Gönderi

48 syf.
2/10 puan verdi
Kemerinin Püskülü ile Oynayanın Düşlerinden
Kitabı okurken ayrı sosyal sınıflardaki kişilerin ölümlerine ayrı hikayeler yazılmış olduğunu öğrendiğim zaman meraklanmıştım. Ölüm olgusunun farklı kesimlere göre değişecek olması ilgimi çekmişti. Fakat maalesef bu yönden beklentimi karşılamadı. Evet; yazarımız naturalist, ölüm nerede olursa olsun düz bir şeydir, ölen öldüğü ile kalır kalanlar yaşama devam eder mesajını veriyor kitapta ama bir okuyucu olarak bunları daha farklı aktarmasını beklerdim. Anlatım dili olarak daha sade bir tercih edilmiş. Sade bir dil seçimi akıcılık ve olayın düzlüğünü yansıtmak açısından uygun bir seçim olabilir fakat onu kullanırken basitliğin büyüsünün ustalıkla kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Beyaz Geceler bu konuda beğendiğim örneklerden, ya da Beyaz Geceler kadar sanatlı dil kullanıma sahip olmayan Yaşamak da örnekler arasında gösterilebilir. Fakat bu kitapta o bahsettiğim genel büyü durumu bulunmuyordu. Aradaki bazı cümleler hoştu fakat yeterli gelmedi bana. Ölen öldüğü kalır mesajına ve hikaye yapısına geri dönecek olursam, tek bir mesajı vermek için daima aynı hikaye şablonunu kullanmış, bu yanını sevmedim açıkçası. Sosyal tabakalardaki durumların bu kadar benzer olacağını düşünmüyorum, daima bir mirasçı unsur ya da parasızlıktan ölme durumu vardı. O dönemde Batı zaten böyleydi eleştirisi yapılırsa da şunu söylemek istiyorum, evet böyle olabilir fakat yalnızca bunlar mı var? Pek çok kendini diğerlerinden ayıran unsur eklenebilirdi hikayelere, şu anki haliyle evde oturup ben ne yazsam diye düşünsem direkt aklıma gelecek belli başlı şeyler vardı. Zengin koca ve eşi, fakir çift, ölümün düzlüğü vs. Farklı hayatların sahip olduğu ruh kıvılcımlarından yoksun bir anlatıma sahipti. Her şey çok temel, giriş-gelişme-sonuç halinde yazılmıştı. Tabakalar arasındaki ayrımın yalnızca kortej büyüklüğü ya da mezar taşı statüsünden ibaret olmadığını düşünüyorum. Böyle bir kitap yazılıyor ise her durumun detaylı gözlemi bulunmalıydı bence. 48 sayfalık bir kitaptan ne bekliyorsun derseniz de asıl ustalık az kelime ile bunları başarabilmekte zaten. Yazarları karşılaştırmak çok mantıklı değil fakat sanırım bu eleştirilerimin çoğu bu tarz bir konuyu Dostoyevski'den okumak isteyecek olmam ve onun dil beklentilerine girmemle alakalı olabilir. Okurken keşke o yazmış olsaydı diye düşündüm. Umarım hiçbir zaman eşiniz ölmez de kırtasiyenizi bir günlüğüne kapatmak zorunda kalmazsınız.
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202215.7k okunma
·
36 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.