Yazarımızın okuduğum ilk eseriydi. Başarı ölçütü ezber olma hasebiyle tarih dersini sevmediğimi başta itiraf etmeliyim. Onun için roman diliyle kurgulanmış hele ki bir karakterin öncülüğünde kaleme alınmış eserleri daha cazip buluyorum. Hem öğretiyor hem okurken boğmuyor. Akhenaton adını yer yer duymakla beraber konu hakkında bilgi sahibi değilim eser üzerinden geçmiş bilgilerime dayanarak bir kaç nokta üzerinde duracağım. Firavun Kuran'ı Kerim de kraliyet sembolizmi olarak karşımıza çıkar özellikle iki peygamberin hayatında bunu görürüz. Hz Yusuf ve Hz Musa . Hususi olarak Musa peygamberin Allah tarafından kardeşi Harun ile birlikte " Firavuna git ve onu uyar çünkü o azdı yine de ona yumuşak söz söyle " Naziat 17 buyurulmuştur. Mushafın tamamını okuduğunuzda "Firavun" olarak simgelenen kişinin adına değil makamına atıfta bulunulduğunu görebilirsiniz. Musa (as) doğmadan önce rahiplerin kahinlerle yaptıkları görüşmede israilogullari arasından doğacak bir erkek çocuğunun hanedanı ele geçirip Firavunu yok edeceğine dair haber ulaşır. Bunun üzerine Firavun doğan bütün erkek çocuklarını katleder. Musa peygamber dünyaya gelince tahta bi sandık içerisinde Nil nehrine bırakılır ve bu sandığı bulan Firavunun karısı Asiye çocuk sahibi olamadığı için ricada bulunarak evlat edinmeye Firavun'u ikna eder. Yani Musa bizzat Firavun'un sarayında yetişir. Ve Asiye o zamanda tek Tanrı inancına sahip olup inancını gizlemektedir. Allah bebek Musa' nın yabancı hiç bir annenin sütünü içmesine musade etmez ve Musa nın öz annesi de süt anne olarak saraya yerleşir. Bütün bu bilgiler kutsal kitapta yazmaktadır. Kitabın ismine binaen ve bazı alıntılardan dolayı acaba Tevratta Musa peygamberin yer aldığı bir pasaj var mıdır bunu eserde okumayı çok isterdim. Ve Akhenaton'un sarayda büyüyeceğini zannetmiştim fakat eserde bunu göremedim. Bu ön bilgi eşliğinde Akhenaton Musa mıydı değil miydi ? demekten kendimi alamadım. İnsanı diri tutan en önemli etkenlerden birisi meraktır. Öyle ki insan ne zaman ve nasıl öleceğini bile bilmek ister. Çocuğun cinsiyetini bilmek istemek kadar doğal bir durum yoktur yani. Eskilerde hamile kadından gizli olarak divan altlarına makas ve bıçak konulur bebeğin cinsiyeti tespit edilmeye çalışılırdı. Eğer makasa oturursa kız bıçak üzerine oturursa doğacak cocuk erkek olur derlermiş. Hatta "ye ekşiği doğur Ayşe'yi ye tatlıyı doğur Hakkı'yı " diyerek ekşi aşeren kız tatlı aserenin oğlu olacak demişler. Yada karın top gibi sivri olursa gebe kadına "oğlun olacak" derler. Elbette bütün bunların isabet ettiği gebelikler olabilir ama asırlar öncesinden insanların bu durumu gebe kadının idrarını arpa üzerine dökerek ulaşması yeni ve kanıt olarak yüksek bir bilgi gibi geldi bana . Akhenaton Tek Tanrı inancına sahipmiş gibi verilse de Aton'un oğluyum ifadesi Hristiyanlık inancını hatirlatmakla beraber bu ismi duyurma çabasında iç benliği ile yaptığı mücadele de nefis tezkiyesini hissettirdi. Nefertiti 'nin ölümüne de üzülmekle beraber hakkında biraz daha bilgi sahibi olmak isterdim . En nihayetinde eser bittiğinde Akhenaton kimdi sorusuna muhatap kaldığımı söylemeliyim. Güç uğruna verilen mücadele hissettirildi kanaatindeyim. Hiç bir bilgi çöp değildir bir fikri çürütebilmek için yüzlerce bilgiye ulaşmamız gerekir . Zihnimizde soru işareti bıraksa bile yeni fikirlere ulaşma yolunda ışık tutabilir . Yahut bildiğimiz doğruları bizlere teyit ettirebilir. O nedenle iyi ki kitaplar var. 534 sayfalık tarihi bir eser diyecek çok şey var ama benden şimdilik bu kadar. =) Ve iyi ki