Gönderi

60 syf.
8/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
BİR ZAANATLA BEKLENMEDİK KARŞILAŞMA- kitap yorumu
Stefan Zweig
Stefan Zweig
hep okumayı çok sevdiğim ve tarzını çok sevdiğim bir yazar. Bu eserini duymamıştım ve şans eseri alıp okumaya başladım. Eser 2 kısa öyküden oluşuyor. İlk öykümüz bir zanaatla beklenmedik karşılaşma, kahramanımızın Viyana'ya yaptığı bir gezide bir hırsızla (yankesici) karşılaşması ve onu merak ederek yakın takibe almasını anlatıyor. Kahramanımız bu yankesiciyi izlemeye başlıyor ve dikkatini çekiyor. Adamın yankesici olduğunu anladıktan sonra gittiği yerlere kadar takip edip, bu işi nasıl gerçekleştirdiğini, hareketlerini gözlemliyor. Bir noktada o kadar kendini kaptırıyor ki her hareketinin arkasından taktik vermek istemeye bile başlıyor, onun hırsızlık becerilerini yorumluyor ve kendini onu yerine koyuyor. Tanımadığı bu hırsızın hayatını , kim olduğunu merak ediyor. Gerçekten inanılmaz izlenimlerle dolu, Zweig'ın tarzında bir konuya sahip, çok değişik ama güzel bir öyküydü. Kısaydı evet ama kısalığı göze batmıyordu çünkü daha fazla uzaması belki de öyküyü kötü bir hale dönüştürebilirdi. Zweig'in dili o kadar betimleme ve gözleme rağmen hızla akıp gidiyor. Kahramanımızın bir süre sonra hırsızı takıntı haline getirmesi , aşamalı bir şekilde artan merakı ve gizlice izlemeleri, aslında kötü olan hırsız karakterini kendi gözünde iyi olarak görmeye başlaması ve sanki ondan yanaymış da hırsızlık kötü bir şey değilmişcesine ona yardım etmeye çalışmaları çok etkileyiciydi. Özellikle sonu.. Böyle bir şey bekliyordum gerçekten ama Zweig o beklediğim anı inanılmaz aktarmıştı. O kadar güzel bir betimleme ve duygu aktarımı vardı ki anlatamam. Çok geçti duygular içime. Avcının avı tarafından avlanılmaya çalışılması ve avın bunu bilmeyişi, aslında avın da bir nevi kendi çapında avcı oluşu... Güzel bir Zweig öyküsüydü. Beğendiklerim arasına girdi ama en beğendiklerim arasında değil yine de. İkinci öykü ise gençken küçük bir köyden kaçarak sosyeteye giriş yapan, ve girişini farklı kötü yollarla sağlamış olan bir kadının hikayesini anlatıyor. Bir gün eski kıyafetini bulup giymesiyle o eski fakir, saf köy hayatını hatırlıyor ve aniden o dönemlerdeki ruh haline bürünüyor, o dönemlere olan özlemini farkediyor ve sanki iki farklı karakteri varmış da biri o eski zamanda kalmış biri de şuanki zamandaymışcasına farkındalığa varıyor. Kıyafeti giymesiyle eski zamanlardaki kişiliğine bürünüyor, o saf duygularını hissetmeye başlıyor. Çok kısa (10 küsür sayfa) bir hikaye olmasından dolayı çok etkilemedi beni ama verdiği mesajlar çok güzeldi. Klasik bir Zweig kadın aktarımı vardı. derinlemesine, uzun ve her duygunun okuyucuya ulaştığı.. Kadının o saf köy haliyle hislerini aktarışı, o zamanlardaki saf düşünceleri, saf aşk hisleri, özgür hisleri, bir kaygı olmadan yaşama hissi ve sosyeteye girmesiyle oluşan yeni karakterinin duygusuzluğu, aşk nedir bilmeden mantıkla hareket etme zorunluluğu, kötü yola düşmesiyle yaşadığı sahte ilişkiler çok güzel aktarılmıştı. Uzun soluklu bir öykü olsa nasıl olurdu bilemedim ama çok etkilendiğim eserlere giremese de yine de diğer kadın psikolojisi incelemelerinin yer aldığı eserlere benzer bir tarzda öyküydü. O yüzden sanki diğer eserlerini okuyormuşum gibi bir aşinalık hissettim okurken. Yazarı seviyorsanız bu eserine de bakmanızı öneririm, farklı bir tarz denememiş, güzel ve akıcıydı.
Bir Zanaatla Beklenmedik Karşılaşma
Bir Zanaatla Beklenmedik KarşılaşmaStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 20236,6bin okunma
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.