Gönderi

Fena Risalesi
Fena Risalesi
Rasim Özdenören’in 8 Ocak 2005 tarihinde Yeni Şafak gazetesinde Fenâ Risalesi üzerine yazdığı bir yazı. Fenâ Risalesi Mahmut Kanık, kendini dil ve edebiyat konusuna hasretmiş, ağırlıklı olarak René Guénon'dan, İbn Arabi'den çevirdiği kitaplarla hem çeviri dünyamıza, hem İslâm'ı anlama yetimize katkı sağlamıştır. İlahî Aşk, Nurlar Risalesi, Marifet ve Hikmet, Harflerin İlmi, Hakikat ve Tefekkür, Arzuların Tercümanı onun İbn Arabi'den dilimize kazandırdığı eserlerdendir. Elimizdeki eser, gene İbn Arabi'den Türkçeleştirilmiş Fenâ Risale'dir. Bu çeviri, Muhammed Valsan'ın gerçekleştirdiği Fransızca çevirisi ile Arapça aslı karşılaştırılarak ve Valsan'ın çevirisine eklediği dipnotlar da Türkçe'ye aktarılarak meydana getirilmiştir. Valsan'ın kendi çevirisine kattığı "Giriş" yazısı da Kanık'ın çevirisinde yer alıyor. İşbu Giriş'te Valsan şunu söylüyor: " Bu risale, İslâm'daki tasavvuf yolunun incelenmesine ve metafizik bilgi alanına bir giriş olarak değerlendirilebilir. Fakat bu risale, özellikle tasavvuf yolunun ve bu yola özgü vasıtaların, ister zâhircilik tarafından ister felsefî akılcılık tarafından olsun, uğradığı saldırılara karşı, 'keşf' olarak, bir nevi savunma gibidir." (s.14). İbn Arabi, tasavvuf yolunu anlamayanlara: "İnsanlara hitap ederken, onların akıl seviyesine göre hitap edin!" hadisi şerifini anarak şöyle söylüyor: "Bu bakımdan, bir kimse eline bilmediği bir konuyla ilgili bir kitap alırsa ve o ilmin yoluna girmemişse, onunla ilgilenmemeli, onunla uğraşmamalıdır. Onunla uğraşmayı ehline bırakmalıdır; o ilmi ne kabul etmeli, ne reddetmelidir; ondan hiç söz etmemelidir." Bu cümlesi için de Kuran'dan şu desteği alıyor: "Diyelim ki, siz biraz bilginiz olan konularda tartışıyorsunuz; peki ama hiç bilginiz olmayan konularda niçin tartışıyorsunuz? (Kuran, 3/60)." (s.40). İbn Arabî, bu risalesinde, tasavvuf yolunu anlamayanlar üzerinde dikkatle duruyor. Gene bir yerde, tanığı olduğu bir olayı aktarıyor: "Hikmet ehli olduğunu iddia eden ve hep aklî nazariyeler ileri süren biri, Vahdet-i Vücut ehlinden olan hakikat ehlinden birine gelip bir mesele sordu; ben de orada bulunuyordum. Ayrıca, bu zatın talebeleri de orada hazırdı. Orada oturuyorlardı. Hakikat ehlinden olan, sorulan mesele hakkında konuşmaya başladı; fakat o akılcı adam 'Bence bu doğru değildir; sen bana bunu iyice açıkla; belki ben yanılgı içindeyim' dedi. Bunun üzerine, hakikat ehlinden olan o zat gördü ki, konuşması pek yarar sağlamayacak, (…) bunun üzerine sustu ve artık o mesele hakkında daha fazla konuşmadı, çünkü o akılcı adam onun ne dediğini ve dilinden dökülen kelamı hiç mi hiç anlamamıştı." (s. 57-59). İbn Arabi'nin gerek elimizdeki risalesinde, gerekse büyük eseri Fütuhat'ta fena üzerine geliştirdiği argümanlar Batılı düşünürler ve filozoflar tarafından çoğu kez referans gösterilmeden kullanılmıştır. Onun fikirlerinden esinlenerek meydana getirilmiş ürünlerin hesabını ise bilmek mümkün değildir. İbn Arabi, Fenâ Risalesi (Kitâbü'l-Fenâ Fi'l-Müşahede), Çev: Mahmut Kanık, İz Yayıncılık kitaplimani.blogspot.com/p/fena-risalesi...
Mahmut Kanık
Mahmut Kanık
Rasim Özdenören
Rasim Özdenören
·
102 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.