LYSANDER : Ne o sevgilim, niye sararmış yüzün öyle.
Ne diye yanağındaki güller bu kadar çabuk solmuş?
HERMIA : Yağmur yağmadığı içindir herhalde,
Ama gözyaşlarımdaki sağanak yağmuru getirecek neredeyse.
LYSANDER : Öyle deme sakın! Okuduğum kitaplara, duyduklarıma göre,
Asla dikensiz olmazmış gerçek aşkın yolu
Soyları arasında eşitsizlik oluyor bazen de...
HERMIA : Ah kör talih! Yükseklerdeki aşağıdakine bağlanabilir mi hiç!
LYSANDER : Ya da yaşça denk değildirler birbirlerine...
HERMIA : Lanet olsun! Genç birine âşık olmalı mı yaşlı biri!
LYSANDE : Ya da bağlanmak başkalarının seçimine...
HERMIA : Lanet olsun! Başkasının gözüyle seçer mi insan sevdiğini!
LYSANDE : Seçiminde bir uyum bile olsa,
Bir bakarsın kuşatılmışsın savaşla,
Ölümle ya da hastalıkla
Ve bir anda geçip giden bir ses gibi,
Gölge gibi, kısacık bir düş gibi,
Karanlık bir gecede çakan şimşek gibi,
Bir coşkuyla yeri göğü seriyor gözler önüne
Ve insan daha "Bak!" diyemeden
Karanlığın çeneleri açılıp yutuveriyor her şeyi
Parlak ne varsa yok oluyor bir anda.
HERMIA : Eğer gerçek aşklar böyle engelleniyorsa,
Kaderin bir yasası bu demek ki.
Bu engel bütün âşıkların başına geliyorsa,
Ne yapılabilir ki boyun eğmekten başka.
Melankoli nöbetleri, hayaller ve iç çekmeler,
Arzular ve gözyaşları zavallı âşıkların kaderi.