Gönderi

Söylemek istiyordum ki bu bedenlerde hüküm süren soğuk çok tuhaf bir şeydi: kendi içinde o kadar yoğun değildi. Şimdi yaptığım gibi bir ele dokunursam, eğer elim bu elin altında gizlenirse, bu el benim elimden daha soğuk değildir, fakat bu kadarcık soğukluk derin bir soğukluktur, bir yüzeyden hafifçe yansımaz; nüfuz eder ve kuşatır, insan onu izlemelidir ve onunla birlikte sınırsız bir yoğunluğa, boş ve gerçek dışı bir derinliğe girilir; buradan dışarıyla temasa dönüş yoktur. Onu bu derece acı kılan şey şudur: insanı kemiren, ele geçiren ve dikkati üzerinde tutan bir şeylerin acımasızlığı vardı ve gerçekten de insanı ele geçiriyordu, ancak onun gizemi de buradaydı, kendini bu soğukluğa terk etmek için yeterince anlayış duyan insan onda dostluğu, sevecenliği ve gerçek bir yaşamın özgürlüğünü bulurdu. Bu söylenmelidir çünkü artık geri çekilmek boşunadır: bir elin, bir bedenin soğukluğu hiçbir şeydir; dudaklar yakınlaşsa bile, soğuk ağzın acılığı yalnızca daha soğuk ya da daha acı olamayacak biri için korkutucudur, ama bizi birbirimizden ayıran bir başka engel daha vardır: sessiz bedendeki ölü dokumalar, varlığının kabullenmesi gereken ama hiçbir şeyi giydirmeyen giysiler, onlar kadavramsı kıvrımları ve metalik hareketsizlikleriyle duyarsızlığa gömülüdür. Bu aşılması gereken engeldir.
··
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.