünülebilir. Öte yandan bu karakter "hakikat" dediğimiz şeye ulaşmak için aklın şart olup olmadığını bize sorgulatan, bazen de sezgisel düşüncelerimizin daha doğru ve etkili olabileceğini hatırlatan karakterlerden biridir. Elbette hiç tasvip etmediğim bir karakterdi ancak beni mistisizmin muğlaklığına doğru fırlatmadı değil. İspritizma Kulübü de aynı şekilde, bir grup halinde ruh çıkarma ayinlerinin yapıldığı; acayip bir kulüptü. Hayri İrdal bu kulüpten ve bu kulüpteki insanlardan da etkilenmiştir. Daha sonra ise belki de Hayri İrdal'ın en etkilendiği insan olan Halit Ayarcı konumlanıyor İrdal'ın hayatına. Onunla iş kuruyor ve Hayri İrdal'ı nizama getiriyor. İrdal; dengesiz, çoğu konuda birçok farklı kişiden etkilenmiş biri olarak istikrarsız ve bu yüzden kişiliğini tamamen oturtamamış biri olarak nihilist eğilimli, ümitsiz, karamsar ve kırılgan biriyken Halit Ayarcı gibi pragmatist ve sistemli bir insanın ellerinde şekillenen hamur gibi bir şey oluyor. Yani pozitif, negatifi hayata çekmeye çalışıyor. Ya da psikanalitik bir bakış açısıyla Hayri İrdal, kendisine kol kanat germeyen ve onu bir düzene sokmayan babasından memnun olmadığı için kendine yeni bir baba arıyor; bu da babasının tam zıttı, sistemli ve baskın bir figür olan Halit Ayarcı. BİRKAÇ EK NOT: *Romanın mizahî bir yönü de var. Hayri İrdal'ın ve halasının öldü sanılıp daha sonra yaşadıklarının görülmesiyle ilgili acayip hikâyeler ve başka bazı küçük espriler göze çarpıyor ancak bunlar romanın karabiberi gibi bir şey. Öyle belirgin değil. Ama romana hoş bir tat katıyor. *Bu arada hem
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
'nde hem
Huzur
Huzur
'da ortak bir nokta yakaladım. İki romanda da ana karakterler evli bir kadına âşık oluyor ancak bu kadınların kocalarının da başka bir kadınla ilişkisi bulunuyor (Tek fark, ana karakterin kendisi bir romanda evli, bir romanda değil). Ve ana karaktere sevdiği kadın konusunda rakip olan diğer bir erkek karakterin intihar etmesi meselesi ortak. Bu durum ana karakterlerin yaşadıkları yasak aşkın cezalandırılması olarak yorumlanabilir. *Sadece Hayri İrdal'ın evli olduğu halde Selma Hanım'la birliktelik yaşaması bu karaktere büyük bir öfke beslememe sebep oldu. Karısı Pakize'nin ağır bir psikolojik hastalık yaşıyor olması bu tavrını asla meşrulaştıramaz, en azından boşanabilirdi. Bunun dışında gayet iyi yazılmış, derinlikli bir karakter olduğunu düşünüyorum. İnsanın ikircikli ve daha çok depresif doğasını çok iyi sergileyen bir karakter. Hayri İrdal ve Halit Ayarcı'yı
Peyami Safa
Peyami Safa
'nın romanlarındaki tipik karakterlere çok benzetiyorum. Hayri İrdal tıpkı Safa romanlarındaki ikilemli erkek karakterler gibiyken Halit Ayarcı da yine bu romanlardaki akıl veren, idareci, yönetici, idealist karakterler gibi bence. Kısacası kesinlikle okunması gereken bir eser. Hem romanın kendisini hem de alıntı yaptığım her bir cümleyi çok çok sevdim. Ancak bence mutlaka sıkı bir roman okuru olmak şartıyla daha iyi anlaşılacak bir eser. Bir kere okumak muhtemelen yetmez, ikinci kezi de bir deneyin derim.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202342k okunma
·
91 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.