Gönderi

İslam Hukukunun Bugünü ve Yarını
Batılıların, müslümanlarla bir arada eşit vatandaşlık statüsünde yaşamaya başlaması ve bilhassa dünya barışını tehdid eden terör hâdiselerinin dinî kisveye büründürülmesi, gerek Batılıların, gerekse Müslümanların İslâm dinini ve bu dinin tatbiki demek olan şer'î hukukunu iyice ve doğru öğrenmeleri zaruretini doğurdu. Bilhassa İslâm hukukunda kadınların, çocukların, müslüman olmayanların ve hayvanların statüsü, meşru harbin (cihâdın) ne demek olduğu gibi hususların iyi bilinmesi, bir arada yaşayabilmenin gereklerini elde edebilmek için çok ehemmiyet kazanmıştır. Ancak zamanımızda global terör ve müslüman âlemindeki yanlış dinî tatbikatlar sebebiyle, Batıda çok kişilerin düşüncesinde, İslâm hukuku, kadın düşmanlığı, toleranssızlık ve sert cezalarıyla karakterize edilmektedir. Halbuki şer'î hukuk, tarihin en büyük feminist hukuk telâkkisini ortaya koymuş; kadının hukuki statüsünü, kendisinden önceki ve çağdaşı sistemlerden çok ileriye götürmüstür. Medreseler, Avrupa üniversitelerinin nüvesini ve modelini teşkil etmiş;İslâm hukuku, Avrupa hukukuna doğrudan ve dolaylı tesirde bulunmuştur. Şer'î hukukun ağır cezaları, tamamen suçun önlenmesi ve cemiyet barışının teminine matuf tedbirler manzumesidir. Bunlar da tahakkuku neredeyse imkânsız derecede ağır belli suçlara aittir. Üstelik İslâm ceza hukuku beşerî iradeye ve sosyal şartlara geniş bir saha tahsis eder. İnsan hakları, bilhassa 'öteki' ile beraber yaşamaya dair hükümleri cihetiyle İslâm hukuku ve müslümanlar, Batı dünyasından çok ileri ve pozitif bir tecrübeye sahiptir. Bu menfi imajın tashihide yine İslâm hukukunun özünü iyice kavramakla mümkün olabilecektir.
Sayfa 573Kitabı okudu
·
65 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.