Gönderi

240 syf.
·
Not rated
·
Liked
·
Read in 28 days
YERYÜZÜNDE TİTREK BİR SES DUYULDU. DAHA ÖNCE HİÇ DUYULMAYAN BİR SESTİ BU.
Montessori okumaya başlamadan önce biyografisini okumuştum ve bu, Montessori’nin anlattığı olayları daha rahat kavrayabilmeme olanak sağladı. Montessori, tıp doktoru olduğundan dolayı çoğu olaya fizyolojik bakmakta ve çocukluğun sırrını bilimsel olarak anlayabilmek açısından nitelikli bir bakış açısı sunmaktadır. Henüz 20. yüzyılın başlarında Montessori’nin çocuk temelli bakış açısı ve kurduğu Casa Dei Bambini (Çocuklar Evi) büyük ses getirmiştir. Bununla beraber çok fazla eleştiriye de maruz kalmıştır. Montessori ise metodunu durmak bilmeden geliştirmiştir. Yoksul ve bakıma muhtaç çocukların bu evde gelişimleri gören herkesi hayrete düşürmüştür. Kısacası Montessori, onlardan ümit kesilmiş olmasına rağmen o çocukları toplumun üyeleri haline getirmiştir. Metotlarını ne kadar denerse denesin, bir türlü emin olamamış fakat sonrasında metotlarının çocuklara çok iyi geldiğini görmüştür. Çocukluğun Sırrı, Montessori’nin çocuğa bakış açısını çok net bir şekilde sunmaktadır. Bununla beraber onun yoğun dini duyguları da görülmektedir. Çocuğun fizyolojisinde yaratılışa ve anlama çok önem vermiş, özellikle çocuğun, bebeğin yaratılışı için Montessori bu konuda şöyle demektedir: “Yeni doğmuş bir bebeğe karşı hissetmemiz gereken duygu, hasta ya da güçsüz insanlara karşı hissettiğimiz şefkat duygusu değil, yaratılış esrarı karşısında duyduğumuz hayret ve hürmet duygusu olmalıdır.” Çocuğun doğasına uygun olanı sayısız araştırmalarla ortaya koymaya çalışmış ve çok ilginç tespitler ortaya sunmuştur. Örneğin çocukların çalışmayı sevdiği çok dikkatimi çekmiştir. Çocukların da acil işlerinin olduklarını çünkü büyüdüklerini daha, Çocuklar Evi’nde göstermiştir: “Okulda ciddi anlamda muhteşem oyuncaklar bulunmasına rağmen çocuklar bu oyuncakları hiçbir zaman seçmedi. Bu beni öylesine şaşırttı ki kendim devreye girip bir oyuncak bebeğin mutfağındaki çanak çömleklerin nasıl tutulacağını, ateşin nasıl yakılacağını, yanına güzel bir oyuncak bebeğin nasıl oturtulacağını öğreterek çocuklara bu oyuncakların nasıl kullanıldığını gösterdim. Çocuklar kısa bir süreliğine ilgilendi ama sonra uzaklaştılar ve bu tür oyuncakları bir daha hiç tercih etmediler. Dolayısıyla anladım ki bir çocuğun yaşamında oyun belki de daha iyi bir şeyin eksikliğinden dolayı başvurduğu ikincil bir şeydir. Oysaki çocuğun zihninde işe yaramaz eğlencelerden önce gelen daha yüce şeyler vardır. Aynı şey bizim için de geçerli olabilir; boş zamanlarımızda satranç veya briç oynamak yeterince keyifli olsa da hayatımız boyunca başka bir şey yapmamıza izin verilmeseydi bu oyunlardan artık keyif almazdık. Yapılması gereken önemli ve acil bir iş olduğunda briç unutulur; çocuğun da daima önemli ve acil işleri mutlaka vardır. Geçen her dakika onun için değerlidir ve nispeten daha alt bir düzeyden daha üst bir düzeye geçişi temsil etmektedir. Çocuk sürekli büyümektedir ve onun gelişim araçlarıyla ilişkili her şey onu büyüler ve yararsız uğraşıları ona unutturur.” (sayfa131) Montessori, yetişkinlerin çocuk doğasına ters düşmelerini sert bir dille eleştirmektedir. Yetişkinlerin kendi keyiflerinden ödün vermediklerini, bunun zararını da çocuğun çektiğini dile getirmiştir. Şimdi bile çevremize baktığımız zaman, çocuklarına bu zararı veren ebeveynler görmekteyiz. Yetişkin, çocuğun yanında duran, rehberlik eden kişi olmalıdır. Fakat yetişkin çocuğu engelleyen, onun doğasına aykırı davrandığı sürece işler pek iyi gitmeyecektir. Çocuğun doğasında koşmak, oynamak, etrafını durup izlemek vardır. Bunu çocuklara fazla görememek gerekir. Sevgi ve şefkatle çocuğun yanında durmak çoğu şeyi değiştirecektir. Burada Montessori’nin tüm fikri hayatını anlatacak değilim tabii ki. Bakıyorum da giderek uzuyor yazı, sözlerime yavaş yavaş son vermenin zamanı geldi. Sözlerime son verirken, Montessori, dünya çapında etki uyandırmış, metotları günümüzde hala kullanılmaktadır. Hayatını tıbba, eğitime ve çocuklara ayıran, faşist diktatör Mussolini’nin tekliflerini elinin tersiyle iterek çürümüşlükten değil, ilericilikten yana olan, düşünceleri akademide hala söz konusu olan Maria Montessori’yi saygıyla anıyorum. İyi okumalar.
Çocukluğun Sırrı
Çocukluğun SırrıMaria Montessori · Kaknüs Yayınları · 2016220 okunma
·
94 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.