Gönderi

240 syf.
1/10 puan verdi
·
Read in 4 days
Önermiyorum, Neden mi?
Antik çağın ilk filozoflarından olan Miletli Thales’e göre her şeyin ana unsuru, ana maddesi, her şeyin kendisinden meydana geldiği ilk neden “SU”dur. Bir yakınımın sorması ve bilgi almak istemesi üzerine okuduğum “Su Kanunu” kitabının ana teması işte Thales’in arkesi (ilk madde) benzeri bir düşünce yapısına sahip. Yani her şeyin ilk maddesi su’dur. Her şey ondan meydana geldiği gibi her hastalığın çaresi de sudadır. Zaten kitap “Her şeyi sudan yaratan Allah’a hamdolsun” cümlesiyle başlayarak bize içeriğiyle ilgili izlenim sunar. Çok uzatmadan kitapla ilgili görüşlerimi belirtmek istiyorum: Kitabın başından sonuna kadar hep “sır” veriliyor. Sır demek, kimsenin bilmediği ya da çok az kişinin bildiği bilgilerdir. Bu da okuyucu üzerinde yazar hakkında “ben kimsenin bilmediği sırlar biliyorum.” görüşünü düşündürme sonucunu veriyor. Ayrıca kitabın başından sonuna kadar bu bilgileri yazara verdiğini anladığımız gizemli bir şahıstan bahsediliyor. Hatta Hakiki Tur Dağı’nda -sahte Tur Dağı neresi- kendisine bir takım bilgiler verildiği söyleniyor.[ii] Kitabın sonunda tek bir cümlede adı geçen ve adının Tekin Gökberk olduğunu öğrendiğimiz bu şahısla ilgili hiçbir ayrıntı verilmiyor. Yazarın başka kitabı olan “Size Bir Sır Vereceğim” kitabında hayatıyla ilgili bilgi verildiği söyleniyor sadece. Daha önemlisi kitabın yazarı hakkında biz hiçbir bilgiye sahip olamıyoruz. Ne başında ne sonunda ne de kapakta Mustafa Kaya’nın hayatıyla ilgili bilgi verilmemesi “Nerede doğdu, nerede okudu, mesleği nedir?” gibi soruların cevaplarının -maalesef- havada kalmasına neden oluyor. Çünkü kitabı okurken kendisinin hep laboratuvarlarda bilimsel çalışmalar yaptığından bahsediyor. Bu da yazarın “doktor, kimyager ya da biyolog” gibi mesleklerden hangisinde olup olmadığıyla ilgili zihinde sorular doğuruyor. Kitapta yüzlerce profesörle çalıştığını okuduğumuzda acaba uluslararası çok büyük çapta bilimsel çalışmalar mı yapıyor diye sormadan edemiyoruz ama maalesef bu profesörlerin kimliğiyile ilgili de bilgi bulamıyoruz. Kitabın tartışılmaya değer gördüğümüz bir diğer anahtar kavramı da “Ledün İlmi” konusudur. Önce “Ledün ilmi”yle ilgili kısa bir bilgi verelim. “Ledün” kelimesi, Türkçe’de de kulandığımız “nezdinde, yanında” manasını ifade eden “inde” kelimesiyle eş anlamlıdır. Kur’an’da pek çok defa geçen bu kelime, Kehf sûresinde Musa ile Hızır kıssasında Hızır hakkında: “Biz ona tarafımızdan (ledün) bir ilim öğretmiştik” (el-Kehf, 18/65) şeklinde geçmektedir. Ayette geçen “ledünnî ilim”, “gaybî ilim ve ilahî esrarı kavrama” manasında bir terimdir. Keşf lügatte “perdenin açılması” demektir. Tasavvuf kavramı olarak anlamı ise gerek vücûd ve gerekse şühûd açısından; yani gerek görmek suretiyle, gerekse idrak yoluyla perdelerin arkasındaki gizli manalara ve gerçeklere muttali olmaktır. Âyette “basiret”, gözünden gaflet perdesinin kalkması anlamına gelen “keşf” tasavvufta ibadet ve taat sonucu mazhar olunacak basiretle kainat kitabını okumak ve bu suretle bir takım sırlara erişmek manasına kullanılmıştır. Bütün İslamî ilimlerin kaynağı Kur’an ve sünnettir. Bu kaynakların yorumu konusunda fıkıh ve kelam gibi ilimler, akıl aracılığı ile “istidlal ve nazar” yolunu kullanırken tasavvuf; “keşf ve ilham”; yani ledün yolunu kullanmaktadır. Ancak ilm-i ledün sırrına ermek; ibadet, riyazat ve mücahede ile belli bir manevi olgunluğa ermeyi gerektirmektedir. Kur’an-ı Kerim ayetleriyle hadislerde insanın ibadet, takva ve manevi yükseliş sonucu bir takım ince seziş, ilham ve bilgilere erişebileceğine delil olabilecek ifadeler vardır. Nitekim Kehf suresinde (18/65-82) Musa ile Hızır’ın arkadaşlığı sırasında Musa’nın olayların dış yüzüne bakarak hükmettiği, Hızır’ın ise “ilm-i ledün” sayesinde mes’elenin içyüzüne vakıf olduğu görülmektedir.[iii] Yazarın yazdıklarından benim çıkardığım husus “ledün ilmi”nin kendisine nasip olduğudur. Tasavvufta ledün sırrına erişenler bunu genelde belli etmezler. İnsanlar bunu anlar. Ben ledün sırrına erdim diye bağırmaz kimse. Ayrıca yazarın iddiasına göre ledün ilmi su ve zaman ilmiymiş. İlk kez duyduğumuz bu bilgi ise sadece bir cümlede geçiyor ve kaynağı verilmiyor. Peygamber Efendimiz (sav)’in sahabeden Hârise (r.a) ile diyalogunda geçen sözlerle ilgili Kuantum Fiziği’nin tüm profesörlerinin saygı duyduğu gibi iddialı bir cümle kuruyor. Ayrıca yazara göre paralel evrenler gerçek. Ancak paralel evrenlerle ilgili ne âyet-i kerime ne hadîs-i şeriflerde bir bilgi bulunmaktadır. Popüler bilimin fantastik ve kurgusal teorilerini Yüce Dinimizle bağdaştırmak akli olmayan bir yol görünmektedir. Yazar Kara’ya göre ledün ilmi sadece Hızır (as)’dan öğrenilir. Bu cümleden anlaşılan ledün ilmine mazhar olan yazar demek oluyor ki Hızır (as) ile görüşmüş bu ilmi bizzat ondan öğrenmiştir. Yazara göre ledün ilmine sahip olan kişi ağaçta kaç tane yaprak olduğunu bir takım hesaplamalarla bilir ve dünyadaki tüm kıtaların sınırlarını ve kıyılarını bulunduğu yerden çizebilir. Keza Kuantum Fiziği ledün ilminin alt konularından biridir.[iv] Hadîs-i Şerif’ler kaynaksız olarak veriliyor. Bu yüzden biz onun sahih mi zayıf mı mevzu mu olduğu hakkında bilgiye ulaşmakta zorlanıyoruz. “…ondan sonra Su hakkında konuşan tek bir kişi dünyaya geldi. Bunun haricinde insanlar Su’yu gün içerisinde içtiler ve bir kenara bıraktılar.”[v] Buradaki “tek bir kişi” kimdir, bilgi yok. Yazar laboratuvarlarında uzun çalışmalar sonucunda insan sağlığının korunması, iyileştirilmesi ile ilgili ürünler geliştirdiklerini söylemektedir. Bu da akla kitapların çok satılması akabinde piyasaya bir takım ürünler sürerek bunlar üzerinden para kazanma projesi mi var sorusunu sordurmaktadır. Nitekim kitapla ilgili twitter’da bilgi sorduğumuz kullanıcılardan bazılarından aldığımız bilgilere göre kitaplarında bahsettiği ürünleri satışa sunmuş işi ticarete dökmüştür. Ancak bu bilgiyi doğrulayamadığımızı da eklemek isterim. Hatırlarsanız Uğur Koşar adlı yazar da “Allah”ı ve “Allah” kavramını kullanarak yüzbinlerce kitap satmış sonrasında bu kitapların rüzgarıyla içeriği meçhul tedavilerle astronomik ücret karşılığında işin ticaretini yapmış, yapmaktadır. Kitapta tebessüme sebep olan bir bilgi olarak Koca Karı ilaçlarının aslında Koca Karia Devleti’nden kaldığı bilgisiydi.[vi] Karia ya da Karya Devleti ile “Karı” kelimesinin telaffuz benzerliğini böyle absürt bir bağlantıyla sunmak ciddiyetten uzak bir tavırdır. Yazara göre şu anda kullanılan misvaklar gerçek değildir. Güya bizler gerçeğini bilememiş ve kandırılmışız. Gerçek misvaktan gerçek diş macunu yapmak için Kaya harekete geçmiştir.[vii] Bu da tartışmaya açık ve ticari kaygı mı barındırıyor sorusunu akla getiren bir husustur. Yine yazara göre nur, siyah renktedir.[viii] Her sorunun cevabı ledün ilmindedir. Kitapta sürekli Ledünni sırlar verilmektedir.[ix] Şu anda su ile çalışan bilgisayar üretmek için yüzlerce profesörle çalışılmaktadır.[x] Kitapta nahoş cümleler de bulunmakta: “Bana bu soruları akıllı bir Müslüman sorsa idi sevinerek cevap verirdim. çünkü vücut sağlığımızla ilgili en muhteşem sır, verecek olduğum cevapta gizli olurdu.”[xi] “Doğal olmayan husus, yaratıcısı tarafından gönderilen kitabı okumadığı halde kendisine Müslüman demesidir.”[xii] Son olarak özetleyecek ve değerlendirecek olursak, bilimsel gerçeklikle alakası olmyan bir çok şey içerisine dini terimler de katılarak harmanlanmış ve kitap diye basılmış ancak bu kitabı okumak benim için hayal kırıklığıydı. Merak edenlere kesinlikle tavsiye etmiyorum. Evet, içerisinde doğru, İslam’a uyan, sahih addelicek bilgiler de var ama bu durum, gerçeklikten uzak saçma sapan bilgilerin de varlığını görmezden gelmemizi engelleyemez. -Ledün ilmine sahip olduğunu iddia etmesi ve bu ilmin Hızır as.’dan alındığının öne sürülmesi, -Her şeyin suya bağlanması, -Bir şahsın kendisine sır verdiğini iddia etmesi ve kitapta sürekli okuyucuya sırlar verilmesi. -Amazon Ormanları’nın balta girmemiş ormanları ya da Japonya’nın bilmem neresindeki suyun değeri anlatılırken ve ana konu “su” iken “Zemzem” suyundan hiç bahsedilmemiş olması başlıca itiraz noktaları olarak değerlendirilebilir. -Mesleği öğretmen olan birisinin kendi uzman olduğu konuda çalışmalar yapması beklenir. Dini konuda maalesef günümüzde herkes konuşuyor. Burada da böyle bir şey söz konusu. Ayrıca kimya, biyoloji gibi konularda da işi alanının uzmanlarına bırakmak daha doğru davranış olsa gerektir. Gerçek Tur Dağı’nda bana birisi sırlar verdi ben de bunları sizlerle paylaşıyorum diyen birisi ne kadar ciddiye alınabilir?
Su Kanunu
Su KanunuMustafa Kaya · Fenomen Kitaplar · 20161,861 okunma
·
126 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.